9

22K 1.6K 650
                                    

Haii günün 3. Bölümüdür. Diğer bölümleri okumayı ve oylamayı unutmayın:)

**

İri gözlerini göz kapakları saniyeler içerisinde örterek sakladı. Kirpik diplerinden sızan gözyaşları benim dudaklarıma dek süzülerek bulaştı.

Öpücüğüme karşılık veriyor olmasına rağmen ağlamaya devam ediyor olduğu gerçeğiyle yüzleşince dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırdım.

Gözlerini kırpıştırarak araladı hızla. "İnsana dönüştün ve hâlâ gitmek istiyorsan, gidebilirsin." Onu kucağımdan yavaşça indirip ayak tabanlarının zemine basmasını sağladım. Vücut ağırlığı bacaklarına devredilince öne doğru tökezledi ve elleri omuzlarımdan destek aldı.

Geri çekilmedim, onu itmedim. Yalnızca bana tutunmasına izin verdim. Az önce tavşan bedenindeyken gitmeye çalışıyordu, bu yüzden şimdi insan formuna dönüşmüş olsa bile bunu dile getirme ihtiyacında bulunmuştum.

"Yeniden insana dönüştüğüm halde... Fikrini değiştirmediysen ve hâlâ gitmemi istiyorsan giderim Taehyung." dedi bitkin bir sesle, kısık bir şekilde.

"Ben seni istiyorum, yani insan bedenini. Ve şu anda dönüştüğün için gitmeni de istemem, ama ağlamaya devam ediyordun. Ne bileyim ben... İstemediğini düşündüm." diyerek omzumu umursamaz bir tavırla silktim. Başını hızla iki yana salladı. "Hayır hayır, öyle değildi. Ben anın şokundaydım sadece. Tavşan bedeninden aniden senin sırtımı sıvazlayan kolların arasında insan bedenime geri döndüm. Gün içerisinde yeniden dönüşüm yaşadım ve insan bedenime dönüştüğümü fark edince seni öpmeye başladım. Ve senin de öpücüğüme karşılık verip beni öpmeye devam etmenin mutluluğuyla gözyaşı döküyordum."

Tek elimle bel boşluğundan yakalayıp onu kendime bastırdığımda, genzinden derin bir inilti döküldü. Diğer elini duvara, onun başının hemen yanına yaslayıp koluma abanarak yüzüne yaklaştım.

"Yani..." dedim ve duraksadım. Burnumu teninde gezdirerek saçlarını kokladığımda omuzlarımdan tutunan nemli elleri titredi. "Beni istiyor musun Jungkook?" diye fısıldadım saçları arasında oyalanan dudaklarımı, başımı hafifçe kaydırarak kulağının arkasına doğru ulaştırdığım anda.

Başını hafifçe beni onaylarcasına salladığında dudağımın tek kenarı yukarıya doğru kıvrıldı. Ama sesli bir yanıt duymaya ihtiyacım vardı. Sesli bir şekilde beni kabul edişini duymalıydım.

Dudaklarımı onun kulağının arkasına sertçe bastırdım. Öpücüğümün baskısıyla başı yana, omzuna doğru kayarken dudaklarından belirsiz mırıltılar döküldü.

"İstiyor musun?" Dilimle öptüğüm noktaya dürttükten sonra sıcak ve keskin nefeslerimi tenine salarak fısıltımı bıraktığımda, "Evet lütfen..." diye zayıfça mırıldandı.

Kaymak gibi olan pürüzsüz tenini bana dair izlerle doldurmak istiyor, derisine imzalar bırakmak istiyordum. Teni o kadar davetkârdı ki, ağzım sulanıyor, iştahım kabarıyordu. Tabii tek kabaran iştahım değildi.

"Evet lütfen ne Jungkook?" Dişlerimi sürttüğüm teninden ayrılarak yüzümü boynundan çektim. Yüzlerimizi aynı hizaya ulaştırdığım anda soluk soluğa bakışlarımla çakışan gözleri dudaklarıma düştü.

Dilii dudaklarımın üstünde gezdirdiğim anda cesaretini toplamış gibi aniden atıldı söze. "İstiyorum... Seni istiyorum Taehyung."

Duymak istediğim sözleri duyduğum anda dudaklarım tatmin olmuş bir edayla, beğeniyle büküldü. "O zaman bana da şimdi senin istediğini vermek düşer." dedim hırıltılı bir sesle, incecik belindeki elimi oradan çekerek parmaklarımla usulca nemli dudaklarını okşadım.

DANGEROUS RABBIT • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin