"Eşin, Ömer." Diyip Gülce'ye doğru baktı. "Monica'nın yanında hangi pozisyonda çalışıyor?" Diye sordu Çınar. Makarnacıda, makarnaları bitmek üzereyken."Görünürde koruması" dedi Gülce ona doğru bakarak.
"Ama tüm bu açıkları bulan, adamları ayaklarına kapatan kişi Ömer değil mi?" Dedi Çınar.
"Ne yazık ki" dedi Gülce. Daha fazla ayrıntı verip vermeme konusunda kararsızdı ama içinden bir ses Monica'yı yeneceği bir yol bulduğunu söylüyordu.
"Monica'nın ekibinin ne kadar sağlam olduğu su götürmez bir gerçek. Bunu her camia iyi biliyor. Büyük iki farklı şirket ile anlaştılar. Herkes bunu başaramazdı. " Dedi Çınar.
"O yüzden buradayım işte burda kalmamız kesinleşebilir bu son anlaştıkları firma yüzünden . Bu hikayede yanan ben oldum" Dedi Gülce gülümseyerek.
"Burada kalıcı olma fikrine sıcak değilsin" dedi Çınar.
"Hayır hiç değilim. Kurulu düzenim vardı. Ve burada daha dil bile bilmiyorum. Çalışmak için iş bulma sürecimi düşünmek bile istemiyorum" dedi Gülce.
"Seni de dördüncü olarak yanımıza alırız" dedi Çınar göz kırpıp. "Üstesinden gelemeyeceğimiz proje olmaz artık"
"Sabahlara kadar projelerimizi yetiştirmeye çalışırdık. Ve her seferinde en yüksek notları alan biz olurduk. Üçünüz yine bir aradasınız. Bu çok güzel" Dedi Gülce.
"Seni ciddi anlamda çağırıyorum. Anlaşabilir miyiz bakarız istersen. Sen bunu bi düşün eğer burada kalman kesinleşirse" dedi geriye doğru yaslanıp Çınar.
"Ömer biraz nasıl desem" diyip duraksadı Gülce. "Fazla Türk erkeği desem anlar mısın ki?" Diye söylendi.
"Anlarım. İşte çalışacaksan seni direk Monica'nın yanına aldırır, öyle değil mi?" Diyince Çınar, sıkıntıyla başını salladı Gülce.
"Yani tabii ki son söz, son karar bana kalır.Hiçbir zaman bana kendi kararlarını diretmedi ama kendince daha mantıklı olan fikirlerini dile getirmeden duramaz. " dedi Gülce.
"Senin için en iyisi olması için çabalıyor belli ki. Ve ayrıca bizim yanımızda çalışmak yerine Monica'nın yanında ticaret firmasıyla iş yapmak daha mantıklı kariyerin için." Dedi Çınar.
O sırada bir erkek bir kız Çınar'ın etrafını sardı. Gülce kim olduklarını anlamadığı için boş gözlerle bakmıştı ama samimi tavırlardan yakın arkadaş olduklarını çözdü.
Konuşmalardan bir şey anlamasa da bir kaç kelime yakalamıştı anlamını bildiği."İkisi de bizim şirkette. Benimle beraber çalışıyorlar. Bu akşam partileyeceğiz" Diyince, gülümsedi Gülce.
"Bak ne diyeceğim. Bize katılmak ister misin? Vaktin var mı?" Diye sordu Çınar.
"Artık eve gitmeliyim." dedi Gülce gülümseyerek.Artık daha fazlası doğru olmaz diye düşündü.
"Seni bırakayım. Hava çok feci patladı. Arabada şemsiye vardı" dedi.
"Tamam" diyip bu durumu da onaylayıp.
İkisi kalkıp tekrar arabaya kadar gittiler. İlk defa gördüğü İtalya sokaklarının yağmurda ıslanışına tanık oluyordu Gülce.
"Çok mu beğendin?" Diye sordu Çınar yürümeye başladıklarında.
"Çok güzel bir yer. Rüya gibi" dedi.
"Ve bunlar sadece iki gündür gördüğün sokaklar" derken şemsiyeyi hafifçe Gülce'ye doğru eğdi.
"Benim hemen şurası evim" dedi Gülce.
"Teşekkür ederim her şey için" dedi gülümseyerek."Asıl ben teşekkür ederim yanımıza gelmek istediğin ve yıllar sonra tatlı sohbetin için" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TARAF
ChickLitHerkesin karanlık tarafı vardır. Peki ya en saf beyazın bile içinde siyah var mıdır?