1.7K olmuşuz✨ Destekleyen herkese çoook teşekkürler, keyifli okumalar💖💖
-
Sırmaköy.
Saatler süren, sessiz bir yolculuğun sonunda varabilmiştik. Uzun süre oturmaktan uyuşan bacaklarım yüzünden Ushan'ın arkasından yavaşça ilerliyordum. Hava henüz kararmadığından gelirken çevreyi inceleme fırsatım olmuştu.
Sakıh Bey'in çiftliğinden pek de farklı bir yer değildi. Tek fark etrafta daha fazla ev bulunmasıydı. Küçük küçük evler ağaçların arasına dizilmiş; kiminin bahçesinde çocuklar koşturuyor, kiminin bahçesinden enfes yemek kokuları yükseliyordu. Hepsi birbirine benziyordu. Yer yer yıkılmış, yer yer çürümüş... Fakat onları çevreleyen öyle bir samimiyet vardı ki, bunu unutturuyordu. Eminim ki o bahçelerde koşan, oynayan cıvıl cıvıl çocuklar evlerine gittiğinde onları sıcacık bir çorba bekliyordu. Sonra da zorla girilen, iyice keselenilen bir hamam. Ve deliksiz bir uyku. Hayal ederken bile içim huzurla doluyordu.
Önünde indiğimiz ev ise, görünüş olarak o evleri andıran fakat etrafında kuş uçmayan bir evdi. Tamamen kahverengi ve tek katlıydı. Sade ve küçük olmasına rağmen temiz ve sağlam görünüyordu, diğerlerinin aksine.
Adımlarımı daha da hızlandırıp zar zor da olsa Ushan'a yetişebildiğimde, yolculuk boyu süren sessizliğimize son vermekte kararlıydım. "Burada mı kalacağız? İyi de kimse yok ki?"
Adımlarını hızlandırıp tekrar önüme geçti. Bacaklarım kendine gelmiş olmasına rağmen geride kalıyordum. Bilerek mi yapıyordu? "Evet, veletlere çok meraklıysan sen diğer evlerde kalabilirsin."
Beni göremeyecek olduğunu bildiğim için göz devirdim. Meraklı olduğumdan değil, etrafta curcuna varken burada kimsenin olmaması tuhaf gelmişti sadece. Tahta kapının kilidini cebinden çıkardığı anahtarla açtı. Sözlerine karşılık vermeden içeri adım attım merakla. Ondan önce benim hevesle girmeme şaşırmışsa da bir şey demedi.
Sağ tarafta küçük bir kanepe ve masa vardı. Solda ise daha geniş bir masa ve sandalyeler. Tam karşıda açık olan kapıdan, yatak gözüküyordu. Yanında iki tane kapısı kapalı oda daha vardı. Ev eski durmasına rağmen etrafta toz veya kir görünmüyordu. Buraya sürekli gelebileceğini düşünmüyordum, daha kendi evini bile ziyaret edecek vakti yokken. Bu evde başkaları da kalıyor olmalıydı.
Ushan, arkamdan geçerek elindeki anahtarı masaya bıraktı. Eliyle kapalı kapılardan yakın olanını işaret etti. "Orası mutfak. Yan tarafta hela. Mutfakta gerekli tüm malzemeler var. Akşam yemeği saati gelmeden bir şeyler hazırlamış ol."
Kaşlarım inanamazcasına havalandı. "Temizlik veya yemek için beni buraya getirdiyseniz, size kötü bir haberim var, ben bir seyisim."
Dediklerimi kaale bile almadan yatak odasına ilerlerdi. "Sen, ben ne olmanı istersem osun. Akşama misafirlerim gelecek. Beni mahcup etmek istemezsin." Ardından kapıyı sertçe kapattı.
Son cümlesindeki tehditi buram buram hissetmiştim. Kendini benden üstün görmesi kadar normal bir şey yoktu fakat bunu bilmem sinirlenmeme, mani olmuyordu.
Yumruk yaptığım ellerimle mutfağa ilerledim. İlk gözüme çarpan duvara yaslanmış geniş bir masa olmuştu. Duvardaki raflar tamamen tencere, tas, bardak doluydu. Odanın iki tarafındaki kapalı dolaplarda da gıdalar olduğunu tahmin ediyordum. Ortada geniş bir fırın bulunuyordu.
Derin bir nefes vererek sırtımı masaya yasladım. Bu adamın amacı neydi? Benim bir seyis olduğumu biliyordu, evde binlerce seve seve peşinden gelecek hizmetçi varken neden durduk yere beni istemişti anlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSASE
Romance(Yetişkin içerik) 1800'lerin tehlikeli sokaklarında bir başına yaşayan, uyum sağlayabilmek adına benliğini değiştirmiş genç bir kızın; dönemin en meşhur çiftliklerinden birinde işe alınması kaderin ördüğü ağlara geri dönüşü olmayan bir darbe bırakmı...