Hava iyice kararmıştı, Âgah'ın evindeydik. Alçin koltukta bitkin bir şekilde oturuyordu. Aral ve Âgah'ta bahçede bir şeyler konuşuyorlardı, ne konuştuklarını çok merak ediyordum ama çıkarken ikisinin özel konuşacaklarını bastıra bastıra söyledikleri için yanlarına gidemiyordum. Hareketlerinden anlamak istiyordum ama ikiside elleri ceplerinde, yüzleri donuk bir şekilde konuşuyorlardı.
"Gerçekten Aral'ın senin gibi basit birisiyle ne işi olur anlamıyorum."diye konuşmaya başladı Alçin.
Güldüm, "Basit dediğin kişi, bugün karşısında hüngür hüngür ağladığın kişi mi Alçin'ciğim?"
Kahkaha attı, "Haklısın, beni zaafımdan vurdun bugün bravo sana."dedi "Ama biliyor musun benim tek zaafım kardeşim değildi."
"Kimmiş o?"dedim.
"Hatta senin kardeşimi bilipte onu bilmemen beni şaşırttı açıkçası."dedi.
Merak ediyordum ama bunu ona belli etmeyecektim. Ben istediğim için değil kendi istediği için söylesindi."Boşversene laf kalabalığı, lütfen söyleme."dedim.
Oturduğum yerden kalkıp, yere kadar olan camın önüne doğru ilerledim, Aral içerideki hareketliliğe gözü takılmış olacak ki cama baktı, beni gördü. "Aral."dedi Alçin "Aral benim zaafımdı, tabi bende onun."dedi gülerek
Kaşlarımı çattım, arkamı döndüm "Yalan söylüyorsun."dedim ve güldüm.
Kahkaha attı, "Ah, biz o kadar büyük bir aşk yaşadık ki." Gözlerini kapattı, sanki o anlara bir daha gitmiş gibi şekil aldı yüzü.
"Sana neden inanayım ki?"diye sordum.
"Telefonumda fotoğraflarımız var, hâlâ silmedim, şifresi 8891 bakabilirsin sen almıştın telefonumu."dedi imâyla.
"Alçin, Alçin, Alçin. Umrumda bile değil. İkinizde beni ilgilendirmiyorsunuz, sizden bana ne?"dedim rahat bir şekilde.
Madem Aral bu kadınla bir şeyler yaşamıştı neden söylemiyordu?!
Şerefsiz işte.
İki yüzlü Şam şeytanı.
Cam açıldığında, Aral ve Âgah içeriye giriyordu.
"Sonunda geldiniz. Plan hazır zaten ben evime gidiyorum. Biraz da siz oturun şununla."dedim, eşyalarımı toplarken, Aral "Bir şey mi oldu? Kalsaydın birkez daha geçerdik planın üstünden."dedi.
"Hayır, seninle fazla bile kaldım."dedim tersleyerek.
Afalladı, bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemişti galiba. "Peki, arabanı kapının önüne getirtmiştim."dedi. Bugün hep onun arabasında olduğumuz için, benim canım arabamı çoktan unutmuştum bile.
Kafamı salladım, kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp çıktığımda, önümde duran arabama bindim. Arabayı çalıştırıp, büyük demir kapıdan çıktım.
Acaba Alçin doğru mu söylüyordu?
O şeytandan herşeyi beklerdim.
"Banane acaba, banane ya!"diye konuştum kendi kendime, iyice deliriyordum.
Kendi evime geldiğimde, arabayı bahçeye bıraktım ve içeriye girdim. Kapının açılma sesini duyar duymaz Kamran yanıma gelmişti.
"Neredesin kızım, sabahtan beri arıyorum!"dedi.
"Nerede olabilirim, senin beni zorla soktuğun operasyondayım gerizekalı!"dedim sinirle.
Ellerini teslim oluyormuş gibi kaldırdı, "Tamam, bir şey demedim."dedi.