19. Gün- 3KasımKahvemin yoğun kokusu bütün odayı kaplarken önümde ki telefondan eksik mobilyaları seçiyordum.
Bu sefer kovulmayacak, başkasına satılmayacak bir daire bulmuştum. İki gündür gece gündüz mobilya bakıyordum. Bir an önce buradan gitmem gerekiyordu. Misafirliğin kısası makbuldü.
"Melek?" Burak'ın sesi ile arkama döndüm. Deri ceketini giymişti. Sanırım bugün yurt için oyuncak bakmaya gidiyorlardı, ev sahipleri.
"Efendim?"
Baştan aşağıya süzdü beni. "Hazır değilsin. Bugünü unuttun sanırım. Ölüm Koşucuları olarak yurt için..."
"Ben Ölüm Koşucuları'ndan değilim ki." Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi. "Size kolay gelsin." Önüme dönüp telefonum da ki mobilyalara bakmaya devam ettim.
Mor güzeldi. Mor mu alsaydım koltukları? Aslında turuncu da olabilirdi. Kocaman bir kitaplık da istiyordum. Karşıma oturdu.
"Melek sen iyi misin?"
"Evet. Eviniz çok güzel. Misafir perverliğiniz de öyle... Her şey için teşekkürler tekrardan." İçten içe kriz geçiriyor olmalıydı, ne kadar yansıtamasa da.
Sehpa istiyordum ortaya. Aslında üçlü zigon da olabilirdi? Siyah? Evi tamamen siyah mı yapsaydım?
"Bak farkındayım kırgınsın. Anlıyorum da. Sana resmen...
"Git dedi" dedim onu tamamlayarak. "Bende tamam diyorum. Siz tam olarak benden ne istiyorsunuz? Git dediniz ve gidiyorum." Telefonumu gösterdim "Bak yeni bir sayfa açıyorum kendime. Koltuk seçiyorum. Eşlik etmek ister misin? Çok eğlenceli bence yapabiliriz. Ama bu biraz fazla olur. Misafirliğinde bir sınırı var öyle değil mi?"
"Melek kendine gel..."
"Baksana bana karamelin anahatarını verebilir misin? Taksiye binecek param yok. Araba ile gitsem iyi olacak. Bugün eşyalar gelecekti." Cebine uzandığı sırada, "Paranızı istemiyorum" Cem, bunun dışındaydı. Evi o tutmuştu. Bu evde ne kadar zarar gördüğümün farkındaydı.
"Ona defalarca yalvardım." Kaldırma oturmuş bana pansuman yapıyordu.
"Melek ben yalvarıyorum bu sefer. Ben istiyorum kalmanı." O Yağmur'a bakamaz, demiyordu, Burak gibi.
"Hayır Cem. Kendimden utanır oldum artık. Her seferinde gözlerinde aynı ifade vardı. Benim onu sevdiğimi görüyordu. Ama susuyordu. Anla beni Cem. Ben ona olan aşkımı itiraf ettiğim halde bana git dedi. Sevdiği kadını reddetti. Daha fazla diretemem. Sende gördün "
"Senden ayrı kalmamın sebebi o olduğu için artık onu sevemeyeceğim. Ekim Balcı benim için bitti..."
"Cem... Senden bunu istemiyorum."
"Benim kardeşimden beni ayıran bir kardeşim olamaz. Bir kardeş bunu yapmaz, yapmamalı... Sana gelince, mutluysan mutluyum. Ama bir evin daha olduğunu unutma."
"İş var bugün Melek. Seni bırakamam. Bu seferlik kabulet işte. Hem ben ne yaptım ki sana? Sevdim seni, bir abi gibi. Başka hiç bir şey yapmadım." O'nun tarafında değil miydi? Kal diyen değil miydi? Kalacaksın, başka çaren yok diyen o değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM KOŞUCULARI
Novela JuvenilKalpler, durgundu. Yürekler, suskundu. Nefesler ve nabızlar kesikti. Ruhlar sızım sızım sızlıyordu. Altısı da biliyordu ki, kaybettikleri değerler ve hisler bir daha geri gelmeyecekti. Altısı da, içinde taşıdıkları ölü çocukluklarla birlikte kaybolu...