-7-

4 0 0
                                    

Ölmek. Bu beş harflik kelime kimileri için en büyük korkudur ama ölmekten daha korkunç olan şeylerde vardır. Yaşamak...

En zoruda yaşamaktır. Sevdiğin insanların tek tek senden koparılması,seni o sonsuz uykuya yaşarken yollar. Bir zamanlar seninle olan insanların zorla hayatından çıkarılması, öldüğünü bile bile nefes almak gibidir. Hayattaki tek fonksiyonun ciğerlerine yolladığın bir miktar oksijendir.
Ben de bugün tam anlamıyla o korkuyu yaşamıştım.

İnsan alıştığı şeyleri bırakıp gidemezmiş ama benim alıştığım şeyler ise, ellerimden koparılıp alınan çiçekler oluyordu.

Yeni geldiğimiz evde öylece oturuyordum. Zihnimde,volkanın kurduğu cümlelerin ağırlığı vardı.Nefes almamı bile zorluyordu.Yapar mıydı? Sevdiklerimi benden alabilir miydi? Bu düşünceler tüylerimi ürpertiyordu.

Ondan hiçbir zaman korkmamıştım. Kendime hep, en fazla beni öldürür ne olacak diye motive ediyordum. Son kurduğu cümleler ise ondan korkmam gerektiğini bana hatırlattı. Çünkü beni değil sevdiklerimi hedef alıyordu.

Babam,onu o kadar özlüyordum ki ama yanına gidecek yüzüm bile yoktu. O böyle olsun istemezdi, o her zaman haklının yanında olurdu. Bu çarkı çıkmış dünyada adalet yoktu. Babamda kendi adaletini,kendi sağlamıştı.

Sonra aklıma küçük şeytanım geldi. Onu küçücük bir yavruyken sokakta bulmuştuk. Arka ayaklarından birinde ciddi bir yanık vardı.Yanıma aldım;baktım,büyüttüm,emek
ettim. Güzeller güzeli bir melek olmuştu. Kimseyle konuşamadığım her şeyi onunla konuşurdum. Kendimi onun sayesinde bulmuştum. Lilith olmasa çoktan kafama sıkmıştım belkide.

Volkan son olarak bir kişi daha söylemişti. O da Eylemdi. İş arkadaşlığından başka bir samimiyetimiz yoktu ama gün geçtikçe içimde bir tomurcuk yeşermeye başlamıştı. Korkuyordum,bu duyguyu yaşadığımda, içimdeki o küçük filizin koparılıp alınmasından korkuyordum. Onunda elimden zorla alınması beni gerçekten kuyunun dibine atardı çünkü ben Eyleme güvenmeye başlamıştım.

Ona karşı çıksam,ya dediklerini yaparsaydı? Peki oturup onu dinlesem, bana söylediği şeyleri yapmaz mıydı? Asla bana kesinlik vermiyordu. İp yumağının içine düşmüş dolandıkça dolanıyordum. Sadece bir makas arıyordum,her şeyi kesip beni bu karmaşadan çıkaracak.

Etrafıma bakındım. Volkan defolup gitmişti. Sadece ben ve içimdeki şeytan kalmıştık. Bu sefer o da bana inadına yaşa demiyordu. Sanki halime acımış, daha ne kadar batabilirsin ki diyordu.

Kafam çatlamak üzereydi ki bir kapı tıkırtısı duydum. Hemen ayağa kalkıp beklemeye başladım. Kapı yavaşça açıldı içeri alevler saçan bir silüet giriverdi. Yavaşça içeri adımladı. Deri ceketini askıya astı, derin bir nefes alıp bana doğru yürümeye başladı. İlk defa bir delik olsa da içeni girip sonsuza kadar çıkmasam dedim.

O ateşten yaratılan gibiydi. İnsan olmadığını hissediyorum. Bana attığı her adıma ben de geri bir adım atarak karşı veriyordum. En son sırtıma soğuk duvar değince, kaçacak bir deliğimin olmadığını anladım. Nefes seslerimizden başka çıt çıkmıyordu. Sakince yüzünü bana yaklaştırıp,bir anda yan dönüp mutfağa doğru yol aldı. Sonunda huzura kavuşmuş gibiydim.

Derin bir nefes alıp yerimde beklemeye başladım. Konuşmam lazımdı,sormam lazımdı. "Burda yaşarsam bir şey yapmayacağına söz veriyor musun?" Bunun sözünü almam lazımdı. Peki sözünü tutan biri değilse ne olacaktı?
"Ben söz vermem,uygularım." Bir cümle kuruyordu o da beni asla tatmin etmiyordu.

Artık sessiz olan Defnenin uyku vakti gelmişti. Sıra asıl Defnedeydi. "Bana bak! Sabrımın sınırını zorluyorsun. Bilmiyorsan öğren ,ben o erkek ne derse köpek gibi tamam diyen kızlara benzemem. Sana bir soru sorduysam adam gibi cevap ver. Ha,değilim diyorsan da seni zorlayamam." Birden bir kırılma sesi duydum, sanırım bardaklardan biri yere düşmüştü. Tam mutfağa doğru ilerlemiştim  ki belimdeki el her şeyi durdu.

ÜÇ ANAHTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin