"Bıyıklarına da ketçap bulaştırdın lan eşek herif, düzgün ye." dedim ağzımdaki lokmamı yutmadan homurdana homurdana. Elimin tersiyle bıyıklarından her an üstüme damlayacak gibi duran ketçabı sildim.
Sonra da onu bacağımdan itekleyerek koltuğa yuvarlanmasını sağladım. "Sana yeter o kadar." diye hırıltılı bir sesle tısladığımda, hızla ellerini bacağıma geri tıp başını çevirerek bana bön gözlerle baktı.
"Lan bu surat ne? Neyse neyse tamam erkek adamsın sen, yemen lazım ki silah tutabilesin." diyerek başımı olumlu anlamda salladım.
*
Hamburgerlerden üç tanesini gömüp birini onun ellerine tutuşturmuştum. "Dökmeden ye!" Hamburgeri elleri arasında tutarken ayaklarıyla da destek çıkıyordu. Ve bir insan gibi sırtını arkasına yaslamıştı.
Bağırmamla birlikte başını kaldırıp tıka basa doldurduğu ağzındaki lokmasını çiğnemeye son verip bana baktı. Başını hafifçe sallarken kulaklarını indirip kaldırdı.
Yanakları şişti ve onları tam öğütmeden yutmaya niyetli gibi görünmüyordu.
Bana bakarken hamburgeri ayaklarıyla dürterek tutmaya çalışsa da hamburgerin arasından yiyecekler patır patır dökülmeye başladı.
"Patatesler döküldü salak herif." diyerek koltuğa döktüğü patates kızartmalarını işaret ettiğimde, kabahat işlediğini biliyor gibi bakışları döktüğü patateslere kayınca kedi gibi mırıldanarak kulaklarıyla gözlerini kapattı ve koltuğa sindi.
"Tamam tamam ye hadi, temizlikçi yarın gelecekti zaten, temizler koltuğu." dedim ıslak mendil paketini dişimle çekerek açıp içinden çıkarttığım ıslak mendille ellerimi ve ağzımı sildim.
O da benim yanımda koca ısırıklar alarak hararetli hararetli yemeğini tıkınmaya devam etti.
Bir anda öksürür gibi tıksırma sesleri çıkartırken elindeki hamburger ekmeğini hızla bacakları arasından kurtarıp sehpaya bıraktığım gibi, "Boğuluyor musun lan!" diye bağırdım.
Göğsü şişip inerken onu kucağıma alıp sırtına çok sert olmayacak şekilde arka arkaya vurdum.
Kutu kolayı koltuğun kolçağından aldığım gibi ağzına dayadım. "İç bakayım iç." Kolayı içirmemle gözlerini kırpıştırdı. Kutu kolayı ağzından ayırıp durumunu kontrol ettim.
"Camış mısın sen öyle kocaman ısırıyorsun! Bir vursam ölecek canın var, boyundan büyük hamburger öyle hızlı yenmez, hayır uyardım da düzgün ye diye!"
Hızlı hızlı nefesler alırken ağzı aralandı ve burnu havayı koklar gibi kımıldandı. "Erkek adam boğulur mu lan, dişlerin var senin düzgün çiğne yut, sıkma benim canımı!" diye tısladım sıktığım dişlerimin arasından. Gerilmiştim, aniden fazla telaşta yapmıştım ve bunu fark edince hızlıca toparlanmak amacıyla sustum.
O sırada yutkunarak geğirdiğinde, tüm gerginliğim bir toz bulutu gibi dağılmış bir şekilde, başımı geriye atarak derin bir kahkaha patlattım.
Boğulma tehlikesini atlatmışta üstüne bir de geğiriyordu şerefsiz herife baksen.
Tam sırtına vurup onu kucağımdan itekleyeceğim sırada kucağıma pislediğinde gözlerim yuvalarından çıkacak raddede irileşti. "Lan şerefsiz nasıl üstüme sıçarsın!" diye şokla bağırdım.
Kucağımdan zıpladığı gibi kaçarken, küçücük zeytin gibi bıraktığı bok ile göz göze geldim. Siktir ama ya!
Koşturarak sehpanın arkasına saklandı. "Yedin hamburgerleri sıç dur tabii! Lan varya bir daha üstüme sıç atarım seni sokağa!"
Yüzümü buruşturarak çekirdek gibi ufacık pisliğini ıslak mendille alıp poşetin içine attım.
Başını hafifçe sehpanın kenarından uzatarak beni kontrol ederken, ona gözlerimi çevirmemle birlikte yeniden sehpanın arkasına saklandı.
"Gel buraya! Ellerini sileceğim senin, yağlı o ellerin! Boklu seni!"
*
"Ne demek hâlâ öğrenemedim?!" Odanın içerisinde volta atarken, tavşan da benimle birlikte dört dönerek dolaşıyordu.
"Efendim, epeyce benzettik dediğiniz gibi, ama parayı nereye sakladıysa yerini söylememekte ısrarcı."
"Sikeyim sizin yapacağınız işi." diye tısladım öfkeyle saçlarımı geriye itekleyerek. "Özür dileriz efendim, ne yapmamızı istersiniz?"
"Mekan konumunu at, ben geliyorum. Konuştururum o orospu çocuğunu ben." dedim hırıltılı bir sesle giysi odasının kapısını omzumla iterek içeriye daldım.
"Tamam efendim, hemen atıyorum." Gözlerimi devirerek telefonu masanın üstüne gürültüyle bıraktım.
"Bensiz bir bok beceremiyorsunuz!" diye söylene söylene siyah bir gömlek ve siyah bir kumaş pantolon çıkarttığım gibi onları üstüme geçirdim hızlıca.
Gömleğin düğmelerini göğsüme kadar ilikleyip üç düğmeyi açık bırakarak gömleğin kollarını kıvırıp katladım.
Jilet gibi gömleğimin yakalarını düzeltirken, boy aynasına yansıması vuran kapı eşiğine gelen tavşana göz ucuyla baktım.
"Ben yokken evi dağıtmak, pislemek, bir şeyleri kırmak yok. Uslu uslu otur. Geldiğimde herhangi bir vukuat işlediğini görürsem koyarım kapının önüne!" Ona doğru dönüp eğildiğimde kapıya sinerek ellerini havaya teslim oluyorum dercesine kaldırdı.
Kulakları bir sağa bir sola hareket ederken ona doğru eğildim ve kıkırdayarak yanağına sert olmayacak bir şekilde hafifçe çarptığımda, sırtını duvara sürterek yan bir şekilde yere çakıldı.
"Lan top gibisin." diyerek başımı iki yana sallayıp eğildiğim dizlerimin üstünden geri doğruldum. Telefonumu masadan aldığım gibi pantolonumun cebine tıkıştırırken giysi odasından çıkarak odaya geri döndüm.
Tam odadan çıkmak üzereyken duraksayıp topuklarımın üstünde ona doğru döndüm. Hemen arkamdan gelmiş ve ben durunca o da durup yere oturmuştu.
İşaret parmağımı havaya kaldırıp onu azarlarcasına sallarken kaşlarımı çattım. "Ben yokken yatağıma yayılmakta yok, çarşafları yeni değiştim zaten. Koltuk tepelerine de çok tüylerini dökme!"
"Ayrıca peşimden de gelmiyorsun!" Bön bön bakan gözlerini kırpıştırarak başını hafifçe yana doğru eğdi.
"Ben adam dövmeye gidiyorum, hatta hesap sormak amacıyla işkence çektirmeye. Sen o ufacık bedeninle yapacaklarımı görsen korkundan tahtalı köyü boylarsın. Yani benimle gelemezsim, sana göre değil, uslu uslu otur evde, beni bekle." diye homurdanarak arkamı döndüğüm gibi onu odada yalnız bırakıp merdivenlere yöneldim.
*
Mekana vardığım gibi aracı park edip koltuğun yanına koyduğum ceketimi alırken gözlerim dikiz aynasına kaydı.
Arka koltuğun önünde, aracın zemininde kımıldayan beyaz tüylü bir şey görmemle hızla arka koltuğa uzandım. Arka koltukların altına gizlenmeye çalışan tavşanla göz göze geldim.
"Siktir, senin burada ne işin var?!" Kulaklarından tutarak onu sindiği yerden çekip çıkarttığımda yakalandığı için ellerini bükerek bakışlarını gözlerimden kaçırdı.
"Şerefsiz herif, ben sana evde beni bekle demedim mi! Hangi ara bindin arabaya, hayır sen tehlikeli bir şekilde hızlısın cidden!"
**
Bölüm sonu.
Gel gel gümüle gel, gel gümüle gel böğrüme domdom kurşunuuu
Hoşçakalın:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGEROUS RABBIT • TAEKOOK ✓
FanfictionYarı insan yarı tavşan olan Jeon Jungkook, her korktuğunda tavşana dönüşüyordu. Onu korkutanlardan kaçarken mafya Kim Taehyung'a sığınmıştı. Mini fic Semetae Ukekook İlk başlangıç tarihi: 11.02.2022