-8-

7 0 0
                                    

Mecburiyet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mecburiyet. Bile bile mahkum olmak ve sonunda güzel olana kavuşmak için yapılan küçük bir kumar gibiydi ama benim elde edeceğim 'güzel' ailemle,arkadaşlarımla kısacası sevdiklerimle geçireceğim huzurlu vakitler değildi. Onların en büyük insanı haklarını ellerinde tutmalarını sağlamaktı. Yaşama...

1 haftadır mecbur kalmaya zorlandığım hayatı yaşıyordum. Evden(!)(Avcının evi) işe, işten eve gelip gidiyordum. Ben ki hiçbir şeye boyun eğmeyen Defne, daha fazla kaybetmemek için Volkan'a boyun eğiyordum. 1 hafta boyunca 2-3 defa eve uğramış ve olabildiğince az kalıp çekip gitmişti. Sanırım bu evi benim üstüme yapmıştı çünkü eve iyice yerleşmeye başlamıştım.

İşten dönmüş ve kendimi soğuk suyun altına bırakmıştım. Ruhum ve bedenim gibi soğuk beni daima çekiyordu. Soğuk diri tutuyordu,ne kadar durmaya zorlansamda. İşler tıkırında gidiyor ve gün geçtikçe kumbaranın ağzı gittikçe doluyordu. Bu da büyük güne daha da yaklaştığımı gösteriyordu.

Bu zaman zarfında Seda'yı hiç görmemiştim. Sanırım Ufuk onu kovmuş ya da kardeşini kurtarmak İçin elinden geleni yapıyordu. O günü düşündükçe kanım çekiliyor gibi oluyordum. Bir çocuğun hayatını kurtarabilirdim, ipler benim elimdeydi ama ben çok büyük ip cambazlığı yaparak,hiç oralı olmamıştım.Şöyle bir düşününce insanın kendi çıkarları her şeyden önce geliyordu, bazen kendinden bile...

Bu düşüncelerle meşgul olurken duştan çıkmış,üzerimi giyinmiş ve telefonumu kurcalamaya koyulmuştum. Bildirim sesiyle Eylemin attığı mesajı görmem bir oldu. Bana:"Ufuk bugün sürekli seni bana sordu. Sanırım taşınmışsın ve kulağına gitmiş ama ben bilmediğimi söyledim." Şeklinde bir mesaj atmıştı. Artık Ufuk meselesi gittikçe beni çileden çıkarıyordu. Nerden haberi olmuştu ki? Ben kimseye taşındığımı söylememiştim Eyleme bile.

Mesaj kısmına parmaklarımı koyup yazmaya başladım. "Evet kendi evimden taşınıp,müstakil bir eve yerleştim. Koca rezidanstan sıkılmıştım. Böylesi daha iyi oldu." Yazıp yollamıştım. Güzel yalan söylemiştim görende gerçekten sıkılıp bu küçük villaya taşındım sanırdı. İşin arka perdesi hiç iç açıcı değildi. Eylem, vakit kaybetmeden mesajıma cevap verdi. "Benim neden haberim yok.Sana taşınırken yardıma gelirdim." "Teşekkürler Eylem ama çok bir şey almadım zaten. Onun İçin kendi başıma hallettim." Yazıp gönderirken yüzümde hafif bir tebessüm olmuştu. Beni önemseyen ve düşünen bir arkadaş ediniyordum ve bu duygu ilk defa başıma geliyordu.

Telefonum titrediğinde Eylemin beni aradığını sanarak direkt telefonu açmıştım. Arayanın Ufuk olduğunu asla tahmin edememiştim. "Alo Defne,uyumamışsın sevindim. Şey biraz dinlendikten sonra işe uğrayabilir misin? Seninle konuşmam gereken şeyler var. İstersen dışarda da buluşabiliriz?" Patronumdan sanırım kurtuluşum yoktu. Eyleme beni sormasından belliydi. Bugün eninde sonunda benimle iletişime geçmeye çalışacaktı ama bu biraz hızlı olmuştu.

"Birazdan uyuyacaktım malum yorucu bir işimiz var. Benimle ne gibi şeyler konuşacaksın. İşteyken söyleseydin." "Kusura bakma ilgilenmem gereken işler vardı vakit bulamadım. Gelirsen konuşuruz." Diyip merak içinde bırakıyordu beni. "Tamam işe gelirim ama öğlen 3 gibi anca uyanırım haberin olsun." Telefonun diğer ucundan sanki rahatlamış bir ses duymuştum. "Hiç problem değil,sen yorgunluğunu at ne zaman istersen o zaman gel." diyip telefonu kapatmıştı. Umarım konuşacağı şeyler,hala bana olan o aptal hisleri değildir demeden kendimi alıkoyamamıştım.

ÜÇ ANAHTARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin