12. Bölüm
Bangtan'ın evimi istila etmesini en son isteyeceğim gün bugündü.
2 senelik sevgilimden ayrıldığım gün.
Tüm üyeler ağzını şapırdatarak iştahla yemek yerken ben ağlamamak için kendimi kasmaktan tek bir yudum bile yiyememiştim.
Taehyung çekinerek "Noona?" diye koluma dokunduğunda başımı diğer tarafa çevirip "Bir şey yok Tae." dedim.
"İyiyim ben."
Taehyung hala bana bakmaya devam ettiğinde benim için endişelenmesine minnettar kalmıştım.
"Yemeyeceksen etlerini alabilir miyim diye soracaktım."
Sinirli bakışlarımı ona çevirdim.
Bu nankör çocuk gerçekten ölmek istiyordu.
"Alamazsın."
"Ama yemiyorsun." diye sızlandığında tabağımla beraber masadan kalktım.
"Odamda yiyeceğim."
Diğer üyeler sohbetini bölüp nereye gittiğime bile bakmamış, Taehyung da oturduğu yerden bir şeyler homurdanıyordu.
Biraz olsun kafamı dinleyebileceğim odama çekilip tabağımı masanım üzerine koydum ve halının ortasına oturup yüzümü ellerimin arasına aldım.
Bu dünyanın sonu muydu? Değilse bile artık olsa iyi olurdu çünkü ben bu kadar çok acı çekerken daha fazla yaşamak istemiyordum.
Buna alışabilir miydim? Bunun cevabı kesinlikle hayırdı.
Kimse böylesine boktan bir hisse alışamazdı. Beraber tonlarca anı paylaştığım adamla en azından arkadaş gibi ayrılabilirdik ama o beni terk ettiği yetmiyormuş gibi bir de o ağır sözleri kullanmıştı.
Bunları haketmemiştim.
Yeterince güzel mi değildim yoksa başarılı mı? İyi de kimde bunlar tamdı ki? Biz sevdiğimiz insanları bun göre mi seçiyorduk?
Neredeyse sesli sesli ağlıyordum ve bu daha da sinirime dokunuyordu. Bir erkek için ağlayacak biri olduğumu asla düşünmemiştim.
"Noona? İyi misin?"
Maknae'nin yumuşak sesi endişeli bir şekilde odanın kapısından duyulduğunda hemen ağlamayı bırakıp göz yaşlarımı sildim.
"İyiyim maknae bir şeyim yok. Sadece..." Etrafıma bakınıp yatağımın üstündeki kitabı gösterdim. "Şu kitabı az önce bitirdim ve cidden çok duygusalmış."
Mahçup bir şekilde başını öne eğdiğinde bir şey söyleyecek gibi görünüyordu.
"İçeri gelebilir miyim?"
Bu iyi bir fikir değildi ama onu reddedersem kalbi kırılabilirdi. Başımı aşağı yukarı salladım.
Yavaş adımlarla yanıma gelip oturdu ve sırtını koltuğuma dayadı. Ben de yatağıma yaslandığımda karşılıklı olmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One Who Must Leave | JJK
FanfictionJungkook 3 sene sonra geri geldi ama eskiden olduğundan bambaşka biriydi. fluff, dark romantizm, lgbt ve yaş farkı içerir. 21 Ocak 2022 #Btssmut'ta #1 numara 24 Ocak 2022