-18-

86 14 9
                                    

18. Bölüm







Hızlı adımlarla yanıma gelip sarıldığında hiç beklemeden ellerimi göğsüne koyup ittirdim. Affalasa da hiç bozuntuya vermedi. Gözlerindeki endişe daha belirgindi.

"2 haftadır sana ulaşmaya çalışıyorum. Telefonlarımı açmadın, evine geldim yoksun."

Elimdeki telefona bakıp bana geri döndü.

"İş yerine geldim yoktunuz. Hiçbiriniz. Geceleri dahi eve gelmedin. Çok endişelendim."

Ellerini yeniden kollarıma koyup hafifçe sıktı.

"Bugün de seni göremeseydim polise gidecektim."

Birkaç adım geri giderek ellerini omzumdan çekmesini sağladım ve sonra da kapıya doğru ilerledim.

"Ji An? Neler oluyor tanrı aşkına?"

Anahtarımı çıkarıp kapıya soktuğumda yanıma koşup elimi tuttu.

"Bir şey söylesene. Neden konuşmuyorsun. Her yerde seni aradım bulamadım diyorum."

"Aramasaydın."

Gözlerini şaşkınlıkla açtı.

"Ji An bana kızgın mısın? Ah eğer o gün içinse kızgın olması gereken kişi ben değil miyim sence de?"

Elimin üstündeki elini sertçe çekip kenara doğru ittirdiğimde sorusuna cevap alamayacağını anlamıştı.

Anahtarı deliğinde iki defa çevirip açtım ve içeriye girmek için adım attım ama Jin yeniden kolumu tutup durdurdu.

"İçeride konuşalım. Lütfen."

"Bırakır mısın?"

Sıkıntıyla nefes verip elini kolumdan çekti.

"İyi tamam. Benimle konuşma. Yüzüme de bakma ama en azından Jimin'i sor. Onun ne halde olduğunu merak etmiyor musun?"

Güldüm.

Hala onu düşünebileceğimi sanmaları komikti bu yüzden içten bir şekilde kahkaha attım.

"En çok da onu merak etmiyorum."

Jin'in yüzü çok ciddiydi.

"Lütfen içeride konuşalım."

"İstemiyorum. Artık seninle görüşmeyeceğim."

Kapıyı yüzüne kapatmak için hamle yaptığımda elini sertçe kapıya koyup ittirdi. Hareketi o kadar aniydi ki korkarak geriye çekilmekten başka bir şey yapamadım.

Hızla içeri girip kapıyı kapattı. Kapının çarpmasından kadar çok ses çıkmıştı ki eğer Jungkook gitmediyse kesinlikle duyabilirdi.

Bir hışımla bana doğru döndüğünde vücudum, Jin'in sinirle inip kalkan göğsü ve duvar arasında sıkışmıştı.

"Artık seninle görüşmeyeceğim ne demek?"

Az önceki endişeli sesi şimdi tehtid eder gibi sertti.

"Doğru duydun. Ne seninle ne de herhangi birinizle görüşmeyeceğim.

Yumruk yaptığı eli titriyordu. Yüzü de sinirden kıpkırmızıydı.

Karşısında ne kadar sakin kalmaya çalışsam da sinirden titrediğimi belli etmemek için kendimi o kadar çok kasmıştım ki midem bulanmaya başlamıştı.

Jin'in yüzünü gördüğüm yerde ona vurmayı ve bağırış çağırış kavga etmeyi planlamıştım ama şimdi tartışacak gücüm yoktu.

Şimdi buradan gidip beni rahat bırakması istediğim tek şeydi. Başımı önüme eğdiğim anda "ONA VURDUĞUM İÇİN Mİ?!" bağırdığında korkuyla sıçrayarak gözlerimi sıkıca kapattım.

The One Who Must Leave | JJK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin