Jeongguk Taehyungun ısrarlarına rağmen eve tek başına dönmek istediğini söylediğinde Taehyunga 'Dikkatli ol.' Demekten başka bir şey bırakmamış, bakışlarını kaldırım taşlarından kaldırmadan evin yoluna koyulmuştu.
Sırtında her şeyini sattığından dolayı geriye hiçbir şeyi kalmayan potluk yapan çantası, cebinde de Taehyungun evi uzak olduğu için belki yolda sıkılır ve taksiye binmek ister diye verdiği bir miktar para vardı.
Taehyung ona dolaylı yoldan da olsa sürekli aklını meşgul ettiğini , Jeongguku annesinin zoruyla değil, sırf kendisi merak ettiği için takip edip onca yolu peşinden geldiğini , lafı ağzından kaçırmış olsa da kendisi yüzünden kız arkadaşının artık eve uğramadığını söylemiş, kucağına çıkmaktan bir farkı olmayan bir pozisyonda bacakları arasına girip kendisine sarılarak ağlamasına izin vermişti ancak tüm bunlara karşın yine de kendisiyle kalıp uyumak istediği söylediğinde ise sesini çıkarmamıştı. Biraz kırgın biraz da sinirliydi bu sebepten ötürü adımları.
Kafasının içerisi tümüyle bunlarla doluyken yollardan gecenin bir vakti değilmişçesine farları çalışır vaziyette tonla araba geçiyor, ışıl ışıl caddelerde gece hayatının yeni başladığını belli eden, gelirken görmediği yeni yakılmış neon tabelalar gözüne takılıyordu.
Buranın en göz alıcı kafelerinden biri olan Lu's un önünden geçerken kaldırmadığı başını kaldırası tutmuş, bir süredir çilekeş sürdürdüğü hayatına inatmışçasına bakışlarına takılan ilk şey sarı ışıkla aydınlatılmış vitrine renk renk dizilmiş, abartıyla süslenilmiş tatlıların en gösterişlisi olmuştu.
Dudaklarını dişlerken elini cebine daldırmış, Taehyungun verdiği ve harcamamakta ısrarcı davrandığı ancak şuan tümüyle caymaya hevesli bir tavırla paralara cebi içersinde parmak uçlarıyla dokunarak ne kadar olabileceğini hesap etmeye çalışmıştı çünkü ne Taehyungtan aldığı paranın ne kadar olduğuna bakmıştı ne de böyle mekanların böyle tatlıları taksi parasıyla karşılayabileceğiniz bir meblağda olmazdı asla.
Şöyle hafifçe parmak uçlarında yükselerek vitrin ardından yer yer görünen fiyat tabelalarını görmeye çalışsa da mağlubiyetiyle sıkkınca gözlerini devirmiş, hırçın bir tavırla yoluna koyulmak adına önüne dönmüştü ki omuzunu sertçe birisine çarpmasıyla telaşla yere düşmesine sebep olduğu kadına bakmış, ardı kesilmeyen özürlerini sıralarken bir yana savrulmuş çantasına uzanarak kendisine iade etmişti ancak giyimine kuşamına bakılacak olursa birazdan burada kıyameti koparacaktı çünkü ne zamanki parası bol olduğu belli olan birilerine çarpsanız, uzattığınız elde kolunuzu kaptırırdınız.
"Çok,çok özür dilerim. İnanın sizi görmedim bile."
Jeongguk kadının gözlerini örten perçemleri ardından kısılı bakışlarının sulanmış ve ağlamak adına kızarmış olduklarını gördüğünde 'şimdi sıçtım' tarzı şeyler düşünüyordu ve açıkçası yere düştüğü için ağlayacağı kadar da bir şey olmamıştı açıkçası. Kesinlikle olay çıkarmaya yer arayan bir tip olmalıydı ve Jeongguk sırf bu yüzden hemen tüymeyi düşünmüştü.
Kadın yukarı sıyrılmış dar eteğini çekelerken boştaki elini kalkmak için yere yasladığında Jeongguk hızla yardımcı olabilmek adına elini uzatmış ,kendi parmaklarına sarılan parmaklara güç vererek kalkmasına yardımcı olmuştu.
Henüz kendisini hiç görmemiş olan bu kadın üzerindeki tozu silkelerken azarlanmak için büyük bir beklentiyle kendisine bakan Jeongguka çevirdiğinde bakışlarını afallayarak duraksamış, zaten ağlamaya hazır vaziyette bekleyen gözleri iyice sulanmıştı. "Sorun değil." Dedi bolca kırgınlık barından cılız sesiyle. " Güzel çocukların başıma iş açmasına alışmam gerek artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
move away from the front of the display
FanfictionJungkookun en sevdiği ve sahibi tarafından hırpalanmaktan çoktan bir kaç düğmesini yitirmiş olan kırmızı minder, çoğu vakit olduğu gibi üzerinde kalçasını sabit tutamayan çocuğun gazabına uğruyor,evin halıfleks kaplı parkelerinde sürtünüp duruyordu...