8

21.6K 1.8K 1.5K
                                    

Bana bön bön gözlerle bakarken, dudaklarımın iki kenarı beğeniyle yukarıya doğru kıvrıldı. Utanmıştı. O utandıkça ve yanakları patlamaya hazır gibi kızardıkça daha çok hoşuma gidiyordu.

Bornozumun açıkta bıraktığı yanık tenimde gözlerini dolandırırken sertçe yutkundu.

"Çıplak uyumak her zaman iyidir." diyerek ona göz kırpıp bornozu omuzlarımdan çekerek çıkarttığım gibi koltuğa fırlattım.

Beni ona çeken bir şeyler vardı ve kendime engel olamıyordum. Ona daha yakın olmak istiyordum. Çok ilgimi çekmişti, lanet olsun. Uyumak bahaneydi. Uyumak falan istemiyordum, asıl istediğim oydu ve hayalarım onun için delicesine titreşiyor, kasıklarım kasılıyordu.

Zihnimdeki arsız düşüncelerim eşliğinde ona yaklaştığımda kemikleri hâlâ sorunluymuş gibi ayakta güç bela duruyor ve kıyafetleri ellerinden neredeyse düşürecek şekilde, parmaklarının ucunda tutuyordu. Utansa dahi, gözlerini çıplak tenimden çekmeyi başaramamıştı.

"Fazla süzdün." dedim önüne vardığım anda, belinden yakaladığım gibi onu kendime doğru çekerek göğüslerimizi ani şekilde çakıştırdığımda, genzinden tiz bir inilti yükseldi. "Ohh."

"Adın ne senin?" diye soludum, gecenin sessizliğine uyum içerisinde. Kirpiklerini titreştirerek kırpıştırırken kısa süre yalnızca yüzüme bakıp soluklandı.

"Ben... Jungkook. Jeon Jungkook." İsmi de en az kendi kadar hoştu. Dikkatimi fazlasıyla çektiği gerçeği yalanlanamazdı. "Hoş bir isim, tıpkı senin gibi." dedim kısık bir sesle.

Göğsüme dayalı olan kalbinin çarpınışlarını, kendi göğsümde hissediyordum. Sözlerim onu daha da heyecanlandırmıştı. Kalbi maratonda koşmuşçasına, çılgınlar gibi hızlanmıştı.

"Ben de Taehyung, Kim Taehyung."

Bana yakın durdukça, erekte olduğum gerçeği yüzüme tokat misali çarpıyordu. Tıpkı onun ilk üstümde çıplak yattığı gün erekte olarak uyandığım gibi... Tenindeki çekim gücü inkar edilemezdi.

Kıyafetler parmakları arasından sıyrılarak zemine saniyeler içerisinde kapaklanırken, "Benden çok mu etkilendin?" diye sordum tenime sürtünerek yere düşen kıyafetlerden gözlerini ayırıp bakışlarımızı orta yolda çarpıştırdığı anda.

Sorduğum soruyu hiç beklemiyormuş gibi afallamıştı. O şaşkın bakışları... Ah Tanrı aşkına çok çekiciydi...

"Evet. Yani şey evet. Ben ah ben şey-" Çenesinden sıkıca tutarak dakikalardır karşı koyduğum, beni müthiş bir mıknatıs gibi kendine çeken dudakları ile buluşturdum dudaklarımı. Duymak istediğimi duymuştum. Ayrıca az önce onu öpeceğimi zannederek dudaklarını uzatan yine kendisiydi. Kendi ağzıyla da benden etkilendiğini dile getirmişti, şimdi sorduğumda da bunu kabul etmişti. Yani onu öpmemem için bir sebep yoktu.

Vücudu kaskatı kesilirken, az önce onu öpmemi beklerken bunu yapmayıp şimdi uygulayınca şaşırdığını bildirecek şekilde gözleri irileşti. Dudakları arasından boğuk bir inilti fırladı.

Alt dudağını sertçe ağzımın içine çekerken, onun üzerine yürüyerek geriletmeye başladım. Ufak adımları ve titreyen bacakları yüzünden zor ayakta duruyordu. Alt dudağını iştahla emmeye devam ederken göz bebekleri zevkle kayarken göz kapaklarının gözlerini örtmesi saniyeler içerisinde gerçekleşti.

Memnun bir ifadeyle gülümseyerek dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırıp iki adım sonrasında onu yatağa düşürdüğüm gibi üstüne çıktığımda, bayılacak gibi soluk soluğa kaldı.

Hızla gözlerini geri aralamıştı ve kalbi ağzında atıyordu sanki. Kalbinin o hiddetli çarpışını kulaklarımda net bir şekilde duyabiliyordum, o kadar yüksek sesli ve şiddetli çarpıyordu kalbi.

DANGEROUS RABBIT • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin