'Jung Hoseokun babası tam bir aptal' diye düşünmeden edemedi Jungkook sinirlendiğinden dolayı tabağındaki kurabiyeleri un ufak etmekle meşgulken.
Aslına bakarsınız babası bir makinist olan Jung Hoseoka söyleseydiniz onun bu dediğini,babası cebine daha fazla para girsin diye Hoseokun beş yaşındaki dünyalar tatlısı kardeşini tanımadığı baca temizleyicilerinin yanına çalışmaya vermiş olduğu günden bu yana tereddüt dahi etmeden Jungkookun bu düşüncesine katılacağına şahitlik edebilirdiniz.
Tabi onun hakkında olup bitenleri daha önce hiç duymamış olan bu ufaklık,yalnızca beğendiği platin gence laf atan, bu asi yetişen çocuğu üzebilecek şeyleri düşünmeye yoruyordu o güzelim kafasını.Aslında aynı çabayı o karmakarışık odasını toplamak için göstermiş olsaydı, annesinin çoğu zaman toplamaya korktuğu odayı dakikalar içerisinde tertemiz edebilirdi bile.
Yüksek bar taburesinden sarkan bacaklarını son hızla sallandırmaya devam ediyorken kasesindeki süte kendi parmak uçlarıyla ezdiği kurabiye kırıntılarını serpiştiriyor,önden bağcıklı rugan ayakkabılarının topuklarını sandalyesine vura vura çıkartıyordu sinirini.Belki de reçelli ekmek yemeyi denemeliydi.
"Senin bu kadar kötü bir çocuk olduğunu bilmiyordum."
Duymak istemediği laflara kulaklarını kapamak üzereyken kırıntılar içerisinde kalmış parmaklarını silkelemeyi akıl edemeden guruldamaya başlayan karnı için annesinden ona üçgen şeklinde dilimlediği lezzetli tostlarından yapmasını rica etmek için ayaklanmak üzereydi.
"Bu dediğinizi annelerinin çantasından bir düzine şeker alabilmek için para kaçıran ve sonrasında da aldıkları şekerleri köpeklere yedirmeye çalışan çocuklara söyleyin Bay Taehyung.Ben düşündüğünüz kadar kötü bir çocuk değilim."
Ufaklıktan beklemediği ancak verdiği yanıttan da fazlasıyla hoşnut kaldığını belli edecek türden bir gülümseyişi dudaklarına yerleştiren genç,Jungkookun tahminlerine göre bahçedeki sazlıklara açılan mutfak kapısını kullanarak ona fark ettirmeden içeriye girebilmiş ve aklındaki Hoseoka edeceği kötü şeylerden sıyrılmasını sağlamıştı.
Eğer mutfak kapısından girmemiş olsaydı şuan kolları bağlı bir biçimde kapının pervazına yaslanıyor olmazdı,öyle değil mi?
"Şu güzel gülen arkadaşın geçtiğimiz hafta sınav esnasında sıranda kalemden başka bir şeyinin olmadığını görünce cetveliyle silgisini kesmeye çalışan çocuk değil mi?Onun hakkında kötü şeyler düşünmek istediğine emin misin?"
Jungkook önce bir süreliğine sustu.Ardından büzüşen ve kızaran kaşlarıyla "Ama Bay Taehyung!"diye gürledi avuçlarını taburesinin iki yanına yaslayarak hızla kendisini yere bırakırken."S-sizin hakkınızda çok kötü şeyler söyledi!Sahneye ilk çıkışınızdan bu yana sesiniz sürekli titrediğini ve sürekli aynı şarkıyı söylediğinizi çünkü yeni bir tanesini yazamayacak kadar moron olduğunuzu söyledi!"
Jungkookun bir şeyleri farkına varmasını sağlayacak çok fazla şey olsa da ortalıkta, bu yaşına kadar ailesini telaşlandıran her davranışında da olduğu gibi inanmak istemeyeceği kadar güzel şeylerle vakit geçirdiğinden hiçbir zaman onun kendisi hakkında tüm bu olup bitenleri nereden bildiği gibi önemleri soruları sormaktan kaçınırdı.
"Bu yüzden mi Hoseoka hazırladığın ve arkasında bir sürü güzel şey yazılı olan kartpostalı çöpe attın?"
"Nasıl hissettiğimi asla anlamayacaksınız."
Taehyung birbirlerine yasladığı dudakları arasından dişleri gözükmesin diye büyük bir çaba sarfediyordu.Yumruklarını iki yanında tutan ve bilmiş bilmiş konuşmasının haricinde yanakları al al olmuş ufak çocuğun karşısında kendisinden uzunmuş gibi davranarak büyüklerin kullandığı birkaç kelimeyle kendisini azarlıyor oluşu gülünmeyecek gibi bir görüntü değildi.
Arkasını dönüp mutfağa kadar taşımış olduğu oyuncaklarından bir tanesini tekmeleyerek salona doğru itelerken hayran olduğu büyüğüne sesini yükseltmenin pişmanlığını taşıyordu göğsündeki sızıda.Ancak yine de geri dönüp ondan özür dilemeyecek kadar da sinirlenmişti.Ayaklarına batan lego parçaları her ne kadar canını yaksa da Taehyunga karşı sert görünmek istiyordu.
Ondan karşı çıkmasını beklediği aşikardı.
Hayran olduğu platinin kendisindeki güzelliği görebilmesi ve kendisine edilen haksızlığa karşı çıkması gerektiğini düşünmekle kalmıyor,attığı her adımla alakasız senaryolar oluşturarak Taehyungun ona arka çıktığını hayal ediyordu.
Ne olurdu ki şimdi o minik yumruğunu suratına geçirmek istediği diğer çocuğu savunmak yerine kendisini savunsaydı,kendisini çocuksu ve aptal görmüyordu değil mi?
Bir anlığına bu fikirlerken sıyrılmasına sebep olan beline sarılan,kendisine büyü yapmış olduğunu düşünebilinecek derecede kendisini büyüleyen gencin kolları olmuştu.
Yanlızca boşuluğuna gelmiş olan ilk birkaç saniye içerisindeki düşünceleri 'uçabiliyorum!' olmuştu.Sonrasında ise uçamadığının hayal kırıklığına uğramak yerine onu uçuran şeyin Taehyung olmasına pektabi daha çok sevinmiş,dişleriyle baskıladığı dudakları arasından bir sevinç çığlığı harcicinde bir şey duyulmamıştı.
''Lütfen beni yere indirin B-Bay Taehyung!Burası düişündüğümden çok daha yüksek!''
Ayaklarını zeminin üzerinde hissedinceye dek gözlerini aralayıp ona gülerek bakan gence şöyle bir göz atamamıştı ya,ona üzülüyordu Jungkook.
''Sanırım kötü çocuğu oynamaya devam ediyorsun ha minik?O surat asışın da neyin nesiydi?''
''Sizden susmanızı istiyorum.''diye geveledi ağzının içerisinde utana sıkıla çünkü bunu ona 2.ye tekrarlatıyor oluşu kendi hakkında gerçekten böyle düşündüğünü düşünmeye itiyordu onu.Bir süre suratını suratına kaldırmış bir biçimde konuşmasını beklemişti ancak daha daha şimdi ondan konuşmamasını istediğini unutmuştu.
Sırf bu yüzden kendisiyle konuşmaktan sıkıldığını zannedip üzerindeki kumaşa sarılıp onu evin kapısına sürüklerken bu yaptığına inanamadığını söyleyip duruyordu içinden. Bu güzel ve hayran olunası genci bir dakika dahi olsa daha az görmeye kendisinin razı oluşu mu?Belki de annesinin pankekleriydi onun böyle garip düşünmesine sebep olan.
Ama hayır.Ufaklığın derdi tamamen son zamanlarda merak salmış olduğu üniversite edebiyatıydı.
Babasına her haftasonu işinden dönerken Yale News başta olmak üzere diğer üniversite gazetelerini toplayıp getirmesi için yalvarırdı.
Kimi zaman içerisindeki resimleri uzunca bir süre inceledikten sonra kesip ne işe yaradığı hakkında hiçbir fikrinin olmadığı defterine yapıştırıyor kimi zaman da yarım yamalak olan okuma becerileriyle diğerlerine oranla daha büyük yazılmış olan kelimeleri okuyarak aralarından en ilgisini çektiğine karar kıldığı metni daha sonra Taehyungla edebileceği sohbetlerde daha bilgin gözükebilmek için birkaç kez anlayıncaya dek okuyordu.
Taehyung bir üniversite öğrencisi olacak kadar büyük olmasa da Jeongguk yaşlar hakkında pek bir fikre sahip olmadığı gibi daha geçen haftaya kadar babasıyla annesi arasındaki yaş farknın 116 gibi bir civarda olduğunu sanıyordu.
''Siz evinize,yani büyük ihtimalle eviniz olan Varolmayan Ülkeye gidin şimdi tamam mı?Size epey bir kızgınım ve yaklaşık bir buçuktan 8 dakika kadar fazla bir süre sizi görmek istemiyorum.Gönlümü alacak güzel bir fikir buluncaya dek lütfen uğramayın ve bu söylediklerimi pek dikkate almayın. Yalnızca kafanızı penceremden bir anda uzatmayın ne olur...Beni çok korkutuyorsunuz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
move away from the front of the display
ФанфикJungkookun en sevdiği ve sahibi tarafından hırpalanmaktan çoktan bir kaç düğmesini yitirmiş olan kırmızı minder, çoğu vakit olduğu gibi üzerinde kalçasını sabit tutamayan çocuğun gazabına uğruyor,evin halıfleks kaplı parkelerinde sürtünüp duruyordu...