Bin okunma için teşekkürler! Çok içime sinmese de arayı çok açmamak için yayımlamak istedim. Biraz kısa bir bölüm oldu ama umarım beğenirsiniz!
Rosé'den
Gece sessizliğini sürdürürken kilitlendiğim odanın içinde yatağın üzerine oturmuş gökyüzünü seyrediyordum.
Odadaki televizyonun kumandasına uzanıp haber kanalını değiştirdim ve Spotify'a girerek müzik açtım. Haber kanallarında kazalar ve ailemin yapmacık ağlamaları dışında hiçnir şey yoktu.
I miss you, I'm sorry
Neden bir anda aklıma gelmişti ki? Onu anımsatan hiçbir şeye rastlamamıştım bile. Öylece aklıma düşüvermişti yine.
İlk aşkım. Lise yıllarımda en mutlu anlarımı bana yaşatan ve bir anda ortadan kaybolup beni boşluğa düşüren kişi.
Beni en çok mutlu eden ama gidişiyle de en çok üzen kişiydi.
Lisenin ilk yıllarından son yıllarına kadar çok güzel bir ilişkimiz olmuştu. Buluşmak için anneme söylediğim onlarca yalanı, annem evden çıkmama izin vermediğinde kapımı içeriden kilitleyip pencereden onunla buluşmak kaçtığım zamanı dün gibi hatırlıyordum.
Annesiyle çok iyi anlaşırdık. Çok güzel yemekler yapardı ben onların evine gittiğimde. Hep bizimle ayrılmamamız hakkında konuşur, eğer ayrılırsak onu eve almayacağını söylerdi. Onun ikinci kızı olduğumu söyler, gülümserdi. Onun kız kardeşi olduğunu duymuş ama bir türlü görememiştim. Ben onlara gittiğimde kız kardeşinin ya okulda ya da arkadaşlarıyla birlikte olduğunu söylerdi annesi.
Onun şimdi nerede, ne yapıyor oluğunu merak ediyordum. Lisenin son yılında bir anda ortadan kaybolup gitmişti ve ardında iz bile bırakmamıştı.
Öyle bir gittin ki, bütün şehir sildi sanki ismini.
2 yıl boyunca beklemiştim onu. Bir anda ansızın karşıma çıkacağını ummuştum hep. Her gün okul çıkışında buluştuğumuz parkın önünden geçerken ve orada otururken yanıma gelmesini düşlerdim. Ama o düşlerim hiçbir zaman gerçekleşmedi. Benim yanıma asla gelmedi, asla karşıma çıkmadı.
Fakat yıllar sonra isimsiz bir numara tarafından aradığımda arayan kişinin o olmasını asla düşünmemiştim. Unuttuğum sesini yıllar sonra tekrar duymuştum. Duyduğum o sesle öyle bir huzurla dolmuştum ki, elim ayağım heyecandan titremişti ve mutluluktan yerimde duramamıştım.
"Seni özledim," demişti sadece. Seni özledim.
"Kimsiniz?" dedikten sonra sesini hatırladım. Ancak ismini yıllar sonra unuttuğum için, "Sen..." diyebildim sadece.
Ve telefon kapandı.
Ona kızgın olsam da o gün beni aradığı için mutlu olmuştum. Hâlâ hayatta ve bir yerlerde yaşıyor olduğunu bilmek, benim için büyük bir mutluluktu.
O aramanın üzerinden yine yıllar geçti. Adı, yüzü ve sesi tekrar silinmişti hafızamdan. Ama kalbimdeki yeri hâlâ duruyordu.
Birkaç ay sonra 24'üme gireceğim ve neredeyse 6 yıl olacak o beni bırakalı. Onu ilk gördüğüm anın üzerinden ise 9 yıl.
Zaman çok çabuk geçiyordu. O çok güvendiğin insanlar bir anda kaybolabiliyordu. Ve sen sadece izliyordun gözyaşlarıyla.
Acaba o da beni unutmuş muydu? Belki o da yüzümü, sesimi unutup kalbinde saklıyordur beni. Kim bilir, belki de çoktan birisiyle evlenmiş hayatını kurmuştur. Ya da gününü gün ediyordur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU | Jirosé
FanfictionAcımasız bir seri katil olan Park Jimin, ona verilen emir için gittiği evde eski sevgilisi Rosé'yi görür. "Sen ve ben, geride kalan acı verici geçmişin kopuk parçalarıyız." ' Killer ile bağlantılıdır.