stranger

772 44 28
                                    

Rosé'den

Hayat tuhaftı. Her an ne olacağı asla belli değildi. Bir anda her şey olabiliyordu. Aklına bile gelmeyen şeyleri yaşatabiliyordu sana.

Olanlara anlam veremiyordum bazen. Düşünme yetimi kaybediyordum ve zihnim gittikçe karışıyordu.

Bazen kendini tahmin bile edemeyeceğin olayların ortasında bulur, çaresiz hissederdin. Fakat başının çaresine sadece sen bakabilir, seni sen kurtarabilirdin.

Son 2 günde asla tahmin edemeyeceğim şeyler yaşamıştım. Zorla nişanlandığım adamla birlikte arkadaşlarının evinde verilen partiye katılmış, orada bir adam tarafından kaçırılmıştım. Ve o adam bana nişanlımın öldüğünü söylemişti.

Sae Bum'u asla sevmemiş, hep nefret etmiştim ondan. Babam bana iş gereği onunla nişanlanmam için zorladığında ona olan nefretim daha da çoğalmıştı.

Sae Bum asla evlenebileceğim birisi değildi. Onunla evlenme düşüncesi aklıma asla gelmezdi. Fakat babam bana eğer onunla evlenmezsem şirketimizin batacağını söylemişti. Her şeyi ailem için yapmıştım.

Şu an ise pişmandım. Aileme de sinirliydim. Beni Sae Bum gibi iğrenç bir adamla evlendirirken ne düşündüklerini merak ediyordum. Şu an ise benim için mi yoksa Sae Bum için mi üzüldüklerini merak ediyordum.

Sae Bum'un öldüğüne inanması hâlâ zor geliyordu. Onu sevmesem de nefret etsem de bir anda ölüm haberini almak çok tuhaftı. Özellikle de bir yabancıdan. Bir katilden.

Odada öylece duruyorken bir anda kapı açıldı ve beni kaçıran, adının Jimin olduğunu öğrendiğim adam içeriye elinde kıyafetlerle girdi.

Önümde durdu. Kıyafetleri bana uzattığında ben almak için yeltenmemiştim bile. O ise boşta olan eliyle elimi kaldırıp kıyafetleri elime tutuşturdu.

"Bunları giy, istersen odada banyo var, banyo yapabilirsin." Yere bakan gözlerimi ona çevirdim.

"Başka emrin?" Göz devirdi.

"Beni daha ne kadar burada tutacaksın? Daha ne kadar bu lanet evde kalacağım?"

Gerçekten sinirlenmiştim. Beni kaçırıp bu evde tutuyorlardı. Ve karşımdaki adam utanmadan kıyafet getirip banyo yapabilirsin diyordu.

Ben bir şey söylemeyeceğini düşünürken gözlerime baktı ve konuştu. "Birilerinden emir gelene kadar burada benimlesin."

"Burada daha fazla kalmayacağım."

Odanın kapısının açık olduğunu fark ettiğimde tüm gücümle onu ittirip koştum.

Merdivenlere hızla inerken kalbim çok hızlı atıyordu. İçimdeki adrenalin duygusu kendini belli ediyordu.

"Rosé!" O adımı bağırırken evin kapısının önüne gelmiştim.

Kapıyı açtığımda kaşlarım kalkmıştı. Bu kadar çabuk olacağını beklemiyordum.

Koşmaya devam ederken bir anda kollarımdan tutulmasıyla gözlerimi yumdum. İşte şimdi boku yemiştim.

Beni kendine doğru çevirdi ve bunu hızlı yaptığı için dengemi sağlayamayıp düştüm. Ona tutunduğum için o da üzerime düştü.

Sinirlenmişti. Gözlerinden belliydi. Elini çimlerin üzerine koymuştu. Üzerimde duruyordu.

Bu saçma pozisyon bana lise yıllarımı hatırlatmıştı. Lise yıllarımdaki sevgilimle de okulun bahçesinde böyle üst üste düşmüştük.

O, benim ilk aşkımdı. Fakat ilişkimiz çok güzel ilerlerken bir anda beni terk etmişti. Okuldan sessiz sedasız gitmişti. Üniversitenin 2.yılına kadar onu beklemiştim. Fakat sonra gelmeyeceğine kendimi inandırıp ümidimi kesmiştim.

YOU | JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin