Benim minik güzel fındıklarım yeni bölümüme hoş geldiniiiiiiz🤍
(Bir önceki bölümün sonunu dün yayınlamıştım gözden kaçırmış olabilirsiniz dilerseniz önceki bölümün sonunu okuyup okumadığınızza bakarak bu bölümü okumaya başlayın🌼)
Keyifli okumalaaaaar 🎈
O öylece kanlar içinde yatarken ben böyle durmamalıyım. Bir şeyler yapmalıyım. Yüzü bembeyaz olmuştu sanki dakikalar içerisinde.
Ellerine ellerimi götürdüğümde buz gibiydi. "Ömer" diyerek yüzüne hafifçe vurmaya başladım. Yaşam belirtisi olarak en ufak bir tepki bile verse yeterdi bana. Evet nabzı atıyor olabilir ama çok yavaş bir şekilde atıyor. "Ömer!" diye bağırdım bir kez daha.
Kaç kere ismini söyledim bilmiyorum. Ellerimi ellerine götürdüm tekrardan yapacak hiç bir şeyim yoktu. Başımı gökyüzüne kaldırdım. Gözlerimden akan yaşlar mıydı yoksa soğuğun hafif çiselenen yağmuru muydu anlayamadım.
Gözlerimi kapadım burda olmadığımı hayal etmeye çalıştım ama Allah kahretsin ki buradaydım. Gerçekler gerçekten acı geldi. Gerçekler gerçekten can yakıcı geldi.
Tekrar yüzüne dönüp sarsmaya çalıştım zarar vermeden. Kaç kere daha ismini söyledim bilmiyorum.
Tam pes edecekken hafif kıpırdandığını gördüm. "Ömer" dedim. Başını yerden kaldırmaya çalıştım. Sonra tekrar gökyüzüne döndüm. "Allah'ım sana şükürler olsun" dedim ağlamakla gülmek arasında.
Bir insan ancak benim kadar acınası bir durumda olurdu. Abisinin katilini adalete teslim etmek yerine öldürme planları yapmış, sırf intikam alabilmek için berdel olayını kabul etmiş ve üstüne üstlük abisinin katiliyle evlenmiş bir acizim. Tüm bunlar yetmemiş gibi bir katil tarafından ihanete uğramış ardından rahatlamak ve intikam uğruna bir katili vurmuş güçsüz bir kadınımda.
Gözlerini açtığında bilincinin yerinde olduğunu anladım. Ayağa kalkmaya çalıştığında bütün gücümle ona yardım etmeye çalıştım. Ayağa kalktığında kolunun altına girip kulübeye doğru götürdüm.
Kulübeye girdiğimizde hâlâ sessiz sessiz ağlıyordum. Onu kendim için battaniyelerle yaptığım yatağa yatırdım. Ardından üzerindeki gri renkteki boğazlıyı çıkarmaya çalıştım. Ben onun kıyafetini çıkarırken ağzından ufak inlemeler çıkmıştı.
Neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum. Böyle olmamalıydı. Ben onu vurmamalıydım. Adalet varken bana düşmezdi.
Üzerindekileri çıkardıktan sonra yarasına baktım. Omuzundan vurmuştum onu. Sağ kolundan da hafif kan geliyordu. Ne yapmam gerektiği hakkında hiç bir bilgim yoktu.
Ömer'e baktım. Ayılmakla bayılmak arasında kalmıştı. Evet sağ kolundaki kurşun yarasına bir şeyler yapabilirim ama omuzuna..
Adar bize neredeyse herşeyi öğretmişti ama kurşun yarası hakkında hiç bir şey öğretmemişti.
Ömer'in bir tutam saçı yüzüne düşmüştü. Elim titreye titreye geriye ittim saçlarını. Biraz başında kaldı ellerim kolay kolay çekemedim ellerimi saçlarından.
"Korkma" dedi acı içinde. Çağresizce baktım ona.
"Tamam şimdi sana bir şeyler yapmamız gerekiyor" dediğimde hem ağlıyor hem etrafıma bakıyordum.
Nasıl yaşata bilirim onu bilmiyorum. Ama yaşatacağım. Ben ona , o hayattayken acı çektireceğim. Ölüm korkakların işidir.
"Önce" dedi ve konuşmaya çalıştı. Ne demek istiyordu? Konuştuğu anda ona biraz daha yaklaşmıştım. Ensesinden tutup başını kaldırmaya çalıştım ve altına küçük bir yastık koydum. Ellerimi ensesinden çekmek istemedim sebepsiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE (Mihriban &Ömer)
Novela JuvenilMihriban, aslen Mardinli İstanbul'da doğup büyümüş genç bir kızdır. Doğu gelenek ve göreneklerine hakim olan Mihriban, berdel yapılarak evlenir. İntikam almak isteyen Mihriban nokta atışı yaparak abisinin katiliyle evlenmek zorunda kalır. İntikam y...