Uzaklara Savrulalım

1.7K 53 28
                                    

Diğer bölümlerden bağımsız bir paralel evren hikâyesidir. Yekta'nın fişi çekildikten sonra Ilgaz karavanla tatile gider. Ceylin'in bu durumdan Eren sayesinde haberi olur ancak Ilgaz'ın peşinden gitmez. Aksine Ilgaz'ın bu davranışına hem çok kızar hem de çok kırılır. Ofisteki birkaç işini toparladıktan sonra Ceylin de tek başına tatile çıkar.

***

Ceylin sabah erkenden uyandı. Birkaç dakika ayılmak için kendine izin verdi. Sonra yavaşça yataktan kalktı. Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Saçlarını yukarıda topladı. İçeriye geçip yeşil bikinisini hızlıca giydi. Seri hareketlerle tüm vücuduna güneş kremi sürdü. Krem biraz emildikten sonra üzerine beyaz bir plaj elbisesi geçirdi. Saate baktı. 07.30'du. Plaj çantasına bir havlu, şu, güneş kremi, kitap ve dudak nemlendiricisini koydu. Odadaki klimayı kapattı ve bungalovdan dışarı çıktı.

Ceylin buraya 6 gün önce gelmişti. Burayı hem kıyıda köşede kalması ve sakin olması sebebiyle hem de yakın çevrede bir iki pansiyon ve bungalovlar dışında tatil işletmesi olmaması sebebiyle seçmişti. Genelde üniversite çağındaki gençler ve çocuksuz yetişkinler tercih ediyordu.

Ceylin'in kaldığı bungalov; zeytin, limon ve portakal ağaçlarının arasında kalıyordu. Hem mis gibi kokuyor hem de sıcak yaz akşamlarında çok tatlı bir serinlik veriyordu bu ağaçlar.

Ceylin bungalovdan çıktıktan sonra önce temiz havayı içine çekti. Sabah erken olduğu için çevrede kimse yoktu. Ceylin geldiğinden beri her sabah bu saatlerde tek başına denize gidiyor ve yaklaşık bir saat kadar yüzüyordu. Bu sabah sporu vücuduna çok iyi gelmişti. Bir süredir koşuşturma ve acılardan kendine vakit ayırmayı unutmuştu Ceylin. Şimdi birkaç gün de olsa düzenli yüzmesi hemen etkisini göstermiş ve dinçleştirmişti Ceylin'i. Ceylin yüzdükten sonra sabah güneşinin sakinliğinde güneşleniyor ve biraz kitap okuyordu. Bu sabah ritüeli Ceylin'in hem fiziken hem ruhen iyice sakinleşmesini sağlıyordu. Güneşlenme faslı bittikten sonra bungalovlara geri dönüp kahvaltı yapıyordu. Gün içinde kendini sakinleştirmek ve kafasını düşüncelerden uzak tutmak için hem bol bol okuyor hem sık sık yüzüyordu. Zamanının büyük kısmını yalnız geçiriyor, kendini iyileştirmeye çalışıyordu. Arada kalan zamanlarda da burada tanıştığı birkaç kişiyle takılıyordu. Hepsi şahsına münhasır olan bu yeni arkadaşları da Ceylin'in eski hayatını aklına getirmemesinde çok yardımcı oluyorlardı.

Ceylin'in yeni arkadaşlarından Yağmur güzel sanatlar fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışıyordu. Ressamdı. Eşi Halil ise mimardı ve kendine ait küçük bir ofisi vardı. Evleneli 1 yıl kadar oluyordu. Birbirine çok yakışan inanılmaz tatlı bir çiftti. Ceylin ikisiyle de çok iyi anlaşıyor olsa da, ikisinin yan yana olması Ceylin'e Ilgaz'ı hatırlatıyor ve canını yakıyordu.

Yağmur ve Halil dışında Sarp vardı. Sarp otuzlu yaşlarının hemen başında bir basketbolcuydu. Geçen sezon geçirdiği trafik kazası sonrası toparlanamamıs, sahalara geri dönememişti. Kariyer krizi yaşıyordu. Kendine zaman ve alan tanımak için buraya kaçmıştı. Sohbeti tatlıydı. Kibar bir adamdı. Ailesinin işleri sebebiyle küçüklüğü yurt dışında geçmişti ve birçok kültürden farklı farklı insan tanımıştı. Cana yakın ve hayatı dolu dolu yaşayanlara özgü o çekicilik Sarp'ta da vardı.

Ceylin kendi hayatıyla ilgili çok da bir açıklama yapmak istememiş ve neredeyse adı dışında kendine dair herşeyi uydurmuştu. Avukat olduğunu dahi söylememiş, kendine dair herşeyden kaçma niyetiyle geldiği bu yerde, hiçbir şey ayağına dolansın istememişti.

Bu şekilde kurduğu geçici dünyasında hüzünlü bir sakinlikle yaşıyor, kalp ağrısını dindirmeye çalışıyordu Ceylin.

***

Yargı Eksik ParçalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin