Dipsiz bir kuyu.
İçinde olduğum şey tam olarak buydu. Yıllar önce bir kuyuya düşmüş, kurtulamamıştım.
Bir çözüm olarak gözükmüştü ama sonu yoktu.Acımasız.
Beni en iyi anlatan kelime.
Yaşadığım olayların sonucunda acıma duygumu kaybetmiştim.
Çünkü bana kimse acımamıştı.
Ben de böyle bir insan olmayı seçmiştim.Hayat.
Birilerini alır, bir şeyleri koparır.
Seni acı içinde bırakır."Yine ne düşünüyorsun?" Kız kardeşim Ha Eun'un sorusuyla kendime geldim. Koltukta oturmuş bir şeyler düşünüyordum.
Doğruldum. "Hiç." Ha Eun güldü. "Şunu nasıl öldürsem, buna ne yapsam, diye düşünüyorsundur kesin. O bataklıktan ne zaman kurtulacaksın, merak ediyorum."
Bataklık dediği şey içinde bulunduğum çeteydi. Bir katil çetesi.
"Düştüm bir kere, çıkamam bir daha," dedim. Kurtulmak isteyip istemediğimden bile emin değildim. Çeteyi seviyordum. Onlarla çalışmayı seviyordum. O pislik herifleri öldürmek bana zevk veriyordu.
Ülkenin adaleti 'yok' denecek kadar kötü değildi. Fakat görmüyorlardı çoğu şeyi. İşledikleri suçtan parayla kurtulan bir sürü şerefsiz vardı. Bunları da biz cezalandırıyorduk.
"Bundan memnun musun gerçekten? İnsanları sen cezalandıramazsın, Jimin. Adalet bakanı değilsin sen." Ha Eun hâlâ uzatıyordu konuyu. Ne zaman yanına gelsem hep bu konudan yakınıyordu. Bu durumdan memnun değildi ama benim tercihim buydu ve artık alışmalıydı.
Konuşmayıp susmasını beklediğim sırada Ha Eun, "Neyse." dedi. "Bu konuya girdik mi çıkamıyoruz."
O, bu işlerle uğraşmamı istemiyordu. Ama bu umurumda değildi. Ailem için girdiğim bu yolda masum insanların da intikamını alacaktım. Tanrı beni asla affetmeyecekti, biliyordum. Ama masum insanların ölmesine göz yumamazdım.Bu bir nevi, anneme verdiğim bir sözdü.
Onun bana söylediği son şey: "Masum insanları kurtar, oğlum. Onların hayatlarını çalmalarına izin verme."
Bu sözleri söylemişti bana. Ben de ona söz vermiştim. "Söz veriyorum," demiştim anneme. "Onları kurtaracağım. Ben istemiyor olsam bile, senin için yapacağım anne."Annem insanları kurtarmak için birilerini öldürmemi istemezdi elbette. Fakat bu dünyada kötülere asla bir şey olmaz, hep iyiler koparılırdı hayattan.
İyileri kurtarmak için kötüleri yok etmek gerekiyordu."Daldın gittin yine." Ha Eun'un sözleriyle kendime geldim. Bu aralar fazla düşünüyordum, nedenini anlayamadığım bir şekilde. Kendimi sürekli bir şeyler düşünürken buluyordum.
"Kafam karışık biraz. Ben eve gideyim en iyisi," dediğim sırada telefonum çaldı.
Telefonumu çıkardığımda arayan Başkan Yang'dı. Bünyesinde bulunduğum şirketin sahibi. Aynı zamanda çetenin de kurucusuydu.
"Buyurun, Efendim?" Normalde asla kibar birisi değildim ama bu herif ben eğitim görürken bu konuda sert bir şekilde uyarmıştı. Saygı sözcükleri, peh!
"Akşam Jargen çetesinin partisi var, Jimin." Biraz durup devam etmesini bekledim. "Kim Sae Bum. Seul'de ünlü ve popüler giyim markası RARAN'ın sahibi. Cinayet, taciz ve tecavüzden sabıkalı. Bir şekilde yırtmayı başardı ama bugün kurtulamayacak."
Başkan Yang biraz bekledi ve devam etti. "Asıl hedefi Taehyung halledecek. Sen sadece yanındaki kıza sahip çık. Bizim için çok önemli, onu kaçırmamalıyız."
"Yanındaki kız?" diye sorduğumda Başkan Yang boğazını temizledi. "Rosé."
Rosé.
Bu isim tanıdık geliyordu.
Geçmiş.
Bana sesleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU | Jirosé
FanfictionAcımasız bir seri katil olan Park Jimin, ona verilen emir için gittiği evde eski sevgilisi Rosé'yi görür. "Sen ve ben, geride kalan acı verici geçmişin kopuk parçalarıyız." ' Killer ile bağlantılıdır.