"Sen ve ben, geride kalan acı verici geçmişin kopuk parçalarıyız."
Jimin'den
İki insan. İkisi de birbirine çok aşık. Ama biri mecbur kaldığı için bırakıyor diğerini. Bırakıyor ama yıllar geçse de aklından çıkarmıyor, hatırlıyor. Ancak diğeri unutuyor. Yüzünü, ismini, sesini, her şeyini unutuyor.
Ben onu bıraktım ama aklımdan asla silemedim. Yıllar geçse de hâlâ aklımdaydı ama aynısı onun için geçerli değildi.
Bir insan nasıl unuturdu sevdiği insanı? Bizimkisi öyle böyle bir sevgi de değildi. Çok sevmiştik birbirimizi.
Onun ilk aşkı olduğumu söylerdi. İnsan ilk aşkını unutabilir miydi?
"Seni hatırlamıyor mu gerçekten?"
Taehyung'un sorusuyla oturduğum koltukta geriye yaslandım. Diğerinin de gözleri bana çevrildiğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hatırlamıyor."
"Ulan ben bile hatırlıyorum sizin aşkınızı, o zamanlar yakın olmadığımız hâlde. Birbirinizi ne kadar çok sevdiğinizi bütün okul biliyordu. Nasıl unutabiliyor ki seni?"
Kahvemden bir yudum aldım. "Benim anlamadığım kısım da o. Çok sevdiğin bir insanı unutmak bu kadar kolay mı?"
"Bir de onun açısından bak. Onu bıraktığın anın üzerinden neredeyse 6 yıl geçmiş. Belki beklemiş ama zamanla umudunu yitirmiştir. Lise yıllarında benim de çok beklediğim ama gelmeyenince umudu kestiğim bir kişi olmuştu. İnsan gelmeyecek olanı beklemek istemiyor bazen."
Namjoon'un sözlerini Hoseok ve Jin de onayladı.
"Ama siz birbirinizi çok seviyordunuz yani. Yıllar geçse de unutulacak bir aşk değildi." Taehyung konuştuğunda Namjoon kollarını göğsünde birleştirdi. "Belki başka birine aşık olmuştur. Sana gelmeyen bir insanı sen bekler misin? Unutması normal."
"Ben unutmadım," dediğimde "Hadi lan oradan," dedi Suga. "Kızlarla gününü gün eden de bendim sanki."
"Orasını karıştırmayın şimdi," dediğimde göz devirdi Suga.
Napsaydım yani? İllaki cinsel dürtülerim olmuştu.
"Lisa seni tanıyordur o zaman. Liseden beri yakın arkadaş olduklarından söz ediyordu."
Jungkook'un dediği şeyle yerimde doğruldum. "Doğru lan. Sikeyim, bunu nasıl düşünemedim ben?"
"İşte, işinde iyi bir seri katil olsan bile bu aptal olmana engel değil." Namjoon'a yapmacık gülümsememle yanıt verdiğimde göz devirdi.
"Lisa'ya mı soracaksınız? Yalnız şöyle ki, muhtemelen Rosé'nin tarafını tutup sana çıkışır."
Elimi çeneme götürürken, "Ne yapacağız o zaman?" diye sordum.
"Çıkışsın, n'olacak sanki? Bi' piçlik yapmışsın ye azarını."
Taehyung'a dönüp, "Bilerek mi yaptım, oğlum? Annem için ayrıldım okuldan. Ha Eun'u da korumam gerekiyordu." dediğimde, "Haber verseydin kıza, Rosé anlayışla karşılardı. Hep arkanda durdu o senin." dedi Taehyung.
"İçinde bulunduğum durumu asla onaylamazdı. Onu yanımda tuttuğum için nefret ediyor benden. Beni hatırlasa ne olur, kim bilir?"
Sahi, o benim hep arkamda durmuştu. Kimsenin kararıma saygı duymadığı zamanlardaki bile o hep anlayışla karşılamıştı. Benim en büyük destekçim olmuştu.
Eğer gitmeden önce ona haber verseydim anlayışla karşılardı gitmemi. Ama içinde bulunduğum işi asla onaylamazdı.
Ondan ayrılmanın zor olacağını biliyordum. Bu yüzden veda etmekten kaçınmıştım. Zaten o haberi aldığımda okuldan hemen gitmem gerekmişti. O an yaşadığım şokla ona veda etme düşüncesi aklıma bile gelmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU | Jirosé
FanfictionAcımasız bir seri katil olan Park Jimin, ona verilen emir için gittiği evde eski sevgilisi Rosé'yi görür. "Sen ve ben, geride kalan acı verici geçmişin kopuk parçalarıyız." ' Killer ile bağlantılıdır.