after a long time

519 31 45
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Beklediğinize değdiğine inanıyorum.
Öncelikle bölümde smut kısımlar var, bunu belirtmek istiyorum.
İyi okumalar!

"Neden söylemedin?"diye sordum kafamı göğsünden kaldırıp gözlerine bakarken. Ona destek olacağımı her daim belli etmiştim. Bütün olanları bana söyleseydi eğer ona hiçbir şey demeden yardım etmek için elimden geleni yapardım. O zamanlar hayatımızda ne olup biterse birbirimize söyleyeceğimize ve birbirimize destek olacağımıza söz vermiştik. Ama o, verdiğimiz sözü çiğnemişti

Jimin derin bir nefes aldıktan sonra konuşmak için araladığı dudaklarını ıslattı. "Dediğim gibi, çok kötü günlerdi Rosé. Seni bırakıp gitmek benim için çok zor olsa da önce almam gereken bir intikam vardı. Annem için bunu yapmam gerekiyordu. Tekrar özür dilerim. Ben gerçekten-"

Dudaklarımı dudaklarına bastırarak onu susturdum. Alnımı alnına dayarken, "Özür dileme artık benden." dedim. "Daha fazla ayrı kalmayalım yeter."

"Merak etme, bir daha asla ayrı kalmayacağız, Sincap."

Gecenin geç saatlerinde Seul manzarasına ve şehrin parlayan ışıklarına karşı oturduğumuz koltukta Jimin doğruldu. Bir elini belime yaslayıp beni kendine çektiğinde burnumun ucu burnuna sürtündü.

O dudaklarımızı buluştururken ben bacaklarımı beline dolamakla meşguldüm. Geceliğim biraz yukarı kaysa da bu umrumda olmadı. Kollarımı boynuna dolayıp saçlarını çekiştirdim. Ayağa kalkıp odanın boydan saran camın önünde durup sırtımı camla buluştururken hâlâ öpüşmeye devam ediyorduk.

Dudakları dudaklarımdan ayrılıp boynuma doğru ilerledi. Kalçamı avuçladığında inleyişim odayı sardı. Dudaklarını boynumdan ayırıp gözlerini gözlerime sabitledi. "İstiyor musun?"

Cevabımı onu öperek verdim. Jimin sırıtarak kalçamı daha sıkı kavradı ve adımlarını yatağa doğru yönlendirdi. Başını boynuma gömdüğünde sıcak nefesi tenime çarpıyordu.

Sırtım yatakla buluştuğunda gözlerini gözlerime çevirdi tekrar. Boynumu emerken bir yandan da geceliğimin altından elini göğsüme sürtüyordu.

O geceliğimi bir çırpıda, yıratarcasına üzerimden çekip atarken ben de gömleğinin düğmelerini çözmeye başladım. Gömlek geniş omuzlarından kayarken onu izledim.

Tekrar üzerime abandığında dudaklarımızı buluşturacaktı ki kapı çaldı.

"Lan, Jimin! Nerdesin oğlum kaç saattir? Başkan çağırıyor, gelmen lazım." Taehyung'un sesi kesildiğinde ardından Jungkook'un sesi geldi. "Bunlar bi' iş çeviriyorlar, baksana. Belki de junior mochiyi yapmaya başladılar."

Gülüşme sesleri gelirken adım sesleri uzaklaştı.

Jimin kollarını iki yanıma dayamış üzerimde dururken, "Gitmeyecek misin?" diye sordum.

Güldü ve "İşlerimi yarım bırakmayı sevmem. Yoksa unuttun mu?" dedi ve beni sertçe öptü.

Pantolonunu da çıkarıp kenarı fırlattığında artık ikimiz de tamamen çıplaktık.

Dudakları boynumdan göğsüme, oradan da aşağıya doğru kayarken kendimi ona bıraktım.

~~~

Gözlerimi aradığımda Jimin'in yanımda olmayacağını düşünsem de o yanımdaydı, gitmemişti. Önemli işleri olduğunu sanmıştım. Ama o, buradaydı. Benim yanımdan ayrılmamıştı. Bu beni gülümsetti.

YOU | JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin