Gerçek Anlamda Ölmese De O Artık Ölü

275 26 96
                                    

*Jungkook'suz Günler.*

(Ocak 25 2022 Sunmin ve Namjoon)

"Abla! Abla! Uyansana!" Bu gün Sunmin Almanya'ya dönüyor. İşin garip kısmı Namjoon abi ile birlikte dönmesi ve bana söylememesi. Onu uyandırıp her şeyi sormalıyım.

"Ne oldu Jimin? Rahat bırak beni." Gözlerini açmadan konuşmuştu.

"Almanya'ya Namjoon ile döneceğini neden söylemedin?" Birden gözlerini açıp yataktan kalkmıştı.

"Sen nereden duydun?"

"Taehyung söyledi."

"Taehyung neden her boku sana söylüyor? Bak Jimin. Size anlattığım Almanya'daki aşkım Namjoondu. Arkadaş olduğunuzu bildiğim için söylememiştim.*

" Bize söylemeliydin."

"Her neyse artık biliyorsun."

"Neden seninle geliyor?"

"Üniversitesini dondurmuştu. Ben de bilmiyorum. Sadece oralarda işleri olduğunu söyledi."

"Onu hâlâ seviyor musun?"

"Hayır. O benim arkadaşım."

"Sen onu bir yerlerime anlat."

"Şu an sikine bir şeyler anlatacak halim yok. uyuyacağım."

"Çok ayıp."

"Sus da uyuyayım."

...

"Unuttuğum bir şey yok değil mi?" Ablam Namjoon abi ile havaalanında uçuş için bekliyordu.

"Hayır abla yok." Eunmin konuşunca Sunmin başını salladı ve Namjoon'a döndü.
"Sunmin hadi! Bir kaç dakikamız kaldı."
İkimize de sarıldıktan sonra elini omuzuma koydu.

"Jimin seni ve Eun'u müsait olduğumda arayacağım. Lütfen ben yokken kendini üzme. Jungkook'u da unutman gerekiyor. Bunu sana söylemeyecektim ama her gece içerken Jungkook'un adını sayıklayarak ağladığını biliyoruz. Yapma bunu. Görüşürüz çocuklar!"

Nereden anladılar? Çok sessiz olmaya çalışıyordum halbuki.

O gözden kaybolana kadar birbirimize al sallamıştık.

Eun kolunu koluma sarıp konuştu.

"Sen onu takma. İstediğin kadar ağlayabilirsin. Hatta beraber ağlarız."

"Öyle mi dersin?"

"Evet öyle derim. Ağlamak iyi gelir. İçinde tutarsan unutamazsın asıl."

"Sanırım haklısın."
...

(Şubat 12 Minji'nin ölümü.)

"Sanki çok seviyormuşuz gibi bir de cenazesinde bekliyoruz. Utanmadan ablamı da taa Almanyadan buralara getirtti. Sonunda öldü." Eunmin fısıldayarak konuşuyordu.

"Kapa çeneni Eun. Annem duyacak." Yanımızda Namjoon ve Beom vardı.

"Beom Eunmin'i içeriye götürür müsün?" Eunmin'in koluna girip onu eve götürdü.

"Jimin annen neden ağlamıyor?"

"Bilmiyorum abi. Ama bir tahminim var."
"Neymiş?"

"Jungkook beni kavgadan kurtardığı zaman... Annem o günden beri Minji ile konuşmadı bile." Jungkook'u hatırlattığıma pişman olmuştum. Namjoon abi üzülmüş, kafasını eğmişti.

"Üzgünüm."

"Ah. Sorun değil. Sadece onu gerçekten seviyordum."

"Ben de seviyordum. Onu çok seviyorum Namjoon." Kolunu omuzuma attı ve saçımı karıştırdı.

"Eve gidelim. Annen az önce gitmemizi söylemişti zaten."

"Peki ya Sunmin?"

"O burada kalacak."

...

"Eunmin annemi aradın mı?"

"Aradım. İşi olduğunu söyledi." Başımı sallayıp yanına oturdum.

"Çocuklar açmısınız? Bir şeyler sipariş edebiliriz." Namjoon sadece kafası olmak üzere kapı aralığından kendini göstererek konuşuyordu bizimle.

"Ben açım." Ayağa kalkıp yanına gittim.
"Biz değiliz."

"Pekâlâ. Jimin gel." Beraber mutfağa indik.
...

"Abi doydun mu?"

"Patlamak üzereyim." Masayı topladıktan sonra salona gidip koltuğa oturdu. Ben de hemen arkasından karşısındaki bir koltuğa oturdum.

"Sana bir şey soracağım."

"Sor."

"Artık görmediğin, uzaktaki birine aşık olabilir misin?"

"Evet. Aşk mesafe tanımaz."

"Peki ya onunla hiç konuşamayacağını bilirsen?"

"Jimin sen... Jungkook'dan bahsediyorsun değil mi?"

"Nereden çıkardın? Sadece soru
soruyorum."

"Pekâlâ eğer aşık olduğum kişi bir seri katil ise onu unutmaya çalışırım. Yardımcı olabildim mi?"

"Unutmak istemiyorum."

"Anlayamadım?"

"Onu unutmak istemiyorum. İstesem de yapamam. Her saniyemde Jungkook var abi. Her düşüncemde. Her rüyamda. Her şeyim Jungkook. Onu unutmak için kendimi de unutmam gerek."

"Jimin. Girdiğin kuyuyu sikeyim."

"Kuyu gibi bir yanı yok. Daha çok cehennem gibi."

"Bak sana ne diyeceğim. Bence yeni insanlarla tanışmayı dene."

"Nasıl yani?"

"Ne bileyim. Flört gibi mesela. Belki de
Jungkook'u unutabilirsin."

"Sırf Jungkook'u unutmak için insanların duygularıyla oynamam doğru olmaz ki."

"Başka bir yol var mı?"

"Yok..."

"Ben de öyle düşünmüştüm. Hem sana hemen biriyle sevgili ol evlen demiyorum. Bu tür şeyler zaman alabilir. Onu unutamayacağını söylüyorsun. Ama bunu bilemezsin ki.

Jimin sen âşka da inanmıyordun. Şimdi de Jungkook diyorsun başka bir şey demiyorsun."

Koltukta iyice yayılıp başımı yastığa koymuştum.

"Aslında haklısın. Ama aşkın ne olduğunu hâlâ bilmiyorum. Ben sadece Jungkook'u biliyorum. Aşk demek Jungkook demek."
"Pekâlâ sen sonuç olarak Jungkook'a âşık olduğundan öyle de denilebilir. Her neyse. Onu aşacaksın. Zorundasın zaten. Ayrıca o buradayken değil de buradan gitmişken ona âşık olmak ne tür bir delilik bilmiyorum ama belli ki kendine yediremediğin bazı şeyler varmış."

"Evet vardı. Sadece şu an çok geç. Şunu düşünüyorum acaba tam tersi olsaydı. Ben Jungkook'u bırakıp gider miydim?"

"Üzgünüm Jimin ama... Sikip atardın."

"Doğru. Her şeyi hak ediyorum. Keşke ölsem."

"Ölmek bir çözüm mü?"

"Belki Jungkook'u görürüm."

"Ya göremezsen? Öldüğünü nereden biliyorsun."

"Gerçek anlamda ölmese de o artık ölü."

...

*Kısa ve öz yapıyorum buraları. İyi geceler. 👨‍❤️‍💋‍👨*

*Bu gün Jungkook'un gerçekten doğum günü... İyi ki doğmuş hayatimmm. aankzmxnz*

Different ~Kookmin [Yarı texting] 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin