Altı Düşman

49 10 0
                                    


Altısı da, birbirine düşmanca bakıyordu. Altısı da, kıyametin ortasında cayır cayır yanıyordu. Altısının da bedeninden ceset ve kan kokuları yükseliyordu. Altısının da içinde ölü çocuklar ve çocukluklar vardı. 

Kalpler, durgundu. Yürekler, suskundu. Nefesler ve nabızlar kesikti. Ruhlar sızım sızım sızlıyordu. Altısı da biliyordu ki, kaybettikleri değerler ve hisler bir daha geri gelmeyecekti. Altısı da, içinde taşıdıkları ölü çocukluklarla birlikte kaybolup gidecekti. Karanlığa hapsolacak, sonsuza dek izbe sokakların çocuğu olarak kalacaklardı. Kimsesizliklerini, o izbe sokaklar sırtlayacaktı. 

"Biz altı düşmanız" dedi, içlerinden biri. Bu, liderdi. Bir adım, omuzları dik bir şekilde öne çıkmıştı. "Biz altı çocuk ve çocukluğuz" altısı da bir an, ellerinde ki silahların varlığını tüm hücrelerinde hissettiler. "Biz altı geçmiş ve gelecek" teker teker hepsi birbirlerine baktı yine. Geçmiş de gelecek de birbirleriydi. "Geçmeyen yaralar ve geçmeyen izler taşıyoruz" yüzlerinde yaraları ve bedenlerinde ki izleri anımsadılar. "Amacımız, tüm çocukları ve çocuklukları yeşertmek. Tüm geçmiş ve gelecekleri iyileştirmek. Ve tüm yaraları sarıp, izleri yok edebilmek"

Hepsi sustu. Hepsi içlerinde biriktirdikleri merhamet ile güçlü hissetti. Altı düşmanda, kıyametin ortasında, cayır cayır yanarken, kan ve ceset kokarken, içlerinde ölü çocuk ve çocukluklarını taşırken, gülümsedi. Gücün hissettiren, sessiz bir gülümsemeydi bu. Karanlık siluetlerden çok daha fazlasıymış gibi hissettiriyordu. 

"Biz altı kişiyiz" dedi, bir başkası. Bu, sonucuydu, sondu. Çenesi dik, omuzları düşüktü. "Hepimizin korkuları," çocukluklar çığlık çığlığa içlerinde dirildi. O çocukluklar korkuydu. "Acıları," içlerinde yükseldi çığlıklar, sızım sızım sızlattı. O çığlıkların sahiplerinin her biri bir acıydı. "Karanlık geçmişleri var." altısının da kulakları uğuldadı, inim inim inletti tüm hücrelerini. O çığlıklar, geçmemiş geçmişin ta kendisiydi. "Ölüm Koşucularıyız biz" ellerinde siyah eldivenlerin üzerinde ki kırmızı damgaya diktiler gözlerini. "Ortak noktamız; kırmızı ışıklar ve siren sesleri"

Hiç biri konuşmadı. Altısı da, o masa da; değerlerini, hislerini, duygularını ve çocukluklarını bırakıp kalktı. O masayı terk ettiklerinde artık hiç biri bir siluetten yada bir avdan ibaret değildi. 

Hepsi; avcıydı, koşucuydu.







Bu okuduğunuz satırlar, Ölüm Koşucuları serisinin ikinci ve son kitabıdır. 

Avcı olmaya hazırsanız, kaydırın o halde!

ÖLÜM KOŞUCULARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin