-10-

143 13 16
                                    

Çünkü Jungkook'un gözlerindeki parlama söndüğü gibi yüzündeki gülümseme de belirgin bir şekilde silinmişti.

"Jin Hyungla çıkıyor musunuz?"

10. Bölüm



Jin'in beni davet ettiği restoranın girişinde yürürken itiraf etmeliydim ki bu kadar lüks bir mekan beklememiştim.

Yeni işinde iyi kazanıyor olmalıydı.

Gerçi kafeler de Jin sayesinde kazanıyordu. Nerede çalışsa o kafe şahlanıyordu.

Kimisi onu tanıyor kimisi de sadece güzel yüzünü daha fazla görmek için tekrar tekrar sipariş veriyordu.

Jin, Bangtan dağıldıktan sonra üyelere beklenmedik bir şekilde en çok destek olan üye olmuştu.

I need u +18 klip çekimlerinde Taehyung'un sahnelerini izlerken ağladığı için onun en duygusal üye olduğuna kanaat getirmiştik. O an hepimiz Taehyung'un kendini kaptırıp beceriksizce oyunculuk yapmasını izleyip gülerken Jin kendini sıkmış sıkmış, kıpkırmızı olmuş gözlerimden boncuk boncuk damlalar akmaya başlamıştı.

Dünyanın en yakışıklı erkeğinde bile görmek istemeyeceğimiz bir ifadeydi bu.

Ama farklı bir şekilde...

Grup dağıldığında Jin'i hiç ağlarken görmemiştim.

İlk iş bulan da oydu. Diğer üyeler hala müzik şirketlerinde şansını denerken Jin kafe ve marketlerde dolaşıp yarı zamanlı işlerde çalışmıştı. Üç kuruş para kazanıyordu, onu da Jimin'in dans okulu için harcamıştı.

Gerçi tek o değil, Jimin'in dans okulu için hepimiz elimizi taşın altına sokmuştuk çünkü Jimin, toparlanmayı beceremeyen tek üyeydi.

Hepsi ağlayıp sızladıktan sonra ayağa kalkmış, memleketine gidip kafa dinlemiş, geri geldiğinde ise yaşamak için az çok çabalamıştı. Şikayet etseler bile tekrar toparlanıp devam ediyorlardı.

Ama Jimin öyle yapamadı. Şu an da yapmıyordu.

O günden sonra neşeli ve kararlı Jimin gitmişti. Karşılaştığı her zorlukta kendini salmıştı. Tıpkı şimdi de olduğu gibi onu toparlamak için kendi acımızı unutmuştuk.

Jimin'le yaşadığımız büyük kavga yüzünden hiçbir üye aklında binlerce soru olmasına rağmen bana Jungkook'un dönüşü hakkında soru sormamıştı.

Sadece Jin, eminim bugün çocukları ve Jimin'i çağırıp bizi barıştırmaya çalışacaktı.

Bu işe yarar mıydı peki? Emin değildim. Jungkook'a da aynı cevabı vermiştim.

Jimin'i bir süre daha affetmeyecektim.

Jungkook, bu sabah Jin'le çıkıp çıkmadığımızı sorduğunda çok sinirlenmiştim ve kesin bir dille onu ilgilendirmediğini söylemiştim ama buna saniyesinde pişman olmuştum.

Çok sert bir şekilde söylediğimi Jungkook'un irkilmesinden anlamıştım. Yoktan yere onu üzdüğümü duşünmek bana vicdan azabı yaptırmıştı.

Sonuçta bizi 3 senedir görmüyodu ve benimle baş başa yemek yemek istediği için randevuya çıktığımızı düşünmüş olabilirdi.

Bunu sorması doğaldı.

O yüzden daha sonra Jin'le cikmadigimizi, bana yemek ismarlama sebebinin buyuk ihtimalle beni Jimin'le baristirmak istemesi oldugunu soylemistim.

Yine de kaslarini catmisti ve morali asla duzelmemisti.

The One Who Must Leave | JJK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin