"Jimin uyan!"Eunmin'in kişnemesiyle gözlerimi açıp yatakta oturur pozisyona gelmiştim.
"Ne oluyor amına koyayım?"
"Ablam geliyor!"
"Ne?"
"Duydun işte Sunmin geliyor!"
"Oha, yalan söylüyorsun inanmam."
"İstersen ararım Jimin. Çok ciddiyim."
"Ne zaman konuştunuz?" Dedim heyecanla. Çoktan yataktan kalkmıştım.
"Bu sabah konuştuk. Yarın geliyormuş şu an yolda."
O kadar heyecanlıydım ki yerimde duramıyordum. Ablam ben ve Eun için çok değerliydi. Onu hayatımız boyunca hep en üstte tutardık. Ama sanki sırf onu çok sevdiğimiz için tanrı bizi hep ayrı koyuyordu.
Annem ablamı ilk doğurduğunda doktorlar onun anormal derecede güzel olacağını söylemişler. Daha küçükken kocaman kıpkırmızı dudakları, büyük gözleri varmış.
Annem bir gün teyzem Almanyadan geldiğinde onunla konuşmuş ve ablamı oraya götürüp manken olması için yardımcı olup olamayacağını sormuş.
Teyzem de ablamın artık anneme ihtiyacı kalmadığı, sadece mamalarla beslendiği zamanlar onu alıp götürmüş.
Ama ablam her yanımızda olduğunda kötü hissettiğimiz konularda bizi teselli eder, mutlu olmamızı sağlardı. Annem ve babam evi terk ettiği zamanlar bize o bakar, bize annelik yapardı.
Bana göre gerçek aşk asıl buydu işte. Ben, Eun ve ablam arasındaki kocaman sonsuz sevgi.
Yani diyeceğim o ki Teyzem ablamın, ablam de bizim gerçek annemizdi aslında.
Ablam arada bir geliyordu ama yaptığı işin yoğunluğu yüzünden bu aralar büyüdükçe genişliyordu....
"Rose bıktım artık şu eski sevgili olaylarından ciddiyim."
Jungkook anaokul çocuğu gibi bıkkın bıkkın konuşuyordu. Zaten ne zaman büyük biri gibi davranmıştı ki?
"Erkekler çok acımasız. Çok şerefsizler. Lanet olası pislikler. Hepsinin canı cehenneme."
"Geri zekalı herkes aynı değil ayrıca omuzunda ağladığın kişinin erkek olduğundan haberin var mı?"
Rose yine birileri tarafından aldatılmış, ben ve Jungkook'u her zaman buluştuğumuz tenha bir kafeye çağırmıştı.
"Jimim haklı Rose, her erkek aynı değil doğrusunu bulup bulmamak senin elinde aslında."
Jungkook Rose'yi çok seviyordu. Onların ilişkisi de biraz Yoongi hyung ve Ryujin'inkine benziyordu. Rose üzülünce, o da üzülüyordu.
Rose kafasını omuzumdan kaldırıp yüzüme baktı. Artık ağlamıyordu. Göz yaşları kurumuştu. Onu daha iyi hissettirebilmek için güzel sözler söylemeyi denedim.
"Eminim sen de bir gün gerçek aşkını bulacaksın Rose . Sadece insanlarla yakınlaşmadan önce onları iyice tanı ve insanlara bu kadar güvenme biz hep arkandayız. Değil mi Kookie?"
Aşka inanmayan biri olarak, doğru aşkın nasıl bulunacağını çok garip geliyor.
Jungkook gülümseyerek gözlerimin içine bakıyordu.
"Evet. Biz hep yanındayız."
"Biliyor musunuz çocuklar. Bana hep iyi geliyorsunuz. Sanırım sizi tanımıyor olsaydım şuan fırında unutulmuş patates gibi bu koltukta tek başıma büzülmüş olurdum." Hafifçe kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different ~Kookmin [Yarı texting] 1-2
Fanfic"Sadece bir şans istiyorum. Beni sevemez misin Jimin?" "Sevemem Jungkook... Bu imkansız." Ve işte Jimin her şeyi bitirecek o cümleyi söylemişti. Hiç Acımadan, denemeden...