beden uzaklaşma

49 6 9
                                    

Evimize gelmiştik. Araf ile yaşadığım eski evime. Atlas hafızasını kaybettikten sonra onunla yaşayamazdım. Eskisi gibi huysuz ve sert biri olarak beni haklı çıkarmıştı. Araf ile benim evliğimden önceki yaşadığım yere gelmiştik, şuanda oradaydık. Karargahtakilerde gelmiş, Rüzgar Araf'ı alarak geleceğini söylemişti.

Kılıç, Rüzgar'ı görmediği için bana yalan söylediğim için kızmış sinir krizi geçirmişti. Atlas, Kılıç üstüme atılmadan yakalamış Emre ile sakinleştirici vermişlerdi şuan ise misafir odasında yatıyordu.

Herkes etrafa dağılarak oturmuşken benle Atlas yan yana oturmuş sessizliği dinliyorduk.

Kapı çalmış Selim bize bırakmadan açmaya gitmişti. Herşeyden habersiz Araf ile Rüzgar ortama giriş yaparken. Rüzgar selam verip sırtladığı Araf'ın çantasını koltuğa bırakmıştı. Araf, Atlas'ı görmesi ile adımları durdurmuş tüm bakışlar ona dömüştü. Bunu fark eden Araf gülümsemiş hızla bana gelerek kucağıma çıkıp sarılmıştı "dün tüm gün neredeydin baba? beni mutlaka görürdün ya da ne olursa olsun arardın...Toprak abim acil bir işin olduğunda bahsetti. Ben seni çok özledim"

Çok derken benden ayrılıp ellerini iki yana açmış miktarını gösteriyordu. Bu yaptığına birkaç gündür ilk defa gülümsemiştim. "bende seni çok özledim bir tanem" bakışlarım yanımdaki bedene kayarken oda ufak bir gülümseme ile bize bakıyordu. Hatta yanlış görmüyorsam gözleri dolu dolu olmuşu.

Tekrar Araf'a dönerek "bak yanımdaki kişi de seni çok özlemiş bu yüzden geldi" Araf'ın Atlas'a göderdiği kaçamak bakışlar dediklerim ile son bulmuş gözlerini kocaman açarak Atlas'a bakmıştı. gözlerindeki ışıltılar o kadar yoğundu ki ağlamak istemiştim

Kucağımdan alıp Atlas'ın kucağına vermiştim.

"Oğlum.. özledin mi babayı?" Atlas titrek bir nefes alıp konuştu. Gözleri doğrudan Araf'taydı.

Araf heyecanla bana dönüp ne diyeceğini şaşırmıştı. Bense ona gülümsemiştim. "Neden şaşırıyorsun baban en kısa sürede gelecek demiştim"

Dememle gözleri dolmuş "baba!" Diyerek Atlas'ın boynuna sarılmıştı. Çok özlemişti babasını.

Atlas ile hasret giderirken üst kattan sesler gelince kaşlarımı çattım. Diğerleride fark etmiş ayaklanmıştı.

Rüzgar ne olduğunu anlamaya çalışırken eli belindeki silaha giderken elimi kaldırarak onu durdurdum.

"Sorun yok Kılıç uyanmıştır" "Kılıç mı?!" Şaşkın sesi ortama düşerken hızla yukarı çıkmıştı.

Kaslarım çatılırken onu takip etmiştik.

Odaya varmış masadaki vazoyu düşüren Kılıç kırıkları toplarken Rüzgar'ı fark etmesi ile donup kaldı. "dur dur yardım edeyim" Rüzgar bakışları fark etmemiş camları büyükten küçüğe doğru elinde toplamıştı. En son Kılıç'ın tepkisiz bakışlarını görünce herkeste bir göz gezdirmiş "noluyor niye öyle bakıyorsunuz?"

Şoktan çıkıp Rüzgar'ın  elindekilerini poşete koymuş Kılıç'ı da yatağına oturtmuştum. Hala kitlenmiş bir şekilde Rüzgar'a bakıyordu Kılıç

"Rüzgar.." içi gidercesine konuşunca derince yutkundum Rüzgar'ın bişeyden haberi yoktu. Sıkıntı çıkmaz umarım, artık bişeyleri kaldırmak istemiyorum

"Efendim Kılıç" Rüzgar her zaman beyfendi birisi olmuştu. Şimdide zarifçe gülümsemiş Kılıç'tan cevap bekliyordu. Kılıç'ın gözleri dolunca Rüzgar kaşlarını çatmış fark etmeden bana dönerek "yanlış bir şey mi dedim" demişiti. kafamı iki yana sallayarak "hayır demedin. Senle konuşmak isterse dikkatli ol...manevi anlamda" kaşlarını çatsada beni onaylamış çok geçmeden Kılıç bizi şaşırtmayarak Rüzgar ile yalnız kalmak istediğini söylemişti. Bende yemek hazırlayana kadar izin vemiştim.

Soldier (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin