-13-

83 10 25
                                    

13. Bölüm


''İstediğin bir yere geç.'' dedikten sonra göz ucuyla Jungkook'a baktım. Bir süre etrafına bakındıktan sonra dükkandaki en uzak masayı seçip oturdu. ''Burası iyiymş.''

Başımla onaylayıp yanına gittim ve ceketimi çıkarıp sandalyemin arkasına astım. Benden sonra Jungkook da aynısını yaptı.

''Afedersiniz, buraya bakabilir misiniz?'' Diye seslendikten sonra siparişlerimizi vermeye gelen yaşlı kadına döndüm.

''3 porsiyon tavuk ve 2 bira alalım.''

''Hemen getiriyorum.''

Yaşlı kadına teşekkür ettikten sonra yanımızdan ayrıldı.

''Tavuk iyi oldu. Çok acıkmıştım.''

''Tahmin etmiştim.''

Arkama yaslanıp derin bir nefes verdim.

Canımı sıkan bir sürü şey vardı. En başında burada, Jungkook'la olmam çok yanlıştı.

Benim aksime Jungkook karşımda yarını yokmuşçasına keyifliydi. Sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırıyordu.

''Niye böyle keyiflisin?''

Sanki az önce onun Jin'in elinden zar zor aldığımız kişi kendisi değilmiş gibi anlamamazlıktan gelerek etrafına bakmaya devam etti. Bu haliyle gerçekten sevimli görünüyordu.

Masadaki çerezlerden birkaçını ağzıma attım.

''Pekala Jungkook.'' dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı. ''Bu akşam keyifli olmana izin vereceğim.''

''Teşekkürler Ji An.''

Ağzıma attığım iki parça çerez de boğazımda kaldığı için öksürük krizine girmiştim. Az önceki keyifli halinden ani bir dönüş yapan Jungkook hızlı bir şekilde yanımızdaki sürahiden bir bardak su doldurdu ve bana uzattı.

''Afedersin Noona iyi misin?'' diye sorduğunda sesindeki korku ve endişe ile günlerce dalga geçebilirdim.

''Seni öldürürüm Jungkook.''

Omuzlarını düşürdü. Aramızda Jimin'le aralarında olduğundan bile fazla yaş farkı vardı. Ben onun abisinin ablasıydım. Anne yarısı olmuştum.

Tamam bu biraz abartılı olmuştu.

''Sohee ona Sohee diye hitap etmeme izin verdi ama.''

''O Soohee.'' dedim tehtidkar bir sesle. ''Ben de benim.''

''Tamam tamam.'' dedi bıkkın bıkkın. ''Sadece artık aramızdaki bu abla kardeş ilişkisini bitirmek için demek istemiş-'

Masanın üzerindeki elleriyle oynarken sessizce bir şeyler gevelmeye başladığında ''Ne geveliyorsun?'' Diye çıkıştım ama başını panikle iki yana salladı.

''Hiçbir şey. Gerçekten.''

Hali gerçekten komikti ama karşısındaki ciddi tavrımı korumak için öksürerek gülmemi durdurdum ve suyumdan tekrar bir yudum aldım.

Jungkook da bir süre dalgın dalgın düşündükten sonra eski keyifli haline geri döndü.

O sırada tavuklarımız da gelmişti.

''Çok lezzetli görünüyorlar.''

''Amerika'da daha güzellerini yemişsindir.'' dediğimde ''Kesinlikle hayır.'' dedi. ''Amerikadayken genelde hastane yemeği yedim.''

''Hastanede ne kadar yattın?''

Dudağını büzüp parmaklarıyla bir şeyler saymaya çalıştıktan sonra ''Aralıksız 5 ay kadar.'' dedi. ''Daha sonra 2-3 ay aralıklarla tekrar yattım ama onlar bu kadar uzun sürmüyordu.''

The One Who Must Leave | JJK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin