Ilgaz çaresizce, ağlayan Ceylin'i izliyordu. Öylece kalakalmıştı. Çok yorgundu. Çok yıpranmıştı. Sanki bir türlü uyanamadıkları bir kabusun içindeydiler. Kendisinden daha çok Ceylin'in kabusuydu tabii. Ilgaz en azından yakınlarını kaybetmemişti bu süreçte. Ama Ceylin'in çok büyük kayıpları olmuştu. Şimdi yine ve maalesef ki tekrar kendisinin ve ailesinin sebep olduğu bir kayıp daha yaşama ihtimali belirmişti. Annesi...
Ilgaz, İnci'nin cinayetiyle başlayan bu süreçte Ceylin'in bir türlü rahata eremediğini düşündü. Her acısının üstüne ayağa kalkmaya çalışıyor, bu sefer de başka bir acı üstüne çullanıyordu. Ilgaz, Ceylin'in acısını içinde hissederek yavaşça omuzlarından tutarak kendine çekti, omzuna başını yaslamasını sağladı. Ceylin ellerini yüzünden çekmiş, Ilgaz'a sarılmıştı, yüzünü Ilgaz'ın göğsüne gömmüştü. Ilgaz hafifçe Ceylin'in saçlarını okşuyor, kendine gelmesini bekliyordu. Neredeyse fısıldayarak konuştu Ilgaz."Ceylin... Annenin söyledikleri... Gerçekten öyle düşündüğünü sanmıyorum. Şimdi çok öfkeli, bir süre sonra hatasını anlayacaktır. Üzme kendini bu kadar."
Ceylin, Ilgaz'dan ayrılarak doğruldu. Kızarmış gözlerle baktı Ilgaz'a.
"Annemin size olan nefreti, bana olan sevgisinin önüne geçmiş Ilgaz. Ben bununla nasıl başa çıkarım bilmiyorum." Dedi Ceylin titreyen dudaklarını sabit tutmaya çalışarak.
Ilgaz başını hafifçe yana eğdi. Ne diyeceğini düşündü sonra cevap verdi.
"Şu an için öyle olabilir ama geçecektir."
Ceylin başını iki yana salladı.
"Bilmiyorum Ilgaz bilmiyorum. Hamileyim dediğimde gözlerinin içine baktım. Bir an ya bir an bir sevgi bir sevinç kıpırtısı görebilmek için. Ama yoktu hiçbiri. Buz gibi baktı bana."
Ilgaz, Ceylin'in acısını yüreğinde hissediyordu. Ne diyeceğini bilemedi bir kere daha. Acaba o babasına Ceylin'in hamile olduğunu söylediğinde babası nasıl tepki verecekti. Gül hanım gibi bir tepkisi olmayacaktı, bundan emindi. Ama Ceylin'in beklediği gibi bir sevinc kıpırtısı olur muydu, Ilgaz bundan emin değildi.
Ilgaz'ın içinden bunlar geçerken Ceylin öfkeyle ayağa kalktı.
"Ben anlamıyorum ya. Anlayamıyorum. Nasıl bunları söyler? Bu çocuğun babası sensen, annesi de benim. Metin Kaya'nın kanını taşıyorsa, Gül Erguvan'ın kanını da taşıyor. "
Bir an karnına dokunup devam etti.
"Onun da torunu ya. Babamdan da bir parça. Nasıl bunları düşünmez? "
Ceylin'in gözlerinden yine yaşlar akmaya başlamıştı.
Ilgaz da ayağa kalktı, sarıldı Ceylin'e.
"Şiştt, tamam. "
Biraz bekledi Ilgaz.
"Sana kahvaltı hazırlamamı ister misin?"
Ceylin kendini çekti. Birkaç adım geri gidip Ilgaz'a baktı.
"Yaptım ben kahvaltı. Yemek istersen annem poğaça getirmiş. Ben ofise gideceğim, müvekkil adayı gelecek. Hadi görüşürüz." Diyerek hızlıca toparlandı ve evden çıktı Ceylin. Ilgaz evde tek başına kalmıştı.
Bir an Ceylin'in arkasından çıkıp gitmeyi düşündü. Ama nereye gidecekti ki? Karavanda kalıyordu ve artık bundan bıkmıştı. Ayrıca çok yorgundu. Dün gece ve önceki gün uzun süredir takipte oldukları bir örgüte operasyon yapılmıştı. Ilgaz görevli savcılardan yalnızca biriydi ama en çok emek verenlerden olmuştu. Neredeyse 40 saattir uyumuyordu. En iyisi şu kanepede uyumaktı galiba. Dönüp kanepeye baktı. Uyuma fikrinden emin oldu ve yastık almak üzere yukarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yargı Eksik Parçalar
RandomYargıda eksik kalan, seyirci olarak zihnimizde tamamladığımız sahnelerinden kesitler.