Arşiv(III)

263 20 6
                                    

Kapıdan çıktığım gibi bizimkiler sarılıp koklaşıyordu, benim gelmemle son olarak toprakta sarıldı ve bende kardeşime sarıldım

"Ooo Asaf'ım seni çok özlemişim" demesine kıkırdadım "asıl sen neredeydin Ateş ne kadar üzüldük heberin var mı?" diye söylendim ayrılırken "yatakhaneye gidelim orada anlat" diyerek Ateş'in kolundan çekiştirdi Doruk "olur gülüm" onaylayan Ateş ile beraber gidiyorduk aklıma gelen ceza ile durdum "Rüzgar siz gidin benim cezam var sonra katılırım" diye açıklama yaptım herkesin yüzü düşmüştü ama yapacak bişey yok veda edip alt kata bodruma indim

bende onlarla vakit geçirmek istiyordum, neyse ki Ateş hala sağ salim hayatta ona şükür diyerek kapıyı açtım. Tozlu raflar ve karanlıkla gözlerimi kıstım. Yandaki temizlik odasından gereken malzemeleri alarak tekrar girdim. Önce ışıkları açtım cidden toz yuvası, havalandırmayı da açarak nerden başlayacağıma karar vermeye başladım

sıra sıra raflardan dosyaları indirdim ve sildim tarihlerine göre de ayarladım. Resmen normal bir askerin cezasını yapıyordum şaka gibiydi.

birçok raf bitmiş akşam yemeğini kaçırmıştım. Aç kalmaya alışık olan bünyem yüzünden dert etmedim. Açılan kapı ile bakışlarım orya döndü. Bu binbaşının postasıydı.

Asker selamı verdi "rahat asker!" "Komtanım binbaşı Atlas komutan 2015 yılının dosyasını istiyor" açıklaması ile rafların arasına girip dosyayı verdim selam vererek çıkınça derince ofladım. Bakışlarım hemen yanımdaki duvarda kazılı şeye takılınca burukça gülümsedim

Duvara doğru adımlayıp A♡︎A yazan yeri okşadım. Biraz hatrıma düşen anılarla kazıyı okşadım. Sertçe açılıp duvara çarpan kapı ile olduğum yerden çıktım gözüme ilişen iri beden ile duraksadım.Atlas...

Bana dönen bedeni ile hızla üstüme yürüyüp. Göğsüme doğru çarptı dosyayı "Bu ne yüzbaşı" arşivde yankılanan sesi ile kaşlarım çatıldı. İstediği dosya işte "Bu 2015 Eylül dosyası yüzbaşı ben ekimi istedim dalga mı geçiyorsun benle lan" yüzüme karşı gürlemesi kafayı gömmemek için zor durdum bana hangi ay denilmemişti ki "komta-" "kes" yanımdan ayrılıp dosyayı değiştirince konuştu "burası bitince çavuş'a git" dedikleri bitince aynı sertlikle odadan çıktı

"AAA" senirle yumruğumu duvara geçirdim. Nefret ediyorum senden diyemedim çünkü kalbimin ona ait olduğunu biliyordum. Neden hala sikik hafızamda yer alıyordu ki neden?!

Biten iş ile tarihi belli olmayan dosyaları elime aldım ve binbaşının odasına gittim kapyı tılattım "Gel!" kapyı zorlukla açarak selam verdim bakışları önündeki kağıtlardan kaldırıp bana dikti elimdeki dosyalar ile birkaç adım masaya yaklaştım. O kağıtlar onu ne çok yoruyordu "bunlar ne?" Son zamanlarda bana karşı çıkan sakin ses tonu beni şaşırtmıştı sahte bir öksürük ile toparlanıp konuştum "komtanım bu dosyaların tarihleri yazılmamış hatta çoğu masaya öylecee konulmuştu"

açıklamam ile sinirli bir gülüş çıktı ağzından daha sonra dilini dişlerinde gezdirerek konuştu "masaya bırak sana bazılarını göderirim" diyerek ortadaki büyük sehpa masayı işaret etti kaşları ile. Sonunda beni gerçek bir yüz başı olarak görmesine tek kaşımı kaldırıp indirdim alayla ama bunu bilmesine gerek yoktu. dosyaları bırakıp yüzüne baktım "Dork'u çağır. Şimdi gidebilirsin" kafa sallayıp çıktım

Doruk he Doruk gerilen sinirlerim ile yatakhaneye gittim

Herkes ranzanın alt bölümüne oturmuş yatakta sarılan Ateş Dorık çiftine bakıyordu Ateş birşeyler anlatırken diğerleri sinir ile bakıyordu sanırım anılarını anlatıyordu

"oo kardeşim gel hadi daha başındayız diyerek" selim beni çağrınca bakışlar bana döndü , gülümseyerek ilerledim yanlarına Ateş'in omzunu sıktım destek verircesine "yok gideceğim yapmam greken şeyler var" " tabi vardır komutanım sonuçta yübaşı olmak zor iş" alayla konuşan Rüzgar ile hafifçe tebessüm ettim alışmışlardır bu halime "ne işin var Asaf az gelde senle dertleşek da" söylenen Ateş ile kafamı olumsuz anlamda salladım "olmaz Ateş'im başka zaman artık. Doruk binbaşı seni çağrıyor" son dememle herkes garip garip baktı ama Doruk'un gözlerinde görtüğüm tedirginlik ile kaşlatımı çattım

"Ne istiyor bu moruk?" Ateş sözünü Doruk'a karşı sormuştu ama sondaki cümle ile herkes gülmüştü "bilmiyorum ki sevgilim gidip bakayım" diyip omzunun altından çıktı Doruk herkesle vedalaşıp yatakhaneden çıktık

koridorda yürürken Doruk kolumdan tutarak beni kendine çevirdi "Asaf.. kızmıyorsun değil mi böyle olunca?" masumca sorduğu soru karşısında burukça gülümseyerek bir elimi yanağına atıp okşadım

"kızmadım Doruk'um olmuş bitmiş birşey şimdi kim öle kim kala dert etme tamam?" başını ağır ağır sallayan Doruk'a gülümseyip ayrıldım oradan

odama gidip çavuşu çağrdım.ağrıyan başımı ovarken kapı tıklatıldı "gir!" Onayım ile içeri giren çavuş ile sorgular bakışlarım onu buldu.

Korkudan titreyen gözbebeklerine aldrış etmeden "de!" Diye emir verdim çenemi kaşıyarak ancak drdiği şey ile çenemdeki eller durmuştu

"K.komtanım binbaşı Atlas komutanım sizi karargahın arkasında 10 tur göğüs sürünme emrini verdi" gözlerim sinirle kapanırken karşımdaki adamun dediklerini hazmetmeye çalışıyordum sikeyim bunu ceza olarak kimseye verilmedi hay aq

"gidelim" kendimden beklenmicek şekilde çıkan sakin sesimle ile çavuş korkuyla bana baktı napim amk emre karşı mı geleyim ne emir ama

diye içimden saydırsamda kapıdan çıkıp karargahın arkasına gittim

Destekleriniz beni çoooook mutlu ediyor teşekkür ederim 💝🧚‍♀️✨🌍🎀🍭❤️💋🌸🐥🖤💌🧁💓🍫🫐🌈🌼🌷

Soldier (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin