1

8.9K 488 157
                                    


Yeniden

Umarım beğenerek okursunuz....

Maalesef kontrol edemedim. Üzgünüm.



"Durun! Atlar yoruldu su içip dinlesinler sizde etrafta güvenliği sağlayın."

Hwang Krallığının Baş Komutanı Woo'nun gür sesi ile sürü durdu ve verilen emiri yerime getirmeye koyuldular. Komutan Woo emiri altında bulunan askerleri verdiği görevi yerine getirirken kafesli at arabasında bulunan Prens Kim Taehyung'un yanına ilerledi.

Başına gelen Komutan ile dikleşti Prens Taehyung. Kimseye zayıf yanını gösteremezdi. O bir Kim Prensiydi. Şuan esir olabilirdi lakin kimse onun gücünü sorgulayamazdı. Omega olmasına rağmen çok iyi kılıç kullanır, siyaset ile yakından ilgilenirdi. Kral babası Kim Sung tek oğlunu bu yaşına getirene kadar hiç bir şekilde üstünde baskı kurmamıştı. Oğlunun düşüncelerine, fikirlerine önem verir tüm krallığa bir omeganın ne kadar donanımlı ve saygı gördüğünü gösterirdi. Oğlunu pamuklara sararak büyümüştü Kraliçe Yeji lakin buna rağmen asla şımarık bir Prens değildi Taehyung.

Son zamanlarda Kral Kim Sung'un sağlık sorunları yaşaması ile Hwang Krallığı bunu fırsat bilerek huzur içinde yaşayan Kim Krallığına vakit kaybetmeden saldırmıştı. Halkın ve askerlerin tüm çabalarına ve direnişlerine rağmen Krallık düşmüştü. Prens Kim Taehyung ne kadar dirense de başarılı olamamıştı. Babasını, annesini ve krallığını kaybetmişti. Ailesinden kalan tek kişi kendisiydi. Daha kaybettiklerinin yasını tutamadan esir alınmıştı.

Günlerdir yoldaydılar ve nereye gittiğini az çok biliyordu ama ona ne yapacaklarını anlamış değildi. Ailenin tüm fertlerini öldürüp kendini esir almalarını anlamıyordu. Tanrıdan tek dileği kurtulmaktı.

"Nasıl gidiyor yolculuk omega?"

Komutan Woo'nun yüzünde ki alaycı gülümsemeye aynı şekilde karşılık verip yüzüne tükürdü ve tiksinti ile kenara çekildi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Komutanın hiddetle bağırması ile bir kaç asker onlara dönsede komutanın yüzünde ki öfkeyi görünce işlerine devam ettiler.

"Bilmem."

Komutan kilitli kafesin kapısını açıp Taehyung'un kolundan tutarak dışarı çıkarttı ve yere fırlattı.

"Fazla oluyorsun sen."

Bir kaç askerine seslenip Omeganın kollarını tutması için emir verdi. Hareket alanı kısıtlanan Omega, Komutanın savaş kıyafetini çıkartmaya başlaması ile çırpınmaya başladı. Onun bu kadar ileri gideceğini düşünmemişti.
20 yaşındaydı ve bu zamana kadar kendini Alfasına saklamıştı. Tüm ilklerini gelecekteki eşi için saklamıştı Omega Prens Kim Taehyung lakin şimdi bu pek mümkün görünmüyordu. Ne kadar acı, gurur kırıcı bir hareketti bu.

Komutanın üstüne eğilmesi ile ağlamaya başladı ve uçsuz bucaksız ormanda acı çığlığı yankılandı. Birilerinin onu bulmasını diliyordu Tanrıdan.

"Kimse yokmu? Yardım edin!"

__________

Kral Jeon Jungkook.

Ülkenin en görkemli Kralı. Adaleti, cesurluğu ve savaşçı yanı ile bilinir herkes tarafından saygı duyulur, bir karara varılacaksa hemen ona danışılırdı.

Yaptığı seferler ile kazandığı toprakların sayısı bilinmez, kimse tarafından tahmin dahi edilemezdi zaten kendisi de saymamıştı.

Şimdi ise askerleri ile avlanmak için ormana girmişti genç Kral. Ülkenin en sulak bölgesinde halkı ile mutlu, huzurlu bir hayat sürerdi Kral Jeon.

Kısa süreli bir turun ardından gözüne kestirdiği geyiğin peşinden temkinli adımlarla ilerlemeye başladı. Bu güzel ve oldukça iri hayvanı en savunmasız anında yakalamalıydı.

Dakikalarca geyik nereye gittiyse Kral Jeon da peşinden gitti. İri hayvana çok yakın ama çok da uzaktı.

Su içmek için bir dere yatağının kenarında duran geyik ile okunu yayına geçirerek yayı gerdi. Tam oku atacağı sırada ormanda yankılanan acı dolu ses ile dikkati dağıldı ve oku geyiğin bacağına sapladı. Geyik aldığı yara ile hızla oradan uzaklaşırken Kral Jeon hala yankılanan sese dikkat kesildi.

"Kimse yokmu? Yardım edin!"

Hızla sesin geldiği yöne doğru koştu. Gördüğü manzara karşısında bu sefer yayını gererek can havliyle çırpınan bedenin kollarını tutan askerlerden birinin boğazına okunu sapladı. Bütün askerlerin dikkati onun üstünde toplanmışken vakit kaybetmeden yerde yatan bedenin kolunu tutmaya devam eden diğer askerin kalbine sapladı.

Yayı ve okları kenara fırlatarak kılıcını çekti ve üstüne gelen askerlere bir bir karşılık verdi. Bu sırada Krallığının askerleri de koşarak geldi. Şimdi ormanın içi tam bir savaş alanına dönmüştü. 

Diğer askerlerin üstüne giderken gözü ağacınn kenarında küçücük kalmış bedene kaydı, gözleri kesişti, kalpleri çarptı lakin iki tarafta bunun yalnızca adrenalinden olduğunu sanıyordu.

Kısa sayılmayacak sürede tüm Hwang Krallığının askerli öldürülmüştü. Komutan Woo'da dahildi.

Kral Jeon askerlerine teşekkür amaçlı selam verip hala ağacın dibinde oturan bedene ilerledi. Önünde diz çöktü ve yüzünü inceledi. Omuzlarına gelen siyah, gür saçlar toz ve topraktan dolayı karışmıştı. Yüzünde ise bir kaç sıyrık.

"Teşekkür ederim."

Titrek ses karşısında Kral Jeon'un kalbide tekledi.

"Kimsin sen?"

"Ben, ben Kim Krallığındanım."

"Adın ne?"

"Prens Kim Taehyung."

Onun bir omega olduğunu anlamıştı lakin Kim Krallığının dillere destan güzelliği ile ün salmış Omega Prens Kim Taehyung olduğunu asla anlamazdı.

"Neden bu haldesiniz Prens Kim?"

"Hwang Krallığı, Krallığıma saldırdı. Ailemi ve tüm halkı katletti beni ise esir aldılar."

"Anlıyorum."

Anlamıyordu.

Neden tüm aile fertlerini öldürüp onu esir almışlardı anlamiyordu. Bu işte bir terslik vardı ve bunun farkındaydı Kral Jeon.

"Peki siz kimsiniz?"

"Ben Jeon Krallığının Kralı Delta Jeon Jungkook."

Taehyung duyduğu isim ile hızla ayağa kalktı ve Jungkook'un önünde eğildi.
Omeganın tavrına anlam veremeyen Delta oturduğu yerden kalkmadan omegayı izledi.

"Size minnettarım kralım. Herşey için teşekkür ederim."

Delta duyduğu cümleler ile gülümseyerek ayağa kalktı.

"Bunun bir önemi yok Prens Kim. Ülkemin prensine elbette yardım edeceğim."

Omega, Deltanın önünde tekrar eğildi.

"Şimdi saraya gidelim. Hekim size bir baksın pek iyi gözükmüyorsunuz."

Omeganın zaten gidecek bir yeri yoktu ve Deltanın dediği gibi kendini pek iyi hissetmiyordu. Günlerdir yemek yemiyordu ve üstünde hala savaşın yorgunluğu vardı.

Küçük bir baş sallama ile Deltayı onayladı ve onun elini öne uzatması ile önden yürümeye başladı lakin kararan gözleri ile bilinci kapanmadan önce Deltanın onu kucağına aldığını hissetmişti.

Gerisi ise karanlık.






Yeni bir fic ve yine ben.
Biraz pasif bir bölüm oldu çünkü o kadar yoğunum ki yazmaya vaktim olmuyor ve ben bu bölümü gece saat 1 de yazıyorum. Umarım tüm eksilere ve hatalara rağmen beğenirsiniz.

O zaman yeniden
Umarım beğenerek okumuşsunuzdur...

Sizi seviyorum<3

𝑨𝒏𝒐𝒕𝒉𝒆𝒓 𝑳𝒐𝒗𝒆 𝑻𝒂𝒆𝑲𝒐𝒐𝒌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin