past

939 48 4
                                    

9 Ekim 2012

Kış gelmek üzereydi fakat hava hâlâ sıcaktı. Yakıcı güneş kendini göstermişti ve gökyüzünde bir tane bile bulut yoktu. Okuldaki herkes kendini dışarıya atmıştı, bu yüzden bahçe bayağı kalabalıktı.

Okulun sessiz ve sakin olan arka bahçesinde yürüyordum. Bu kısım genelde boş olurdu. Öğrenciler ya da öğretmenler ön bahçede toplanırlardı.

Şekli bozulmuş olan kravatımı düzelterek yürümeye devam ettim. Bu lanet okul kıyafetini hiç sevmiyordum. Sabah ütülemesi bir ölümdü ve çok çabuk kırışıyordu.

Adımlarımı hızlandırıp bir ağacın altında birlikte konuşan 4 tane kızın yanına doğru ilerledim. Onlardan başka kimse yoktu.

Asıl hedefime doğru ilerleyip kolumu omzuna attım ve saçlarını karıştırdım. "Jimin!"

Ben gülümserken diğer kızlar çoktan yanımızdan ayrılmıştı. "Efendim, Chaeyoung?"

Rosé elimi omzundan çekip saçlarını düzeltti. "Şunu yapma diye kaç kez dedim. Rezil ediyorsun beni, köpeğin miyim ben senin?"

Gülümsedim. "Evet öylesin." Rosé göz devirdi ve elini saçlarından geçirdi. "Şu hâline bak. Yine kimi dövdün? Pis serseri."

Üstümdekilere bir bakış attım. Ne vardı yani kıyafetlerim dağılmış ve dudağım patlamışsa? Bence hâlâ yakışıklıydım.

Kafamı kaldırıp Rosé'ye baktım. "Herkes bu hâlime aşık, Park Roseanne."

Rosé kaşlarını kaldırdı. "Demek öyle?"
Kafamı salladım. "Öyle."

Rosé bir anda üstüme atladığında çimlerin üzerine düştük. "O tipini dağıtacağım!"

Rosé saçlarımı dağıtmaya çalışırken beklemediği bir anda belinden tutup onu altıma aldım. Ne olduğunu şaşırdı ve gözlerini kocaman açtı. "Ne yapıyorsun?"

Omzumdan itmeye çalışırken, "Biri görecek, kalk!" diyordu. Okulun bu kısmı çok kalabalık olmazdı. Yani görecek kimse yoktu.

Bir elimde kendimi onun üstüne tutarken diğer elimi yanağına götürdüm. "Biri görmez merak etme."

Rosé bir anda arkama baktığında ben de arkama bakacaktım ki kıçıma yediğim tekmeyle Rosé'nin yanına yuvarlandım.

"N'apıyorsunuz lan? Bayan Kang buraya doğru geliyordu. Okulun dışında fingirdeşin, ben gelmesem disiplinlik olacaktınız. "

Doğrulup ona baktım. "Ciddi misin Taehyung? O bunak bu tarafa gelmezdi pek."
Rosé kolumu sıktı. "Düzgün konuş."

Kolumu tutup ona baktım. "Acıdı salak." Rosé gözlerini kocaman açıp az önce sıktığı kolumu ittirdi.

"Kesin şunu aptallar-" Taehyung konuşurken lafı bölündü.

"Siz ne yapıyorsunuz burada? Zil çalmak üzere. Sınıflarınıza gidin. Çabuk!" Bayan Kang gözlüğünü düzeltip bize bakarken Rosé çoktan kalkmıştı. Bana uzattığı elini tutup ben de kalktım.

Bayan Kang'dan azar işitmemek için oradan ayrıldık.
Rosé'nin sınıfının önünde dururken,
"Git," dedi Rosé. "Geç kalacaksın."

Kolumu duvara yaslayıp elimi kafama koydum. "Bir öpücük versene, Sincap."
Rosé dil çıkardı. "Çok beklersin."

Yüzümü buruşturdum. "Çocuk musun sen?"
Rosé kafasını salladı. "Evet. Beğenemediysen..." Dizime tekme attığında inledim. "Siktir git."

Dizimi ovaladım. "Ne yapıyorsun ya?"
Rosé eğilip yanağıma bir öpücük kondurdu. "Git hadi."

Koşarak sınıfına gittiğinde ben elim yanağımda, arkasından aptal gibi gülümseyerek bakıyordum.

"Hadi aptal. Yine azar işitmek istemiyorum." Taehyung'un sesini duyduğumda elimi yanağımdan çekip yanına doğru ilerledim. Merdivenlere yöneldik.

Sınıfa girdiğimizde herkes sessizce yerinde oturuyordu. Sikeyim! Bu sessizliği biliyordum. Sözlü olacaktı kesin.

Taehyung'un koluna girdim. "Taetae, bana yardım etsene."
Taehyung göz devirdi. "Bir kere de çalışarak gelsen şaşıracağım. Aptal."

Gülümsedim. "İyi ki varsın, Taetae."

~~~

"Jimin."

Rosé'ye baktım. "Efendim?"

Rosé önüne bakıyordu. Okul bitmişti ve birlikte evlerimize doğru yürüyorduk.

"Okul bittiğinde biz ayrılmayalım olur mu?" Gülümsedim.

Tuttuğum elini sıktım. "Seni asla bırakmam, Sincap. Benden kurtulamazsın."

Rosé bana bakıp gülümsedi. "Pis Mochi." Elini elimden ayırdı ve kollarını belime sardı. Ben de elimi omzuna koydum.

"Bize gelmeye ne dersin? Annem pirinç keki yapar."
Rosé pirinç kekini çok severdi. Aslında her şeyi çok seviyordu.

Rosé dudağını büzerek bana baktı. "Çok isterdim ama annem kızar. Yasak koydu bu aralar. Hafta içi sadece ders çalışacakmışım ama hafta sonu gelebilirim. O zaman da pirinç keki yapar mı? Annenin yemekleri çok güzel."
Gülümsedim ve gözlerine baktım. "Olur. Jajangmyeon da yapar. Sen yeter ki gel."

Rosé'yle birlikte onların evinin önüne kadar yürüdük. Sonra da ayrılmak zorunda kaldık. Annesi onun sevgilisi olduğunu öğrenirse ona yasak koyabilirmiş. Rosé öyle söylemişti. Annesi zaten Rosé'ye kurallar koyuyordu ve bir de beni öğrenirse ne olacağını düşünemiyordum. Bu yüzden onun ailesinden gizliyorduk.

Rosé bana el salladı. "Görüşürüz, Mochi!"
Ben de ona el salladım. "Görüşürüz, Sincap!"

YOU | JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin