BÖLÜM 6Bugün günlerden çarşamba. Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz?
Yüzükler takılacak. İlk adımı atacaktık yada başka bir deyişle adı konulacaktır artık . Benden bir yaş büyük olan ablamdam bahsetmiştim ya. Onunla herşeyi konuşuyorduk ama bildiğimiz kadarıyla bilmediğimiz bir konuda bana fikir vermesi ,yönlendirmesi beklenemezdi. İşte tamda bu kelime yönlendirilmek. Benden büyük 3 ablam ve 3 kardeşim var. Ben ortanca oluyorum. Ablalarımın en büyüğü Mersin'deydi. Yanımda olmayı istiyordu ama işi sebebiyle izin alamadı. Az önce yönlendirilme kelimesinin altını özellikle çizmemin sebebi şu .
Yüzük takılacaktı ama ben alışveriş yapmamıştım. Evdeki kıyafetlerimden bu güne en uygun olabilecek kıyafeti seçtim. Aklıma bu gün için alışveriş yapmak gelmemişti. Kimse alırsan iyi olur yada en basitinden,
Ne giyeceksin? bile dememişti.
Belki deseler bende biraz üstüne düşünür , sonra da alışveriş aklıma gelebilirdi. Hazırlanmıştım artık. Yine biz mutfakta , ışığı kapatmış , sokağı dikizliyorduk. Gelip gelmediklerini öğrenmek için. Bir müddet sonra sokağa ardı ardına dört araba girdi. Tesadüftür dedim ama dördüde düğün konvoyundaki gibi korna çala çala geldi. Pencereden dikizlemeye devam eden ablamın saydığını gördüm. Üç ,dört ,on ,on altı ...
Dönüp bana
"Elif çok kalabalıklar. Sayamıyorum artık " dedi.
"Ne yaptın Savaş" dedim içimden.Kapı çaldı. İçeri üç ,dört genç . Ellerinde tepsi tepsi baklavalar, kolalar ve poşet içerisinde plastik tabak ve çatallar vardı. Artık bu sözden ziyade nişana dönmüştü. Yatak odasına geçtim. Kardeşime annemi çağırmasını söyledim. Çok geçmeden annem geldi. Konuşmasına fırsat vermeden,
"Anne bu kadar kişiye nasıl kahve yaparım. Bizim o kadar fincanımız mi var. Sadece Savaş'a da yapsam ayıp olmaz mı ? "
"Yapamazsın ki kızım zaten. Önce çay ikram ederiz, yüzüklerden sonrada tatlılar dağıtılır."
" E tuzlu kahveee... Savaş içerken ki yüz ifadesini görmek istiyordum."
"Yapacak birşey yok , hadi beklemeyelim misafirleri."
"Neyse off ya tamamm" diyerek çıktım bende. Çıktım ama içimde hep ukte kalacağını biliyordum .
Bunun intikamını ondan alacaktım. Nasıl mı ? Tabi ki çok mühim birşey değil ya ;)
Onun en zamansız anında , tatlı tatlı başında bekleyip , içinde bol tuz olan kahveyi son yudumuna kadar bitirmesi için tepesinde bekliycektim.
Belki nişanlılık döneminde belki de evlendikten sonra ama bunu bir gün yapacaktım. Zehir gibi bir kahve hazırlayıp onun yüzünü görecektim.
Mutfakta bir köşede çay servisini izleyip bir yandan gelen boşlarla ilgilenince fark ettiğim birşey oldu. 3+1 olan evimizde adım atacak yer yoktu. Kadınlar erkekler ayrı oturmuşlardı. Ablam kaynanan seni çağırıyor dedi. Gittim.
"Gel otur yanıma sen işlere karışma dedi."
Oturdum. Utandığım için başımı pek kaldıramıyorum. Kaldırdığım zaman ise bütün herkesin beni incelediğini görünce yine başımı eğmek zorunda kalıyordum. İçerisi çok kalabalıktı. Biraz zaman geçtikten sonra adamların bir kısmı da olduğumuz odaya gelince içlerinde Savaş'ı gördüm. Göz göze geldik. İkimizde tebessüm ettik. Aklıma yapamadığım tuzlu kahve gelice, trip yapar gibi yüzümü çevirdim. İnşallah anlamıştırda. Sonra "Neyin vardı ?" diye sorar . Çünkü bu soruyu sorduğuna pişman edeceğimi biliyordum. İçerisinde Savaş'ın büyük abisi geldi.
Tepsi ve makasta geldikten sonra alyans kutusunu açtık. İçinde bir adet tekraş ve dalga desenli alyans vardı. Tektaşın taşı nohut kadar vardı. Ayrıca yeşil altındı. Savaş'ın yüzüğünü almak bize düşüyordu. Adet böyleydi. Annem daha öncesinden bizim alacağımızı söylemişti zaten. Sağolsun kuyumcudan bir yerine üç tane alyans getiren annem, hangisi parmağına olursa diğer ikisini iade etmek için anlaşmıştı kuyumcuyla.
Önce Savaş benim yüzüklerimi taktı parmağıma. Sonra da ben onunkini
Büyük abi söze girdi.
"Allah pişmanlık vermesin , bir yastıkta kocayın. " diyip yüzükleri kesti.
Sonra tebrik etme amaçlı öpüşmeler başladı.
Yüzüğün kurdelesi baya uzun sarkıyordu. Bu kadar uzun bağlamalarını tam anlamamışken , bekarlar kurdeleden küçük küçük kesmek istedi. Buda adetti sanırım. Bende benden büyük olan ablam için kesip uzattım ona ama yok yok diye geri çevirdi. Yüzükten sonra tatlılar da yendi .Evdekiler grup grup dağılarak evlerine döndü. Herkes evine dönünce kalabalık yerini sesizliğe bıraktı.
Bizim için artık nişanlılık süreci başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLMEDİM GÜÇLENDİM (Yeni Kitap)
No FicciónÖldürmeyen acı güçlendirir sözünün şekil A'sıyım. Belki ortak yaşadıklarımız belki de benim yaşayıp sizin yaşamadığınız şeyler var tek bildiğim her yaşadığımdan bir dersle çıktım hadi başlayalım...