25

10.4K 950 244
                                    

Bir sonraki bölüm final. İyi okumalar<3

**

Kendinden emin çıkan sesi ve o sesinin boğuk tınısı nabzımı deli gibi hızlandırdı.

Sigaramın dudaklarımın arasından düşmesine ramak kalırken, varlığını dahi unuttuğum sigaramı parmaklarımın arasına alıp dumanı yavaşça havaya üfledim.

Onu tanıdığımdan beri bambaşka bir adama dönüşmüştü. Ve bu cesareti bu atılımı, bu intikam alma duygusu benim deli gibi hoşuma gitmişti.

Sigaramı küllüğe bırakıp dirseğimi yasladığım kolumu kaldırıp onun ensesinden yakaladığım gibi kendime çekip dudaklarımızı orta yolda buluşturdum.

O sıcak dudakları benim en güvenli yerim haline gelmişti. Kısacık sürede, önüme ördüğüm tüm duvarlarımı yıkmış kurallarımı yerle yeksan etmiş, taş gibi kalbimi tereyağı gibi eritmiş ve kalbimin merkezinde taht kurmuştu.

O dudaklarda hayat bulduğumu hissettirmişti bana, kalbimin gerçekten attığını ve benim gerçekte yaşıyor olduğumu fark ettirmişti. Hiç kimseyi sevmeyen, değer vermeyen ve hatta konuşmayı bile sevmeyen ketum bir adamken, beni kendine bağımlı yapmıştı.

Dudaklarının tadına varmak istercesine, o dudaklarını yiyip bitirmek istercesine öperken, dilimi ağzından içeriye daldırarak damağına sert bir vuruş yaptığımda dudaklarımın arasına boğuk bir şekilde inledi.

"Birlikte hallediyor muyuz?" Dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırıp geri çekildiğinde sıcaklığının yerini hava sarmaladı amansızca.

Geri çekilip dudaklarımızın temasını ilk koparan o olmuştu. Bana kalsa  o dudaklara kendi dudaklarımı mühürlemeye dünden razıydım.

Tek kaşı havalanırken gözleri tepkimi ölçmek istercesine yüzümde turladı merakla. "Ateş etmek istiyorum, onların bacağına sıkacağım! İntikam almak istiyorum, bunca yılın intikamını almak istiyorum artık. Taehyung hadi hadi hadi, beni de götür."

Ayaklarını aracın zeminine vura vura oturduğu yerde kıpır kıpır sallandı. Dudaklarını büzdüğünde, direksiyona vurarak sırtımı şoför koltuğuna yaslayacak şekilde geri çekildim.

"Ateş ederken korkmayacak mısın?" diye soludum onun karşımda sergilediği tatlılığı karşısında eriyip giderken.

"Korkmam, hem korkarsam ve dönüşürsem bile sen yanımda olacaksın."

"Sen bana güveniyorsun yani?"

"Güveniyorum çünkü sen beni her ne pahasına olursa olsun korursun." dedi bir an bile tereddüt etmeden.

Nefesim teklerken küllükteki sigaradan yükselen duman yüzünden öksürdüğümde, hızlıca biten sigaranın izmaritini küllüğe bastırarak söndürdüm.

Başımı ağır ağır olumlu anlamda salladım. "Haklısın." dedim ve duraksadım.

"Korurum. Çünkü seni seviyorum güzelim." Hayatımda ilk defa birini seviyorum ve bunu sen sağladın Jeon Jungkook.

Uzanıp işaret parmağını dudaklarıma bastırdı beni susturmak ister gibi. "Ben seni daha çok seviyorum."

*

Wook'un attığı konuma ulaştığımız anda, Jungkook benden önce araçtan fırladığı gibi koştura koştura inşaat alanına girdi.

"Güzelim, beklesene." diye arkasından seslensem de beni takmadı ve duymazdan gelerek koşturmaya devam etti. Bagajdan aldığım silahımın şarjörünü kontrol ettikten sonra hızlıca peşinden koşar adımlarla girip ona yetiştim.

Üç adam da bağlanmış ve korumalarım ise etraflarını sarmıştı. Öncesinde epeyce benzetmişlerdi. Ağızları yüzleri kan içerisinde kalmıştı.

"Süzme salak, senin ne işin var lan burada?!" En ortada oturan lavuk konuştuğunda, yüzüne tekme savurmak için harekete geçeceğim sırada Jungkook benden önce davrandı.

Sandalyeye bağlı olan piçin yüzüne öyle sağlam bir yumruk indirdi ki, o darbenin etkisiyle sandalyenin ayakları havalandı ve vücut ağırlığı yüzünden gürültüyle zemine çakıldı.

Alkışlayarak dudaklarımı büzüp ıslık çalarken, "İşte benim sevgilim." diye homurdandım gururla onu izleyerek.

"Salağın tekisin, bu adama güveniyorsan o adam gittiğinde seni mahvedeceğim ezik!" Düştüğü yerden kesik kesik nefesleri eşliğinde konuştuğunda içimde köpüren öfkemle öne atıldığım gibi belime yerleştirdiğim silahı çıkartıp namluyu başına doğrulttum.

Jungkook'un kolunun iç kısmından yakalayıp onu arkama aldığım anda, "Ben asla ondan gitmeyeceğim seni orospu çocuğu, ama sen geberip gideceksin, hem de şu anda." diye kükrediğim anda, gözümü dahi kırpmadan ateş ettim.

Kafasının tam ortasına isabet eden kurşunla gözleri kayarken Jungkook yüzünü kolumun altına saklayarak gözlerini sımsıkı kapatmış bir şekilde kalakaldı.

Ona doğru döndüğümde belinden yakalayarak kapalı göz kapaklarının üstüne sırasıyla dudaklarımı bastırıp kuş tüyü kadar hafif öpücük kondurdum.

"Hadi arabaya geç bebeğim, ben bu lavukları halledip hemen döneceğim." dedim kısık bir sesle dudaklarım elmacık kemiğine sürtünürken.

O sırada başını hafifçe geriye çekti ve bileklerimden tutunurken o güzel kirpiklerini titreştirerek gözlerini araladı. Bakışlarımız orta yolda çarpıştı.

"Ben yapacağım. Onların derdi benimleydi ve bu benim intikamım, bunu ben yapacağım!" diye sıktığı dişleri arasından tısladı, korkusunu içine gömmeye çalışıp cesaretiyle başbaşa kalırken.

Onun bu dik başlı ve kesinkes tavrı karşısında mest oldum. Beni muhteşem derecede etkiliyordu. Aşık olmuştum her bir zerresine. Mümkünmüş gibi her geçen saniyede beni daha çok büyülüyordu.

Kollarımın arasından sıyrıldı ve arkasına döndü. Yerde kan içinde yatan ceseti görmezden gelerek sol köşede kalan adamlardan birinin önüne geçip omuzlarından tutarak onun bedenini sarstı.

"Bunca yıldır benimle uğraşmak çok mu eğlenceliydi? Bana zarar verince çok mu mutlu oluyordunuz?! Şimdi ben mutlu olacağım, çünkü artık bana zarar veremeyeceksiniz. Hiç kimse bana şu saatten sonra zarar veremeyecek. Ben artık ödlek değilim!" dedi ve duraksadı.

"Ben artık tavşana dönüştüğümde ödlek diyip dalga geçtiğiniz o tavşan değilim o öldü! Ben artık insanken de tavşana dönüştüğüm zamanlarda da tehlikeliyim!"

**

Bölüm sonu...

Final bölümünde görüşmek üzere, hoşçakalın <3

DANGEROUS RABBIT • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin