'Acımasız olursan acı çekmezsin' bu cümle benim hayatım. Hayatımın 2. Yarısını ayakta tutan cümle bu diye düşündüm hep. Düşüncelerim değişmedi ve aslada değişmeyecek, çünkü ben yeterince acı çektim. O acılarda beni acımasızlığa itti.
Ben Akça Safranoğlu, belki de sadece bu kadar.
Benim hayatım sadece bu kadar mı yani?
Belki.
Hayır!
Benim hayatım bundan daha fazlası.
Kamran karşındaki adama bir yumruk daha attığında nihayet beni farketmişti.
Gözlerindeki şaşkınlığı görmüştüm beni burada görmeyi beklemiyordu. Ellerini birbirine sürterek sözde temizledi ve bana doğru yürümeye başladı."Ne ara döndün ve neden haber vermedin, en önemlisi daha iki gün önce gelmeyeceğini söylemiştin şimdi neden buradasın?" Diye bütün sorularını tek tek sıraladı.
"Daha yeni geldim, evime gelirken sana haber vermek zorunda değilim ve şimdi en önemli sorunu cevaplıyorum, Kandemir gel dedi geldim." Bütün sorularına gerekli cevabı verdiğimi düşünüyordum.
"Ben seni getirmek için burdan çıkıyım cehennemin dibindeki İtalya'ya geliyim, sen, 'burada işlerim var Kamran gelmeyeceğim' diye beni postala, iki gün sonra Kandemir bey istedi diye gel. Harika."dedi Kamran.
"Kamran bir sakin ol! Eğlenmek için gelmedim herhalde. Görev varmış," dedim, hâlâ surat asıyordu "Hem ne bu kıskançlık? Sen beni böyle mi karşılıyorsun gerçekten?!"dedim sitemle.
Beni kendisine çekip sarıldığında ben de ona sarıldım bu dünyada tek sarılmayı sevdiğim insan Kamran'dı. Üstelik yakın temastan nefret ederken.
"Hoşgeldin hırçın kız."dedi.
"Hoşbuldum."dedim.
"Ne istiyormuş bu Kandemir senden?"diye sordu.
Kandemir, Kamran'ın abisiydi. Kamran'dan 2 benden de 3 yaş büyüktü.
Bize genelde ne yapacağımızı söyleyen yer altı dünyasının sayılır isimlerinden birisiydi ama kendi ismini kullanmazdı çünkü o bir ölüydü. Kendini birkaç yıl önce bugünleri hesaplayarak öldü olarak gösterdiğini söylemişti, tabi inanmadım. ve onda en sevdiğim şey de zekası, beni bugüne kadar hiç yanıltmadı."Hiç bir fikrim yok çağırdı geldim işte. Üstelik beni tam bir adamın boğazına bıçağı dayandığım zaman aradı. Sinir krizi geçirmek için yeterince makul bir nedendi."dedim.
"Kafası neye eserse onu yapan kız abim çağırınca hemen gelmesi de ayrı bir komik."dedi alayla.
Neden böyle şeyler düşünüyordu bu çocuk?
"Çünkü o çağırdıysa bir bildiği vardır Kamran, senin gibi arkasını toplamam için beni çağırmıyor."dedim, yeterince açıklayıcı olduğunu var sayarak.
Kamran, gözlerini devirdi, Kandemir'in çalışma odasına geldiğimizde kapıyı tıklatıp açtım. Bu eve pek uğramazdı, gelirse de günün yarısını çalışma odasında geçirirdi.
"Gelin," dedi bizi görünce "Hoş geldin Akça."
"Hoş buldum," dedim, karşındaki tekli koltuğa oturdum "Umarım İtalya'dan gelmem için geçerli bir sebeptir çünkü orada işlerim henüz bitmemişti."
Kandemir sırtını döner sandalyesine yaslamış, sağ kolunu masaya uzatmış, zipposunu çevirirken dudağı hafiften sağa doğru kıvrıldı.
"Yine formundasın."dedi
Sessiz kaldım.
"Kızı İtalya'dan getirttiğine göre önemli bir şey heralde."dedi Kamran.
Masanın çekmecesinden bir belge çıkarttı ve önüme itti, belgeyi elime alıp inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİYÂNE
Подростковая литератураunutmak zorudur ama tekrar hatırlamak, işte o çok kolaydır.