𝑨𝒏𝒐𝒕𝒉𝒆𝒓 𝑳𝒐𝒗𝒆 𝑻𝒂𝒆𝑲𝒐𝒐𝒌

3

Umarım beğenerek okursunuz...

Bol bol yorum yazın lütfen.

Omega Prens Kim Taehyung yemeğini yedikten sonra gerekli merhemleri sürüp ilaçları kullanmış ve şimdide ağrıyan kemiklerine rağmen sığındığı bu koca sarayın bahçesini geziyordu.

Onu buraya getiren Delta Kral'ı odadan çıktıktan sonra bir daha görmemişti. Üstünde saray hizmetlilerinin getirdiği sarı bir hanbok vardı ve esmer tenine gerçekten yakışmıştı.

Bahçedeki çiçekler, türlü türlü meyve ağaçları dikkatini çekiyor ve ağzını sulandırıyordu. Karşısında duran büyük ağacın dallarından sarkan armutlar ise işin cabasıydı. Buradan izinsiz birşey yerse sorun olurmuydu bilmiyordu ama daha fazla dayanabileceğini de sanmıyordu. Ne yapabilirdi ki, yemek yemeye bayılıyordu. Ne kadar çok yemek yerse yesin kolay kolay kilo almazdı çünkü oldukça hareketli bir Omegaydı.
Yaklaşık 3 metre arkasında duran askerin yanına çekingen adımlar ile ilerledi ve tam karşısında durdu. Asker önünde saygı ile eğildi ve kafasını yerden kaldırmadan konuştu.

"Bir şeye mi ihtiyacınız var efendim?"

Omega Prens kaşlarını çattı. Bu asker onu nerden tanıyordu ki? Ama şuan bunu düşünemeyecek kadar aklı iri armutlardaydı.

"Şey rica etsem şu ağaçtan bana biraz armut verebilir misin?"

Asker kararsız kaldı. Delta Kralın vereceği tepkiden korkuyordu. Tüm askerleri karşısına almış ve Omegadan bahsetmişti. Ne isterse yapılması gerektiğini, bir yerine zarar gelmemesini ve ne olursa olsun yüzüne bakılmayacağını gür bir ses ile anlatmıştı. Şimdi Omegaya armut vermeliydi ama yüzüne bakarsa kellesini kaybedebilirdi.

"Tabi efendim."

Omega mutluluk ile ellerini çırptı ve önden koşar adımlar atarak ağacın dibine geldi.

"Lütfen en büyük ve sulu olanını verin."

Asker, Omeganın dediğini yapıp en büyük ve sulu olan bir kaç armut aramaya başladı. Tam elini uzatıp alacağı sırada duyduğu gür ses ile elini hemen indirdi ve saygı ile eğildi.

"Ne yapıyorsunuz burada?"

Delta Kral sarayın bahçesini inletecek kadar yüksek ses ile konuşmuş ve sakin adımlar ile ikiliye yaklaşmıştı.
Delta Kralın geldiğini gören Omega Prens ise yanında ki asker gibi saygıyla eğildi. Omega tam konuşacakken asker lafa atladı ve Delta Kralı cevapladı.

"Efendim, Omega Prens armut istediğini söyledi ve onun için bir kaç tane almamı istedi."

Delta Kralın sinirli yüzü duydukları karşısında yumuşadı ve Omegaya baktı.

"Armut mu istiyorsun?"

"Evet. Evet efendim."

Delta Kral askere bakmadan konuştu.

"Gidebilirsin."

Asker aldığı emir ile hızla bahçeden uzaklaştı. Kellesi yerinde olduğu için mutluydu.

"Bende armut severim."

"Ne güzel."

Omegaya biraz daha yaklaştı ve iki parmağı ile çenesinden tutarak kaldırdı. Gerçek olamayacak kadar güzel bir yüze sahipti.

"Bizim için biraz toplamamı ister misin?"

Omega çenesinde duran uzun kemikli eller yüzünden titrerken bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmıştı. Tanrı aşkına koskoca Delta Kral Jeon Jungkook onlar için armut mu toplayacktı? Daha neler.

"Gerek yok efendim sağolun. Ben kendim toplayabilirim."

"Tabi ki kendin toplayabilirsin ama bu yaraların ile biraz zor olur. O yüzden şurda ki çardağa otur ve beni bekle. Bizim için bir kaç armut toplayacağım."

Omega ne kadar utansada armut yiyeceği için gerçekten mutluydu ve bu mutluluğu feromonlarına da yansımıştı.

"Şey büyük ve sulu toplayabilir misiniz?"

Delta Kral hissettiği mutlu feromonlar ile gülmüş ve Omega Prensin isteğini geri çevirmemişti.

"Tabi ki. Sen sadece git ve otur."

Omega gösterilen yere oturdu ve armut toplayan Deltayı izlemeye başladı.

____

"Hmmmm. Gerçekten çok lezzetli. Uzun zamandır bu kadar sulu bir armut yememiştim."

Omega dudaklarını büze büze konuşmuş ve Deltanın gözlerinin dudaklarına kaymasına neden olmuştu.

"Evet gerçekten lezzetli."

"Ne ile yetiştiriyorsunuz bu ağaçları?"

Omeganın merakla sorduğu soru ile bakışlarını nihayet büzülü dudaklardan ayırmış ve gözlerine bakmıştı.

"Emin değilim. Ağaçlar ve çiçeklerle ilgilenmesi için onlarca hizmetli var. Ne gerekiyorsa söylerler ve alınır."

"Bayıldım gerçekten. Şimdi bunlardan ne güzel reçeller yapılır."

"Yemek yemeyi seviyorsun galiba?"

"Sevmek ne demek bayılırım! Canım sıkıldığında, üzgün olduğumda, mutlu olduğumda sürekli birşeyler yerim."

Delta, omeganın şirin hareketler yaparak birşeyler anlatmasını yüzündeki gülümseme ile izlemişti.

Ondan etkileniyor olabilirdi ama bunun için çok erkendi. Omegaya karşı hissettiği şey belkide yalnızca bir cinsel çekimdi. Buna emin olmadan ona yaklaşmayacaktı. Tabi Delta Kurdu Omegayı her gördüğünde içinde tepinmeye devam etmezse bunu yapabilirdi.

"Neden o halde olduğunu anlatmak ister misin?"

Omeganın gülen yüzü anında durgunlaşmış ve gözleri dolmuştu.
Delta bundan memnun olmasa da öğrenmesi gerekiyordu.

"Ne olduğunu kimse anlamadı. Herşey bir anda oldu. Bütün halk öldü, tabi ailemde."

"Peki neden seni de öldürmeyip esir aldılar?"

"Bilmiyorum. Zaten kafamı karıştıran konu da bu."

"Hangi Krallık saldırmıştı?"

"Hwang."

Delta kafasını sallayarak omegayı onayladı ve ağlayan bedeni emin olamasa da ensesinden tutup kendine çekmiş ve sıkıca sarılmıştı. Omega sığınacak bir göğüs bulmanın rahatlığı ile günlerdir içinde biriken tüm gözyaşlarını Deltanın boynuna akıtmıştı. Delta Omeganın belini sıkıca tutuyor ve arada okşuyordu, omega ise kollarını sıkıca Deltanın boynuna dolamış gözyaşlarını akıtıyordu.

Aradan geçen zaman ile omeganın ağlaması dinmiş ve nefesleri düzenli bir hal almıştı. Delta omegayı boynunda uzaklaştırdığında uyuduğunu görmüş ve kucağına alarak saraya girmişti.
Omega Prens için ayrılan odaya gelerek yatağa yatırmış ve üstünü örttükten sonra odadan çıkmıştı.

Araştırması gereken bir Krallık ve neden saldırılan Krallıktan sadece Omega Prens Kim Taehyung'un esir alınması vardı.

İşi uzun sürecekti.

Ben geldim.

Bu fici yazarken nedense hiç ilham perim gelmiyor. Şerefsiz köpek ben tuşlara basmaya başlayınca uçup gidiyor mal gibi kalıyorum ama bunu halledeceğim.

Umarım beğenerek okumuşsunuzdur...

Sizi seviyorum<3