Bölüm 12: Katlanamamak

302 23 38
                                    

Yeni bölümü hepiniz hoş geldiniiiiiiz🤍

Keyifli okumalaaaaar🎈

Benden ayrılacağını söylemişti aptal adam. Ne sanıyordu kendini? Paşa ya da şehzade falan mı?



Sanki ben ona bayılıyorum. Hayır yani bunu dan diye söylemiş ve hiç beklemediğim bir anda söylemiş olması beni üzdü.



O ayrılmamız gerektiğini, benim ayrılmak istediğimi söylemeden dakikalar öncesinde biz sarılıyorduk.



Onu öpmüştüm. Saçlarımı sevmişti, saçlarımın kokusunu içine çekmişti. Gülmüştü. Bu adamı günlerdir ilk kez güldürdüm. İlk kez bana hiç bakmadığı gibi baktı.



Ben ondan boşanmak istemiyordum. Evet abimin katili olduğunu unutmadım. Hiç bir zaman unutmayacağım bu acıyla yaşayacağım ama bu işin aslını öğreneceğim.



Bu olay bir kavganın sonucundaki cesetle alakalı olmamalı. Perdenin arkasından da incelenmeli olay. Başından beri savunduğum gibi her şey göründüğü gibi değil. Ya çok daha ağır ya da bilmiyorum..



Kaç dakikadır ağlıyorum bilmiyorum. Neyin acısı bu onuda bilmiyorum. Ama benden de söz ağızdan bir kere çıkmıştı. O sözüm zehir olsa yutarım ama yine de sözümden, söylediklerimden dönmem.



Şimdi ayağa kalkıp aciz bir kadın olmaktansa güçlü bir kadın olup dimdik durmalıyım. Ve aynen dediğim gibi olmalı boşanmalıyız.



Sağ yüzük parmağıma baktığımda alyansımı gördüm. Pek şatafatı seven biri olmadığımdan her zaman alyansımı takardım.



Alyansımı yavaşça çıkarıp son kere vedalaştım. Bakın inanmayacaksınız ama bu alyans sanki beni tamamlıyordu. Sanki böyle bedenimde eksik parçam alyansımdı ve o gelmişti ve tamamlamıştı beni.



Ben sanıyordum ki o da biraz olsun beni sevmişti. Ben sandım ki artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Ama çok yanılmışım. Bu adamdan yar olmazdı. Ancak yara olunurdu.



Alyansımı mavi kot ceketimin içine atıp yavaş ama sağlam adımlarla onun odasına yürüdüm. Yürürken de göz yaşlarımı sildim. Ağladığımı görmemeliydi. Çünkü ben güçlü bir kadındım. Bir adamın peşinden koşacak kadar küçülmüş bir kadın değil.



Odanın kapısına geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Onun yüzüne bir an bile bakmak istemiyordum. Uyanıktı ve onun kadrajına girmemle beni izlemeye başladı. Hissediyordum.



Ona bakmamak güç olsa da hemen hasta yatağının yanındaki ihtiyaç dolabının üzerindeki telefonumu aldım.



O sırada odanın kapısı çaldı. Bir kaç saniye içerisinde elinde serum ve iğnelerle güzel bir hemşire girdi odaya.



Bana gülerek baktığında ona tüm olumsuzluklara rağmen gülmeye çalıştım.



"Geçmiş olsun. Diyar hoca serum yapmam için gönderdi" dediğinde gözümle onay verdim. Ardından Ömer'e serumu yapmaya başladı.



Bende ellerimi bağlayarak onları izledim daha doğrusu hemşireyi izledim. Hemşirenin güzelliği Ömer'i düşünmememi yeterince sağlıyordu.



Gözüm Ömer'e kaydığında beni izlemeyi hâlâ sürdürüyordu.



Kara gözlerinin hasretini dokuz gündür çekerken şimdi ömür boyu çekecektim. Doğa yeşili gözlerim gece karası gözlerinden ömür boyu ayrı kalacaktı.



Eğer aşk, sevgi, böyle bir şeyse, böyle okunup acı diye yaşanıyorsa ben hiç bir şey yaşamak istemiyorum.

Dünya bu konuda bu kadar zor mu yoksa konuyu zorlaştıran biz miyiz?

BERCESTE (Mihriban &Ömer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin