baba ve oğul (XI)

168 11 7
                                    

Asaf çıkış işlemlerini hallederken Atlas, Araf'ın ceketini giydiriyordu. Elleri altında titreyen beden ile Atlas derin bir hüzün hissetmişti "shhh bana bakayım" kucağına alırken kurduğu cümle ile Araf kollarını sıkıca boynuna sarmıştı

Hala Dolu dolu olan gözleri ile baktı binbaşıya(?) "Geçti tamam mı?. Şuan hiçbir sorun yok. Sende Kahve de güvendesiniz." Oldukça samimi ve ikna edici konuşaması ile Araf'tan kafasını sallarken bir kaç damla gözyaşı dökülmüştü 

Atlas içinde doğan yumuşak yanakları öpme isteği ile, yumuşak bir öpücük bıraktı ve Araf'ın mutlulukla gülümsemesine neden oldu

"Gidebiliriz" ne zamandır onları izlediğini bilmeyen Atlas, Asaf ve Kahve'ye döndü.

Araf'ın inmesi için eğilirken, Araf boyuna daha da sıkı sarılıp bacaklarını kendine çekti. Buna gözlerini belirterek bakan Asaf ile Araf omuz silkerken, Atlas gülmüştü.

Bir aile gibi hastahaneden ayrılan paramparça olan aileyi Atlas hariç hepsi derinden hissediyordu

Araf uzun zamandır mahrum kaldığı kokuyu bolca içine çekerken Asaf ile göz göze gelmekten kaçınıyordu

Araf oldukça güçlü bir karaktere sahip akıllı bir çocuktu. Babasının başına gelenleri anlıyor ve saberediyordu.

"Bize yardım ettiğiniz için teşekkür ederim komutanım. Bundan sonrasını ben hallederim" sakin bir sesle konuşan Asaf'a karşın. Atlas kaşlarını çatarak cevap verdi

"Teşekkür etmene gerek yok Asaf. Kim olsa aynı şeyi yapardı. Hem  baksana şuna ne tatlı şeysin sen öyle" hafifce Araf'ın yanağını mıcırlayarak konuştu

Asaf bu görüntüye karşı eskiden olsa güzel anın fotosunu çeker güzel gülücüklerini ailesine bahşederdi ama şimdi sadece buruk bir gülümseme ile bakıyordu

"Hadi bakalım" diyerek arabanın kapısını açıp içeri girmesini sağladı Araf'ın. Daha sonra ise Asaf için açtı on koltuğu ne yaptığının sonradan farkına varan Atlas kendi kendine kaşlarını çataren. Asaf'ı binmesiyle omuz silkip sessizce yerine geçti

"Baba yarın okula gitmesem olur mu?" Dikiz aynasından göz göze geldiği Araf ile sıkıntılı bir nefes verdi "bebeğim, ben evde olmayacağım. Suna abla ile tüm gün evde ne yapacaksın" "haklısın" dudaklarını üzgünlükle büzüp kafasını eğince Kahve burnu ile hafifce kolunu dürttü bu yanındayım demekti

Olayı sessizce izleyen Atlas ne kadar hakkı olmasa da bu miniğin üzülmesi onu üzmüştü "karargaha gelse?" Sakince sorduğu soru karşısında Asaf'ın kaşlarının hızla ve sinirle çatılması gözünden kaçmamıştı. Tam cevap verecekken Araf atlamıştı. "Oluuuuuuuuur"  sevimli bir şekilde uzatarak söyleyince Asaf ile yeinden göz göze geldi aynadan Araf

'ben ne yapıyorum böyle ya' içten içe kendine sinirle kızan Asaf kafası ile onaylayarak kapatmıştı

Araf babasının üzüldüğünü fark edince "baba eğer istemiyor isen gelmem, meşgul olabilirsin" Araf anlayışla karşılayacağını beyan ettiğinde, Asaf kafasını olumsuz anlamda sallamış " hayır bebeğim, gelebilirsin tabi hemde her gün her gün okul mu olur?" Araf'ın üzgünlük hissetmemesi için bok gibi olan haliyle bile şakaya vurmuştu

Araf'ın gülmesi ile bakışlarını camdan dışarıya çevirmişti. Içinde kocaman bir yangın vardı ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Resmen baba ve oğlu ayrı tutuyordu zihininde kendine açıkça itiraf etmesi ile dolan gözlerini kapatıp sakinleşmeyi umdu

Onun elinde değildi. Herkesin iyiliğini düşünüyordu. Günlerdir yemek yemeyen uykusuz kalan bedeni ve bok gibi bir psikoloji ile geçinmeye çalışıyordu

Öncelikle şunu söylemek istiyorum, hayatımda çok değer verdiğim 2 kişiyi aynı zaman dilimi içinde toprağa verdim ve bu çok acı bir durum

Okul, sınavlar, aşk hayatı boktan geçince kendime gelmedim uzun zamandır buraya yazı yazmıyorum hep kağıtlara döktüm. Artık bu durum son bulcak diye umut ediyorum. Sık sık bölüm gelecek paragraflar arası yorum yaparsanız çok mutlu olurum:)

Soldier (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin