7

21.3K 1.8K 521
                                    

İyi okumalar anacım:)

*

Badem gibi iri gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırırken süt beyazı ten rengi bir elma şekeri gibi kıpkırmızı kesildi.

Kulağını kapatmaya çalıştığı eli, onu aniden altıma alışım sebebiyle zemine düşüvermişti.

Aralık dudakları ardında görünen inci gibi parlak dişlerini incelerken yüzüme çarpık bir gülümseme asıldı. İnsan haliyle bile tavşana benziyodu dişleri.

Pürüzsüz cildini seyrederek yüzünün her bir karışına dikkat kesilirken kafamı kurcalayan soruları bir an bile tereddüt yaşamadan onunla paylaştım.

"Neden peşime takıldın? Madem insandın, neden evine gitmek yerine benimle kalmak için çabaladın? Yani bir evin vardır herhalde?" Tek kaşım imayla havalanırken, sorgulayıcı bakışlarım yüzünün her bir köşesinde turladı.

Konumumuzu bozmadığım için çıplak teninden yayılan sıcaklık olduğu gibi iliklerime işlese de geri çekilmek adına herhangi bir hamlede bulunmadım. Ve o da konumumuzdan zerre şikayetçi değilmiş gibi beni itmek adına te bir hamlede dahi bulunmadı.

Ona üstten bakıyordum, bacakları arasına girmiştim ve göğüslerimiz birbirine yakın temas halindeydi. Yüzlerimiz hemen hemen aynı hizadaydı ve nefeslerimiz birbirine karışıyordu.

Aralık dudaklarını birbirine bastırıp sertçe yutkundu. İrislerinin anbean gözlerimin önünde koyulaştığını gördüm.

Kirpiklerini hızlıca titreştirerek kırpıştırdı. Konuşmak için düşünüp içinde toparlamaya ihtiyacı var gibi görünüyordu. Ve onun bu halleri inkar etmeyeceğim hoşuma gitmişti. Daha da onu sorularımla sıkıştırıp o elma gibi kızaran yanaklarını mortartacak şekilde üzerine gidip onu utandırasım vardı.

"Evim var tabii ki. Şöyle ki, şey... Beni bir grup sıkıştırmıştı. Daha önceden dönüştüğümü görmüşler ve bunu kabul etmem için beni konuşturmak için çabalamışlardı." Duraksadı ve sanki maratonda koşmuşçasına burnundan derin derin nefesler çekti.

"Konuşmayınca da araçlarından sopa çıkartıp beni kuytu köşede kıstırdıklarında, otomatik olarak korktum ve aniden dönüştüm. Onlardan kaçarken senin evinin önüne sinip saklanmıştım." dedi soluk soluğa.

Olağanüstü derecede boğuk bir sesi vardı ve dudaklarını öne doğru uzatarak konuşuyordu. Ufak duraksamalar yaşayarak konuştuğu için yutkunması ve dudaklarını birbirine bastırmasıyla gamzeleri gözümden kaçmamıştı. Dudaklarının üstündeki minik çukurları fazlasıyla güzeldi.

Tek kelime etmeden yalnızca onu seyrederek dinlerken, konuşmaya devam etme kararı aldı.

"Bir süre tavşan bedenimde kalacağımı biliyordum, hava çok oğuktu ve ben onlardan uzunca bir süre kaçtığım için evime koşarak gidemeyecek kadar bitkin düşmüştüm. Birinin yardımına ihtiyacım vardı ve o an seninle karşılaştım, sana sığındım."

Dilimle yanağımın iç kısmını dövercesine sertçe dürtüklemeye son verip dudaklarımı konuşmak adına araladım.

"Üzerine sigara izmariti atıp seni yaraladığım halde neden bana sığınmak istedin?" Bilerek yapmamıştım gerçi, bile isteye asla yapmazdım böyle bir şeyi.

"İyi adam olmadığım belliydi, yani sana tavşan bedenindeyken pekte agucuk bugucuk yaklaşıp sevgi gösterisi yapmadım." dedim otoriter bir sesle kaşlarımı çatarak. Her ne kadar izmariti bile isteye atmasam da onu istemdışı yaralamıştım.

Bakışları dudaklarıma kaydığı anda sertçe yutkundu. Solukları iyice hızlanmıştı ve alnına yapışan saçlarının ardında teninde boncuk boncuk terler birikmişti.

DANGEROUS RABBIT • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin