758 71 52
                                    

Jungkook belli ki izlediği performans sonrası dudaklarını kapamakta büyük bir güçlük çekiyordu.

Ailesinin bile rüşvetlerle ve bir takım tehtidlerle dizginleyebildikleri çocukları dakikalarca bulunduğu pozisyonun dışarısına çıkmamış,gözlerinin ağrımasını gerektirecek kadar yakınına girmişti ekranın ki sürekli hastalıklarla boğuşup yataklara düşen bu çocuk iri gözlerini çok seviyor olmasına rağmen ekrandaki hoş çocuğu daha iyi görebilmek için birçok şeyi göze alarak hayranlığını belli edecek şekilde ufak burnunu ekrana yaslamıştı.

Böylede pek bir şey gördüğü söylenemezdi ancak tüplü televizyonun yüzeyindeki cızırtılı hissiyat hem Jungkookun hoşuna gitmiş,hemde alnına dökülen saçları ekran üzerinde toplamıştı.

Görseler güzelliğiyle en az sahnedeki genç kadar övgü alacak olan bu yumurcak, suratında gülücükler saçarak ve avuçlarını ekran üzerindeki başının iki yanına yaslayarak ondan çok büyük,büsbüyük olduğunu düşündüğü çocuğun üzerindeki pelerine benzer kumaşın eteklerini inceliyor, elmacık kemikleri üzerine yapılmış simli makyaja özeniyor,seneler sonra şarkının tamda o anki tınısınından bir kesit duymasının yeterli olup bu ufacık yaşındaki anı gün geçtikçe aklı içerisinde defalarca kez tekrarlayıp harikalar hissettirecek olduğu andaki dansını
taklit etme isteğini bastırmaya çalışıyordu.

Annesiyle babası eve geldiklerinde sanki onların kucaklarına atlayıp seyrettiği kanaldaki güzel çocuğun dansını ve sesini onlara ballandıra ballandıra anlatacak gibi duruyor olsa da Jungkookun aklında yalnızca gıcırtılı tahta merdivenlerden hızla çıkarak odasına varmak, annesi her ne kadar gün içerisinde beşe yakın kez topluyor olsada Jungkookun her gördüğündüğünde dağıttığı yatak örtüsünün içerisine girmek ve ebeveynlerinin gelişinden çok sonra uykuya dalacağı şekillerde hayaller kurmaktı ki aslında işlerin hiçbiri bu şekilde ilerlemeyecekti.

Perdenin kapanışı ardından kopan alkış tufanıyla birlikte Taehyungun bir kez daha sahneye çıkmasını beklemişti ancak gelmeyeceğini anladığındaysa merdivenlerden ikişer ikişer çıkarak kapısının önüne bir düzine oyuncak yığdığı odasına giriş yapmıştı.

İzlediği şeyin büyüsünde kaldığından ve birazda çocuk aklından dolayı hayatı boyunca bir daha asla bir şeyi bu kadar beğenip şaşıramayacağını düşünüyordu ki bu fikrinin doğru olmadığını saniyeler içerisinde onaylamasını sağlayacak bir şey olmuştu.

Az önce aşağıda bırakmış olduğu süt bardağıyla birkaçı kemirilmiş olan kurabiyelerin bulunduğu tabak onu buraya getirenin yanındaki sehpada duruyor, hatta içerisinden birkaç tanesini büyüğün dudaklarından içeriye yollanıyordu.

Jungkook küçük dilini yutmuş gibi yalnızca kekelemeye başladığında Bayan Jeonun biraz kendi zevkine göre döşemiş olduğu çocuk odasının çiçekli koltuğunda oturan Taehyunga hiçbir anlam verememişti. Çatı katında olan odasının çatıya açılan penceresinin hemen aşağısındaki koltukta rahat bir biçimde oturan sarışın çocuğun saçlarını gece lambası görevi gören ay öyle güzel aydınlatıyordu ki, Jungkook onun yanına gidip gitmemek konusunda büyük bir ikilemde kalmıştı. Bu Bay Casper'ı gördüğü andan sonraki ilk hayal görmemeyi umduğu andı çünkü hayallerinin gerçekleşmesi için Tanrısına yalvarmasına gerek kalmadan hemen gerçekleşiverirlerdi.

"Siz...gerçek misiniz?"

Düşünmeye bir saniyesini bile ayırmadığı bu soru dudaklarından bir elma şekerinin tatlılığıyla kayıp gittiğinde sarışının dudakları çarpık bir gülümseyişe ev sahipliği etmiş, bakışlarını farketmeyeceğiniz kadar kısacık bir anda yüzüklerle donatılmış parmaklarına çevirerek parıltılı gözlerle onu seyreden ufaklığa çevirmişti. Jungkook temkinli adımlarla yanına ilerlerken  aralarında daha çok mesafe olmasına rağmen sanki şimdiden ona dokunabilecekmiş gibi havaya kaldırdığı elini kendisine dokunmaya kalkışmasına karşın aralarında tutuyor,başını ise Taehyungun suratını görebilmek için karanlıkta yalnızca bir karartı olarak gözüken kolunun yanından uzatıyordu.

move away from the front of the displayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin