5. Bölüm
Bangtan'ın çıkışına sadece 2 ay kalmıştı. Bu çocuklarla tanışmak için can attığım , çok çalıştıkları için ödül olarak her evime çağırdığım günler tamamen geride kalmıştı. Sağolsun iyi niyetimi suistimal ederek bana oyun konsolu bile aldıran rezil kardeşim Jimin yüzünden artık Bangtan'ın evimde kalacağı akşamlar benim için kabusa dönüşmüştü.
''Yarın iş görüşmesine gideceğim Jimin.''
''Bir şey olmaz sen yat uyu biz zaten ses-''
''GOOOOOL İŞTE GOOOOOOOOOOOOL!!!''
''Yapmıyoruz.'' Taehyung'un içeriden gelen gür sesi mutfağı doldurduğunda birkaç bardağın çatladığına yemin edebilirdim.
''Ablana zerre kadar acıman yok değil mi?'' Dediğimde omuzlarını düşürdü.
''Çok geç olmadan gideceğiz zaten menajer hyung'a hiçbir şey söylemedik.'' Oflayıp puflamaya devam ettiğinde Jimin'in kafasına vurmak için elimi kaldırdım. '' Birkaç gün sonra o kadar yoğun olacağız ki bu kötü davrandığın kardeşini görmek için yalvaracaksın.''
''Aman keşke öyle olabilse.''
Daha o zaman bile bunun yalan olduğunu, BTS'in çıkış yaptığı akşam bile kutlama yapma mekanı olarak benim zavallı evimi seçeceklerini tahmin etmiştim.
Yarınki mülakatıma çalışmak için odama girdiğimde Jungkook'u yatağımda otururken görmeyi gerçekten beklemiyordum. Diğer üyelerle karşılaştırdığımızda Jungkook o kadar efendi ve çalışkan bir çocuktu ki en gençleri olduğuna inanmak zordu.
Jimin de dahil tüm Bangtan üyeleri yurtta kalsın, Jungkook her akşam buraya gelsin kesinlikle kabul ederdim.
''Jungkook, neden buradasın?''
''Kusura bakma noona izinsiz girdim ama çok başım ağrıyordu ve evdeki en sessiz yer burası gibi gözüküyordu. Uyuyacaksan gideyim ben.''
Yatağımdan kalkmaya hazırlandığında elimle durdurdum. ''Gerek yok maknae ben çalışacağım. Sen istersen biraz kestirebilirsin.''
Başıyla onaylayıp yatağıma uzandığında üstünü örttüm. Bu kadar çok çalışmak onun yaşındaki bir çocuk için fazlaydı ve bu benim de içimi acıtıyordu. ''Güzelce dinlen bakalım maknae.''
Birkaç saat kadar mülakatıma çalışırken aynı şekilde Jungkook hiç sesi soluğu çıkmadan yatmaya devam ediyordu. Birkaç defa Taehyung'un sesi bu sessiz odayı bile gürültüsüyle inletmişti ben de buradan oturma odasına kadar avazım çıktığı kadar bağırmış onlara ölüm tehtidleri gönderniştim. O zaman bile uyanmamıştı.
Alnındaki ter damlacıklarını ve kızarmış yüzünü farkedince ayağa kalkıp yanına gittim. Alnı ve yüzü ateşler içinde yanıyordu.
''Jungkook?'' Cevap vermediğinde yavaşça dokunarak uyandırmaya çalıştım.
''Jungkook çok ateşin var.''
''Noona biz gidiyoruz artık.''
Kapıya sıralanan üyeler Jungkook'un yatakta yattığını farkedince odaya doluştular
''Ne oldu?''
''Jungkook çok hasta.'' Dedim endişeyle çekmecelerden ateş ölçer bulmaya çalışarak. ''Onu hastaneye götüreceğim siz yurda dönün.''
''Menajer Hyung'a ne diyeceğiz?'' Diye sordu Namjoon.
''Onunla ben konuşurum.'' Jimin'e döndüm. ''Menajerinizin numarasını bana gönderirsin.'' Jimin başıyla onayladı. Hala odamda dikiliyorlardı. Gözlerindeki endişeyi görebiliyordum. Bu küçük çocuk kendine 6 güzel abi edinmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The One Who Must Leave | JJK
FanfictionJungkook 3 sene sonra geri geldi ama eskiden olduğundan bambaşka biriydi. fluff, dark romantizm, lgbt ve yaş farkı içerir. 21 Ocak 2022 #Btssmut'ta #1 numara 24 Ocak 2022