17. bölüm

25 6 3
                                    

Sabah kahvaltı yaptıktan sonra biyolojik annemin aldığı beyaz ince bluzum ve bol kot pantolonumu giydim. hafif makyaj yaptıktan sonra çantamı alıp odamdan çıktım salondan çatal bıçak sesleri geliyordu.

"uyandın mı kızım gel yemeğini ye" kafamı sallayıp boş bir sandalyeye oturdum

"bu arada senin bugün doktor randevun varmış neden söylemedin." dedi Ayaz  iyi de benim randevum falan yoktu ki

"benim randevum yok ki" dedim

"doktor aradı az önce hatta sana da söylemiş"

"unutmuşum o zaman" dedim yemeğimi yemeye devam ederek 

"seni ayaz götürür unutma ama tamam mı" dedi biyolojik annem

"tamam"

kahvaltı yaparken başım çok ağrıyordu. sanki her şey tekerrür ediyordu eskiden olduğu gibi yine kahvaltı masasındaydım ama bu sefer karşımda gerçek annem ve kardeşim vardı.

"Ayaz şimdi çıkabilir miyiz"

"ama daha çok erken" diye söze atladı biyolojik Annem

"Anne bizim ödevimiz vardı ondan diyor" dedi ayaz aslında ödevimiz falan yoktu sadece benim ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı 

"iyi hadi siz çıkın geç kalmayın"

dışarı çıktığımızda araba hazır bekliyordu. Yanında oturan bir adam bizi gördüğünde ayağa kalktı

"Eylül hanım nasılsınız bugün" dedi ama ben bu adamı hayatımda bir kere bile görmemiştim ki adımı nereden biliyordu. cevap vermediğimde Ayaz bana döndü

"kusura bakmayın tanıyamadım"

"Mehmet ben daha dün sizinle çay içmiştik uzun uzun konuşmuştuk hatırlamıyor musunuz."

"kusura bakmayın gerçekten hatırlayamadım başım çok ağrıyor zaten" dedim

az önce adının mehmet olduğunu öğrendiğim adam yanımızdan ayrıldı Ayaz ne kadar soru sormak istese de hiçbir şey demiyordu. Arabaya bindiğimizde

"eee ne oldu neden sofradan kalkmak istedin"

"ne, ne diyorsun ben sofradan falan kalkmak istemedim ki." saate baktım "hem biz neden bu saatte çıktık ki daha çok erken" dedim

Ayaz bana şaşkın şaşkın bakıyordu ve ben gerçekten ne olduğunu anlamıyordum çok saçma herkes bana bir şeyleri unuttuğumu söyleyip duruyordu

"sen iyi misin zaten mehmet abiyi de hatırlamadın ne oluyor sofradan kalkmak isteyende evden erken çıkmak isteyende sendin doktora gidelim mi he ister misin ardından elini alnıma koydu aslında ateşinde var biraz gel önce bir hastaneye uğrayalım doktorunla konuşuruz." Dedi

hiçbir şey anlamıyordum daha kötüsü ağzımı açıp cevap bile veremiyordum. dünya dönüyordu ve herşey bulanıklaşıyordu ayazın sesini duyuyordum ama hiçbir şey anlamıyordum başım çok ağrıyordu. yer sallanıyordu Deprem mi oluyordu?

etraf daha hızlı dönmeye ardından ise kararmaya başladı yine mi oluyordu o ilk gün ki gibi hissediyordum. dudaklarımdan sadece tek bir kelime çıktı "DEMİR"

5 saniye sonra her yer karadı ama bilincim kapalı değildi ayazın benimle konuşmaya çalışmasını ve arabadan gelen sesi duyabiliyordum ama hiçbir şey göremiyordum kahretsin kendimi çok kötü hissediyordum

Sonrası ise tam bir karanlıktı....

DEMİRİN ANLATIMIYLA

ona gerçekleri söyleyemedim. söyleyememiştim. bana söylediği her sözde haklıydı ben korkaktım. Ne kadar geç farketsem de bende ona aşıktım onu deliler gibi seviyordum. Ama onu korumak zorundaydım. Ben o Gerizekalı kendini abisi sanan çocuk kadar bile olamamıştım.

SAHTE HAYALLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin