Her ikimizde rahatlayıp orgazm olduğumuzda, soluk soluğa dudakları arasından ayrıldım.
"Seni asla bırakmam. Şu saatten sonra asla." dedim kesik kesik nefeslerimin arasından ıslak dudakları üzerine fısıltımı bırakarak.
Alt dudağını ısırarak ellerini boynuma sıkıca dolayıp dudaklarını burnuma bastırdığında kalbimin eridiğini hissettim. Oh siktir.
"Hadi gidip duş alalım." diye mırıldandığımda başını koltuğa gömdüğü noktadan, alttan bana kısık gözleri eşliğinde bakarken, terli saçlarını savururcasına başını iki yana salladı. "Bir tur dahaa?" dedi son derece yaramaz bir sesle, tıpkı benim gibi soluk soluğa. Sesinin o boğuk tınısı beni mahvediyordu.
"Bana doyamıyor musun?" diye sordum. Tıpkı benim de sana doyamadığım gibi.
"Doyamıyorum." dedi bir an bile tereddüt yaşamadan, kendinden emin bir sesle. Kalbimi tekletti bu kelimeyle.
"O zaman gel ve kucağımda zıpla, güzeller güzelim." Derin sesim eşliğinde üstünden geriye doğru çekilerek doğrulduğum gibi terleyen çıplak tenimi koltuğun yüzeyiyle buluşturdum.
"Ne?" Koltuktan fırlarken sesi son derece tiz çıkarken aynı zamanda yükseldi. "Ne dedin sen?" Hızla bedenini yattığı noktadan kaldırıp tıpkı benim gibi yanıma oturdu, lakin sırtını koltuğa vermek yerine, vücudunu beni en iyi açıda göreceği şekilde ayarlayıp yana çevirdi.
Onun bu heyecan içerisinde kıvranışları ve sabırsız bakışlarını izledikçe dudaklarımın iki kenarı aheste bir şekilde yukarıya kıvrıldı.
"Duydun beni." Onu kızdırmak için kestirip atar gibi omzumu fütursuz bir tavırla silktiğimde gözleri irileşti. Bir karış aralanan ağzını şapırdatarak kapatmayı başardı. "Bir daha söylesen? Hmm? Lütfen, hadi hadi." Ellerime uzanıp parmaklarımızı birleştirirken sabırsız bir şekilde soludu.
"Hadi ama Taehyung, bir kez daha söylesen ne olur? Yeniden duymak istiyorum, hadi yaaa." Huysuz bir şekilde dudaklarını büze büze söylenirken, kucağıma tırmandı.
Kucağıma oturmasıyla sıcak bedenlerimiz birleşirken, ellerimizi ayırıp parmaklarını terli omuzlarıma yasladı.
"Söylemeyecek misin cidden?" Yüzü gittikçe daha çok düşerken, dudakları aşağıya doğru büküldü. Üzgün bir ifadeyle büktüğü o dudaklarına uzanıp kaçamak bir öpücük kondurup saliselik sırtımı ayırdığım koltuğa geri yaslandım.
"Gel ve kucağımda zıpla güzeller güzelim dedim." diye hırıltılı bir sesle tekrarlayıp ona istediğini verdiğimde iri gözleri inci gibi parladı. "Güzeller güzelim mi? Uhh ben senin güzeller güzelin miyim? Cidden öyle miyim?"
Sorularını yağmur gibi ardı arkasına sıralarken kısık bir şekilde kıkırdayıp ellerimi çıplak ve incecik beline sarmaladım.
"Sen benimsin. Benim güzeller güzelim." Bel boşluğunu parmak uçlarımla okşarken, dudaklarına onun duyabileceği şekilde fısıltımı bıraktım.
Tam şok olduğu için geriye doğru kayarken, kucağımdan düşmek üzere olduğunu anlayınca tutuşumu sıkılaştırdım ve daha fazla gerilemesine engel oldum.
Şokla aralanan ağzına sırıtarak bakmaya son verip dudaklarımızı mühürleyecek şekilde birleştireceğim sırada, müthiş bir patırdı koptu.
Bakışlarım, sağ köşemizde kalan pencereye kaydığında, camın parçalara ayrıldığını görünce kaskatı kesildim. Zemindeki cam parçaları arasındaki gri büyük taş dikkatimi çekti. Hangi orospu çocuğu Jungkook'umun evinin camına taş atmıştı?! Hangi cüretle!
"Jungkook korkm-" diye başladığım evrede Jungkook'un kucağımdaki ağırlığı sıfıra indirgenecek şekilde hafiflediğinde bakışlarım göğsümde oturan beyaz tüylü tavşana kaydı.
Yuvarlanarak koltuğa düştü ürkerek. Çoktan korkmuştu ve dönüşmüştü bile. Siktir! Ben bile irkilmiştim, lanet olsun onun korkmaması mümkün değildi ki!
Kulaklarıyla yüzünü örterek koltuğun köşesine sinip kalan tavşanımın uzanıp hafifçe başını okşadım. "Korkma. Ben şimdi şu puştlara bakıp hemen döneceğim."
Hızla oturduğum koltuktan fırlayıp yere fırlattığım boxerımı uzanıp aldığım gibi hızlıca giydim. Ardından tekli koltuğa bıraktığım kıyafetlerimi hışımla üstüme geçirirken, Jungkook'un sesini işittim.
"Bunu hep yapıyorlar. Gitmesen olmaz mı?" Tam salondan çıkmak üzere adım atacağım sırada koltuktan zıplayarak ayaklarımın ucuna düşerek beni durdurdu.
Üstüne basmadığım için rahat bir nefes alabildim. Ayağımın üstüne oturup minik elleriyle bacağımı tutarken bana aşağıdan baktı. Kulakları yüzünün iki yanına inmişti.
"Bunu hep yapıyorlar da ne demek?! Öldürürüm onları! O taşı atan ellerini söküp koparırım onların!" Öfkem içimde tetiklenmişti, konuştukça daha da harlandı içimdeki alev topları. Ve bu doğrudan sesime de yansıdı.
Bir süredir tavşana dönüşmediği için bu kez de dönüşmeyeceğini umut etmiştim, ama öyle olmamıştı. Bu sefer çok gürültü kopmuştu ve o gerçekten de çok ürkmüş olmalıydı.
"Adamlarım var güya dışarıda, hepsinin içinden geçeceğim şimdi!"
*
Jungkook'a odasına çıkmasını söylemiştim. O sırada adamlarımı iyice bir fırçalamış ve cama taş atanı bulmaları için çevredeki tüm kamera kayıtlarını izleyip bulmalarını emretmiştim.
Sonrasında da kırılan penceresinin yapılması için gecenin bir vakti adam bulup iki kat daha fazla para verip Jungkook'un evinin kırılan camını yeniletmiştim.
Gider ayak cam parçalarını temizlettirmeyi de ihmal etmemiştim.
Soluğu Jungkook'un odasının kapısı önünde aldığımda, yatağının üstünde yüzüstü uzanan beyaz tavşana bakıp iç geçirdim. Saatler geçmişti ama hâlen daha düzelmemişti. Tavşan bedenindeyken uyuyakalmıştı.
Duş almaya üşenip sabah insan bedenine dönüşürse birlikte alırız diye düşünerek kapı eşiğinde dikilmeye son verip yatağa doğru ilerledim.
Yatağı sarsmamaya özen gösterecek bir yavaşlıkta kıvrılsamda küçük bedeni yatakta sallandı.
Kulakları kıpırdarken ağzını şapırdattı. Omzumun üstüne gelecek şekilde ona doğru dönerken pikeyi üstüne çekip üstünü örttüm.
Sadece ufak başı, kulaklarının bir kısmı ve elleri pikenin dışında kalmıştı.
Burnunu kıpırdatarak hareket ettirse de gözleri aralanmadı. Uyumaya devam ediyordu. Küçük aralanan ağzından görünen dişlerine bakarak sırıttım. O sırada horlamaya başladı.
Gözlerim irileşirken bu horultunun gerçekten ondan geldiğini idrak etmem bir kaç saniyemi aldı. "Nasıl da horluyorsun lan öyle." dedim kısık bir sesle kıkırdayarak.
**
Bölüm sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGEROUS RABBIT • TAEKOOK ✓
FanfictionYarı insan yarı tavşan olan Jeon Jungkook, her korktuğunda tavşana dönüşüyordu. Onu korkutanlardan kaçarken mafya Kim Taehyung'a sığınmıştı. Mini fic Semetae Ukekook İlk başlangıç tarihi: 11.02.2022