"Merhabalar Bayan Jeon!"
Taehyungun okula gelmesi sonrası dersten kaçan ikili soluğu Jungkookların iki katlı geniş evlerinde almış,zaten dinlemeyip yalnızca laflayarak geçireceklerini bildikleri günü tahta sıra tepelerinde kıç ağrıtarak geçirmek istememişlerdi.
"Boşver onu."diye mırıldandı Jeongguk ahşap merdivenleri adımlamaya başladığında sıkkınca.Bayan Jeon kulağına yasladığı telefonu bir saniye olsun indirmeden mutfağın içerisinde tırnak diplerindeki ölü derileri kemirirken Hoseoka yalnızca belirsiz bir tebessüm sunarak arkasını dönmüştü ve Hoseok bunu bir miktar kaba bulmuş,seneler önce Jungkookun penceresine fırlatılarak tuzla buz olmasına sebep olan taşın sahibinin olup olmadığını bilmediğini sorgulamıştı ancak sorun bu değildi.
"Benim için endişeleniyor ve tüm gününü o hiçbir işe yaramayan doktorumla konuşarak geçiriyor.Oysa beni yatak arkadaşlığı ettiklerini düşündürecek kadar çok konuşmak yerine gülümseyişimi garipsemeyerek benimle iki çift laf etmeye çalışsa ya da artık hasta muamelesi göstermese-boşversene."
"Gerilme bu kadar."dedi Hoseok daha ufakken bir kereliğine görmüş olduğu odanın neredeyse hiç değişmemiş olduğunu gördüğünde suratına tuhaf bir sırıtış yerleştirirken."Kaybettiğin Taehyung geri bulduğun gibi bir de iltifatlar yağdırıyor sana."
Değişen konu hızı ikisinin de umurlarında olmazken Jungkook döner sandalyesine kendisini bırakarak kıkırdamış,Hoseok çatı katı arası olduğundan dolayı alçak başlayıp yükselen tavandaki eski posterler üzerinde parmaklarını gezdirmişti.Birkaç sene önce dinlediği grubun afişlerini çıkartmak yerine yenilerini direkt olarak üstlerine yapıştırdığı için altlarından eskilerine dair bant izleri görünüyordu ancak tavandaki ahşap malzemenin rengi koyu olduğundan fark edilmesi zordu.
"Rezil oldun baya."diye ekledi odanın içerisindeki en son durağı Jungkookun yatağı olurken."Uzanabilir miyim?"
"Rahatına bak."
Hoseok Jungkookun lacivert yatak örtüsünün içerisine girip yalnızca başını dışarıda bırakırken Jungkook sandalyede dönerek hayallere daldığını belli edecek türden dişlediği dudaklarıyla gülümsüyor,elindeki tükenmez kalemiyle masanın üzerindeki neye ait olduğunu bilmediği kağıt üzerine bir şeyler karalıyordu.
Hoseok birkaç saniyelik sessizliğin ardından ufak bir şşt sesiyle Jungkookun ilgisini üzerine çekebilince yorganın bir ucundan tutup kaldırarak boştaki eliyle yanında daha kırışmaya fırsatı olmamış çarşafın üzerini pat patlamış,tereddüte düşmüş gibi gelen çocuğu cesaretlendirmek ister gibi ufak bir baş hareketiyle yanına çağırdığında sanki tüm gereken bu destekmişçesine sorgusuz sualsiz yerinden kalkarak yorganın içerisinde Hoseokun yanındaki yerini alarak Hoseokun tuttuğu yorganı kendisine dolayarak arkasından sarılmasına izin vermişti.
"Yoongiye rezil oluşunun üzerine gelip seni hoş bulduğunu söylese eminim sizi yanyana göreceğim güne dek bana bundan bahsedip dururdun."
Diye yanıtladı hala az önce söylediği şey üzerine düşündüğünü belli edecek şekilde.Hoseokun bedenin arkasında kasılmasıyla durumu garipserken geçen anlamsız sessizlik sonrası Jungkook başını anca omzu üzerinden görebildiği surata bakabilmek için çevirmiş,'ne iş?' Dercesine kaldırdığı kaşlar sonrası Hoseokun çenesine yerleşen parmakları onu önüne geri döndürmüştü.
"Sonra konuşalım bunu."
"Hayır,beni susturmaya kalkışma.Ne oldu?"
"Jeongguk sonra-"
"Anlatmanı söyledim."
Hoseok hala arkasını dönerek kendisini görmeye çalışan çocuğun etrafındaki kollarını sıkılaştırarak çenesini omzuna yasladığında artık ona hareket edecek bir alan bırakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
move away from the front of the display
FanficJungkookun en sevdiği ve sahibi tarafından hırpalanmaktan çoktan bir kaç düğmesini yitirmiş olan kırmızı minder, çoğu vakit olduğu gibi üzerinde kalçasını sabit tutamayan çocuğun gazabına uğruyor,evin halıfleks kaplı parkelerinde sürtünüp duruyordu...