kırmızı anahtarlık (XII)

153 13 0
                                    

"Hadi hadi babamın yanına gidelim" yerinde durmayan Araf, Asaf'ın oldukça canını sıkıyordu. Ne zamandır kapattığını bilmediği göz kapaklarını açarak oğluna bayık bakışlara attı. Sabahtan beridir bahaneler ile babasının yanına gidip geliyordu. Artık binbaşı gerçekten ona kızacaktı. Elbet ki Araf ve Atlıs'ı ayrı koymak istemiyordu lakin Atlas bunun için hazır değildi.

içinde ölen şeyler artık onun için alışılmış hale geldi eskiden acı verici olan anılar şimdi sadece bir soğumuş yangın yeri gibiydi Doruk ile günlerce göz göze geliyordu aynı operasyonlara çıktığı kardeşim dediği insana hala bakamıyordu ona hala affedemiyordu. Kimi affedemiyordu kendini mi Atlas'ı mı yoksa hiçbir günahı olmayan Doruk'u mu

Aslında onun kızdıran şeyin ne olduğunu biliyordu Doruk onun (Atlas) hislerinin farkındaydı bunu kendisine biliyordu lakin asla böyle bir şey yapacağına olanak vermemişti. elbet ki onun çok öncesinden tanıyordu böyle bir karaktere sahip olmadığını biliyordu nasıl olur da öperdi onu

Sakince açtığı göz kapakları ile ondan cevap bekleyen bebeğine baktı neyse ki rapor hazırlanmıştı. Eline raporu alarak kapıya doğru ilerledi küçük beden aldığı mesaj ile büyüğünün peşine takıldı. Sabahtan beridir bir kuyruk gibi o nereye giderse birlikte gidiyordu bu sevimli görüntüye bazı erler gülüyordu ve bazıları ise kendi çocukları ile kendilerini hayal ediyordu

Ondan önce Araf hızla koşmuş ve kapıyı tıklatmıştı "gir" komutu ile ikili içeri girmişti Atlas Araf'ı gördüğü gibi yine kocaman bir tebessüm sunmuştu Asaf bunun hoşuna gitmediğini inkar edemezdi

"Hoş geldin" gülümseyerek konuşan Atlas bakışlara Asaf'a gidince gülümsemesi yerine düz bir ifadeye bırakmıştı. Asaf bu görüntüyü oldukça uzun zamandır alışık haldeydi lakin her seferinde kalbini hesaplanan hançer yetmiyormuş gibiydi, acaba diye düşündüm bir an hatırlasa bu anları nasıl telafi ederdi veya telafi etmeye gereği duyar mıydı? gerçi alışmıştır belki tam bir buçuk yıl koca bir bir buçuk yıl dile kolaydı yaşadığın o belirdi Bir de tanrı. olsun seven beklemez miydi

Masaya doğru eğilerek raporu bıraktı "dün giden 4 erin raporu" "sağ ol yüzbaşı Bir de bu çekmecenin anahtarı sendeymiş yüzbaşı hiç de haber vermiyorsun bana bir getirir misin?"

Asaf duydukları ile adeta kanı çekilmişti donup kalmıştı tedaviye başladığını biliyordu ancak belli ki Zorlu zamanını çekecek olan tek Atlas değildi her bir adımda Asaf'tan şüphelenecekti belki de krizlerine şahit olacaktı Atlas'ın bu en kötü olanı olacaktı

"Tabii bin başım hemen getiririm" Atlas Araf'ı sevmeye koyulduğunda Asaf hızla odadan çıkmıştı. Selam vermediğini hatırladığında sıkıntılı bir nefes çekmişti şu aralar ne çok yorgundu Bir de unutkanlık gelmişti.

Yavaş adımlarla yatakhaneye doğru yürüdü. kısacık mesafe sanki yıllardır yürüyormuş gibi hissettirdi. her adımda soluğu kesiliyordu. hep hafızasının yerine gelmesini dilemişti geldiğinde ne yapacağını da hiçbir şekilde düşünmemişti gelsin diye yeterdi onun için

dolabının önüne geldiğinde kıyafetleri arasında bulunan genellikle takı gibi eşyalarını koyduğu kutuyu çıkartmıştı. Derince nefeslenerek kırmızı anahtarlığı eline aldı ucunda sallanan anahtar nefesini kesiyordu dolabı kapatıp yavaş adımlarla bin başının odasına yürüdü

kapıyı tıklatıp 'gel' komutu ile içeri girdi binbaşı Asaf'ın kireç gibi olan yüzü dikkatini çekti "iyi misin? yüzün kireç gibi olmuş" bunu demesi ile Araf'ın bakışları Asaf'ı buldu endişe ile babasına bakan Araf yavaşça gidip bacağına sarıldı Asaf bir sorun olmadığını belirtmek ister gibi saçını okşadı "iyiyim komutanım" diyerek buz sesi ile cevap verdi

Elini uztan binbaşı ile anılmasız bakışlar gönderdi yüzbaşı. Binbaşı gözlerini devirerek eğilip elinde ki anahtarlığı aldı ve "Araf'ı burada bırak ve odana gidip biraz dinlen yüzbaşı bize akıllı lazımsın" diyerek kibarca kovmuştu gözlerinin derinliklerine bakarak "ben babam gitsem iyi olur" diyerek gitmek istediğini belli eden Araf ile Atlas yine kocaman bir gülümseme bahşedip asker selamı verdi. Araf da gülerek aynı selamı verince Asaf da verip odadan çıktılar

"Baba iyi misin? Cidden kötü görünüyorsun" ağlamaklı çıkan sesi ile Asaf'ın bakışları Araf'ı buldu. "İyiyim bebeğim sadece yorgunum bilirsin" göz kırpınca Araf'ın içine ufacık bir ferahlık gönderdiğini biliyordu

O sırada kasları çatık bir şekilde çekmeceye bakan Atlas ise vir krizin eşiğindeydi

Lütfen yorum yapalım:(((

Soldier (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin