"Akça," dedi o, ben seni unutmuştum. Ya da öyle zannediyorum. "Çikolata ister misin?"
"Öldün sen, seni ben öldürdüm. Yoksun sen. Bu gerçek değil." Karşımda sapasağlam duruyordu.
Git, git burdan.
"Ben ölmedim canım, sen öyle düşünüyorsun."
"Hayır ben öldürdüm. Sen öldün, öldün."dedim bağırarak.
Elime baktığımda bir bıçak vardı. Ona doğru koşup bıçağı sapladım. O ise kahkaha atıyordu.
Ölmüyordu.
"Öl!"diye bağırdım.
"Sen beni öldüremezsin."dedi gülerek.
"Sus artık!" Hala gülüyordu. "Sus!"diye çığlık attım. Ses tellerimin acıdığını hissettim. Sıçrayarak uyanmıştım elim direkt boğazıma gitmişti, yatağımın başında Aral Şahbazoğlu ve bir kız duruyordu.
Dün akşam planın son kısmını da halletmiştim önce Aral'ın teklifini güzelce kabul etmiştim sonrada Kamran'ı yurtdışına göndermiş gibi yapmıştım, sonuçta doktorun yurtdışında tanıdığı bir dostu vardı ve orada daha iyi olacağını söylemişti bende abimi düşündüğüm için göndermiştim, ama şuanda kendi evinde bilmem kaçıncı rüyasını görüyordu.
Aral beni evine getirmişti ve direkt bir oda verip uyu demişti. Kulağımdaki kulaklığı yok etmem gerekiyordu hemde çok yorulmuştum o yüzden dediğini yaptım. Ama şimdi neden o ve tanımadığım kız başımda dikiliyor anlamış değilim.
"Bir şey mi oldu?"diye sordum.
"Sen uykunda deli gibi bağırınca bizde geldik."dedi kız. Bu kimdi?
"Yok artık ben mi bağırmışım siz hayal görmüşsünüz," dedim konunun benden uzaklaşması gerekiyordu. "Ayrıca sen kimsin?"
"Ben Esin," demek Kandemir'in kurtardığı Esin buydu. Aral'ı gösterdi "Abim oluyor kendisi."
Aral komodine yaşlanmış, bizi izliyordu.
Esin, "Ayrıca biz hayal falan görmedik, bağırıyordun boşuna inkar etme. Hatta biz seni uyandırmaya da çalıştık ama sen o kadar çok bağırıyordun ki kendi sesinden bizi duymadın sonunda da 'sus' diye bağırdın ve uyandın." Tamam en haklı sensin diye bağırmak istiyordum, nedir bu haklı çıkma çabası?
"İyi de size ne benim bağırmamdan anlamadım."dedim.
"Şuanda benim evimdesin ya hani." Yok ben bu kızı yolarım.
"Ne? Senin abin getirdi beni buraya."dedim Aral'ı göstererek.
"Abin seni abime emanet etmiş, ne yapsaydı seni dışarda mı bıraksaydı? Ama keşke bıraksaydı."
Kendini akıllı sanan bir aptalla tartıştığım için kendimden utanıyorum.
Ama o bir cevabını alacak ki bana bir daha bulaşmayacak."Biliyor musun Esin, Kandemir abimde senin hayatını kurtarmış. Ne yapsaydı seni kurtarmasamıydı? Ama keşke kurtarmasaydı."dedim kollarımı iki yana açıp esnedim. "En azından güzel çenem yorulmamış olurdu."
Esin hiç bir şey demiyordu. Aral kardeşinin saçmalıklarına dayanamamış olacak ki odadan çıktı.
"Kandemir Safranoğlu senin abin mi?"diye sordu.
"Günaydın."dedim. Aral söylemiştir diye tahmin ediyordum.
"Komaya giren de Kamran mı?"diye sordu.
"Ohoo sen çok geride kalmışsın, sevgili abin niye anlatmadı?"
"İyi de Kamran'ın bir kardeşi yoktu ki."
