Kamran Safranoğlu
Dünyalar başına yıkılır ya hani. Öyleyim herhalde.
Benim Akçam, güçlü kızım, artık o kadar bıkmış ki bu dünyadan. O kadar yormuşlar ki bir tanem.
Gitti artık.
Benim en değerlim gitti.
Hastanenin koridorunda yere çökmüş bir şekilde oturuyordum. Bu olayın başrolü de karşımda duvara yaslanmış, yere bakıyordu. Bomboş gözlerle.
Sinirle ayağa kalktım. "Senin yüzünden lan!" Yakasına yapıştım. Adamları gelmeye yeltendiginde eliyle onlara durmalarını işaret etti. Biliyordu çünkü. Bütün kabahat onundu.
"Rahatladın mı, geçmişiyle öldürdün onu, RAHATLADIN MI LAN?! Defol lan!" Bağırışlarım Akça'yı bana geri vermeyecekti.
Karşımda hiçbir şey demeden duruyordu. "Bir şey de lan!" Bağırdım. Yavaş yavaş yakasını bıraktım, son kalan sesimle, "Bir şey de oğlum, ben ne yapacağım?" Yavaş adımlarla geri çekildim, sırtım duvara çarpmıştı.
Hemşire bana doğru geldiğinde, "Kamran Bey, Akça Hanımın işlemlerini halletmeniz gerek, benimle gelin lütfen."dedi.
Kafamı salladım, hemşirenin peşinden ilerledim. Hemşire birden durup bana döndü, "Aral Beyin yanında söylememem gerekiyormuş, işlemleri Kandemir Bey halletti."dedi. Onun nereden haberi varmış ki?
"Tamam."dedim. Hemşire giderken telefonu mu çıkarttım, Kandemir'in numarasını bulup aradım.
"Alo?"diyerek açtı.
"Kandemir, nereden öğrendin?"diye sordum halsiz sesimle.
"Boşver onu, gönder Aral'ı oradan ve eve gel!"dedi.
"Lan Akça burada Akça! Gelemem senin yanına falan!"dedim.
"Kamran! Gel diyorum bir bildiğim var."dedi.
Telefonu kapattım. Aral, çoktan gitmişti. Bende çıkıp arabaya bindim, Kandemir'in yanına gittim. Kandemir'in hiçbir şey umrunda değildi.
Geldiğimde, hızla arabadan indim. Tekrar hastaneye gidecektim, kapıyı açıp içeri girdim. Kandemir salonda tekli koltukta oturuyordu.
"Niye çağırdın?"diye sordum.
"Otur!"dedi.
"Kandemir, söyle."
"Akça, içeride."dedi.
2 saat önce.
Kandemir Safranoğlu
"Alo?"diyerek açtı telefonu,
"Lafı uzatmayacağım, ufak bir yardım isteyeceğim."
"Safranoğlu benden yardım mı istiyor?"dedi alayla.
"Edecek misin etmeyecek misin?"dedim kesin bir şekilde.
"Sen bir söyle, ona sonra karar veririz."dedi.
"Senin hastanende, Akça Safranoğlu yatıyor. Onu ölü olarak göstermeni istiyorum."dedim.
Kahkaha atmaya başladı "Anlayamadım, ölü olarak mi göstereyim, iyi saçmaladın."
"Azmi, yap şu işi, arkanı topladıklarıma say."dedim.
"Nasıl olacakmış o?"
"Aral Şahbazoğlu, şimdi zehir arayışlarında, zehiri getirdiği an, siz Akça'yı kurtaracksınız. Ama Aral'a kurtaramadık diyeceksiniz, yani Şahbazoğlu tam umutlandığında, umutlarını yıkacaksınız."