Gözlerimi açmaya çalıştım ama olmadı, Gözlerim bir bezle kapatılmıştı, "Kimsin lan sen!"diye bağırdım. Bağırışım, yankılandı.
"Akça?" Aral'ın sesini duyduğumda, şaşırmıştım.
"Aral, neredeyiz biz, ne oldu?"diye sordum ard arda.
"Bilmiyorum, ama sakin ol."dedi.
"Sakinim zaten."dedim sakin olamayarak.
"Bir kere de 'he' de be."dedi.
"Ooo, güzellik uykusundan kalkılmış."dedi tanımadığım ses.
"Kimsin lan sen?!" Aral'ın kükreyişi beni kesinlikle ürkütmedi.
"Sakin ol Aral," dedi adam, adım sesleri bana doğru geliyordu, gözlerimdeki bez çıkarıldığında, karşımdaki adamı daha önce hiç görmediğimi teyit etmiştim. Depo gibi bir yerdeyik.
Adam, Aral'ın, gözündeki bezide çıkartmıştı. Aral öfkeli gözlerle adama bakıyordu.
"Ulan it, sen kimsin de beni bağlıyorsun." Bağırdı Aral.
"Aral, senin bu sinir sorununu çözmek gerek."dedi adam alayla.
"Sadık, çöz lan çabuk, çöz!"
Sadık, uzun boylu, siyah saçlı, ciddi duran ama aslında vıcık vıcık olan bir tipe benziyordu.
"Benim seninle işim yok zaten."dedi Sadık.
Gözleriyle beni gösterdi, ben de kahkahayı patlattım, "Ayy Sadık, ne komik adamsın."
"Akça Safranoğlu. Abilerinin biriciği öyle mi?" dedi.
"Sadede gel, Sado."dedim sabırsızca.
"Geleyim," dedi, Aral'a baktı "Duy bunları Aral, Kamran komada falan değil. Hatta yurtdışında bile değil!"
Yüz ifadem bozulmadı.
"Tamam Sado, inandık sana, rahatladın mı?"dedim.
"Anlayacağım. Birazdan anlayacağım."dedi.
Telefonunu çıkarttı. Bir adamına seslendi, telefonu eline verdi. "Çek bakalım bu değerli anları." Sağ arka cebinden çıkarttığı bıçağı aldı, bana doğru yaklaşmaya başladı.
"O güzel yüzünü, senden alayım mı?"dedi alayla.
Bıçağın yanını yavaş yavaş, yüzüme sürtmeye başladı.
"Bırak lan kızı!"diye bağırdı Aral.
"Üzüldün mu ona?"
Diğer elini yumruk yaptı ve benim yüzüme geçirdi.
"Beni böyle korkutabileceğini mi zannediyorsun?"dedim alayla.
Bir yumruk daha, sandalyem yerde. Bende yerdeyim.
"Bırak lan!" Aral depoyu inletmişti.
Sadık, telefonu verdiği adamın yanına ilerledi, telefona doğru konuşmaya başladı.
"Kamran, eğer biricik kardeşinin benim elimden acı çekerek ölmesini istemiyorsan, attığım konuma gel."dedi.
Kamran'ın telefon numarası değişmişmiydi, bilmiyorum ama Kamran'ın o videoyu görmemesi lazımdı.
"Komadaki adama konum mu attın?"dedim alayla.
"Göreceğiz, komada mı, değil mi?"dedi o da alayla.
Tekrardan, bana doğru yaklaştı, tekmeler atmaya başladı. Bense attıkça gülüyordum, acıyordu ama belli etmeyecektim.
"Sadık, buradan kurtulacağım, biliyorsun değil mi?"diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİYÂNE
Ficção Adolescenteunutmak zorudur ama tekrar hatırlamak, işte o çok kolaydır.