Eve geldiğinde Gülce, sessizlik hakim olduğu için Ömer'in evde olmadığını anladı. Kendini sıcak bir duşa atıp valizindeki çamaşırları yıkamak için ayırdı.
Ömer'in de kirli kıyafeti olup olmadığına bakmak için yatak odasına girdiğinde onun uyuduğunu fark etti. Hiç girmemişti ki yatak odasına. Valizini bile salonda açmıştı.
Yavaşça yatağın diğer tarafına atılan siyah pantolon ve siyah tişörtü aldı. Ömer sadece koyu renk giyerdi.
Gülce salona geçip pantolondaki kemeri çıkardı. Cebindeki cüzdanını çıkartırken dışarıya fırlayan fişe baktı. Aslında bunun fiş değil de dünün tarihinde su altı dünyası için alınmış bir bilet olduğunu gördü. Gülce, Monica ile gitmiş olabileceklerini düşündü.
Diğer çamaşırlarla birlikte makineyi çalıştırıp giyinmek için yatak odasına geçti. Bileti de komodinin üzerine bıraktı. Her zaman öyle yapardı cebinden çıkanları. Ömer atardı işe yaramayanları.
Gülce saçlarını tarayıp kurutup tekrar yatak odasına geçtiğinde Ömer gözlerini açtı.
"Gelmişsin. Gece gelirsin diye bekliyordum" dedi şarjdaki telefonuna uzanıp Ömer."Kar yağmaya başlayınca fazla geçe kalmadık. Yollar kapanacak gibiydi" dedi.
"İyi yapmışsınız. Of. Çok uyumuşum" dedi Ömer şarjdan telefonunu çıkartıp. "Naptınız nasıl geçti? Eğlenceli miydi" diye sordu. Gülce o sırada saçlarına bakım yağı sürüyordu.
"Çok fazla" dedi Gülce. "Keyif aldım"
Ömer bileğindeki bilekliği hemen fark edip tutup incelemişti. Ama soru sormamıştı.
"Sevindim sevgilim" dedi Ömer başını Gülce'nin dizlerine koyup.Gülce yine otomatik olarak saçlarını sevmeye başladı. "Sen ne yaptın? Su altına gitmişsin galiba. Ben de merak ediyordum. Güzelse bir ara gideyim" dedi. Beraber gidelim demiyordu çünkü beraber etkinlik yapamıyorlardı.
"Gitmedim ki. Senin doğum günün için almıştım" diyice Ömer, "ee plan yaptıysan bana söyleseydin gitmezdim" dedi Gülce. Üzülmüştü. "Çünkü seninle fazla vakit geçiremiyoruz " diye de ekledi.
"Olsun. Biz başka zaman da gideriz. Arkadaşlarınla keyifli vakit geçirmişsin" dedi Ömer. Gülce'nin bacaklarına öpücük konduruyordu yattığı yerden.
Gülce gerçekten pişman olmuştu gittiğine.
"Acıktım ben. Bir şeyler atıştıracağım. İster misin sen de?" Dedi Ömer kalkıp.
"Ne yiyeceğine bağlı" dedi Gülce.
"Böyle dediğine göre canın tost istiyor olmalı" dedi burnunu sıkıp Gülce'nin.
"Nasıl da biliyorsun beni" dedi Gülce. Gerçekten Ömer her konuda Gülce'yi çok iyi tanıyordu. Ne istediğini, aklından geçenleri fark edebiliyordu.
Ömer, mutfağa geçtiğinde Gülce de arkasından ilerledi. Ömer buz dolabını açtıkça içerde duran pastayı fark etti.
"Sen pasta bile almışsın" dedi.
"Evet. Karnımızı doyurduktan sonra yeriz. Daha bu sabah aldım. Onu da önceden almamam iyi olmuş" dedi Ömer. Ardından Gülce'yi kendine çekip bastırdı. "Sensiz uyumayı hiç sevmiyorum" diye mırıldandı Ömer. Ardından tost makinesinden tostu alıp tabağa koydu.
"Seninki hazır" diyip yarım ekmeği Gülce'ye verdi."Gerçekten bir bütün ekmeği yiyecek misin?" Diye sordu Gülce.
"Kurt gibi açım. Bana enerji lazım bu gece" diyince Ömer, Gülce "bakarız" diyip mutfaktan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TARAF
ChickLitHerkesin karanlık tarafı vardır. Peki ya en saf beyazın bile içinde siyah var mıdır?