Gülce geldikten kısa bir süre sonra Ömer de gelmişti.
"Hayatım" dedi montunu askıya asarken.
Gülce, keyifli bir şekilde tatlı yapıyordu mutfakta."Merhaba canım. Hoş geldin" dedi ve Ömer'in yanağına öpücük kondurdu.
"Hoşbuldum. Ne yapıyorsun?" Diye sordu.
"Pasta" dedi Gülce. "Evin arka sokağında çok güzel bir manav var. Ordan meyve aldım ve işte, pastayı süsledim" dedi son dokunuşu yaparken Gülce.
"Büyüleyici gözüküyor. Bize çay yapar mısın? O sırada duşa gireyim. Ben çıkınca da yeriz" dedi Ömer ve ona sarıldı.
Gülce de yüzünü boynuna gömdü Ömer'in ve kokusunu içine çekti. Çay hazırlarken titreyen telefon yüzünden dikkati dağılmıştı. Arama değildi ama sık sık mesaj geliyordu.
Vestiyere doğru ilerleyip Ömer'in montundan telefonunu çıkardı. Ekrana düşen mesajları okudu."Ya hadi. Nerde kaldın?"
"Harika bir ortam var"
"Kaçırmanı istemiyorum, acele et!!"
"Nerdesin?"
"Biraz daha bekletirsen bunun telafisi için çok uğraştırırım seni, haberin olsun"Ömer o sırada elinde havluyla Gülce'nin yanına geldi.
"Mesaj gelince ardı ardına önemli bir şey olabilir diye düşündüm" diyip telefonu uzattı.Ömer telefonu Gülce diğer mesajları okuyamadan almıştı. Mutfağa geçip çayları doldurdu ve tepsiyle beraber salondaki masaya geçti. Ömer telefon da elinde sandalyeye geçip oturdu. Bir iki çatal aldığı pastadan sonra "hayatım benim çıkmam gerekiyor. Pasta harika olmuş. Ellerine sağlık.Gece geç gelirim" dedi. Gülce sadece kafasını salladı. Kısa bir süre sonra da kapı kapanma sesiyle Gülce öylece tek başına masada kalakaldı.
Gülce sabah gözlerini açtığında yatağın diğer ucunun hala boş olduğunu gördü. Saatin kaç olduğunu kontrol etmek için telefona uzandığında Ömer'den gelen mesajı okudu.
"Gece gelmeyeceğim sevgilim"
Gülce yataktan kalkarken artık bu konuyu düşünüp sinir olmamak adına kendine bir söz verdi. Güzel bir kahvaltı hazırladı kendine. Uzunca dizi izleye izleye keyifli bir şekilde kahvaltısını yaptı.
Ömer'e "bu gün işten izin alabilir misin? Tüm günü beraber geçirelim" yazdı.Mesaj çok da gecikmeden geldi. "Bu gün bir etkinliğe katılmam gerekiyor"
"Ne etkinliği? Eşler de katılabiliyor mu?" Yazdı Gülce.
"Sadece iş üzerine. Sıkılırsın. Dress code da var. Seninle başka planlar yaparız hayatım" yazmıştı Ömer.
Gülce telefonu kenara bırakıp dizi izlemeye devam etti. Sonrasında biraz daha İtalyanca çalıştı. Bu dili zaten Ömer sayesinde biraz öğrenmişti. Ama konuşmalar hala kulağına yabancı bir şekilde geliyordu.
Telefonuna gelen mesaja baktı hızlıca. Erdem'dendi.
"Gülce müsaitsen Ada ile dışarıdayız. Sen de gelmek ister misin?"
Gülce etrafa bakındı. Hayır dese, burada aylarca kalacaktı. Tek başına hayat geçmezdi. Hızlıca hazırlanmaya başlarken "olabilir" yazdı.
"Tamam, bir saate hazırlanabilirsen seni alalım evinden. Konum atar mısın?" yazdı Erdem.
Gülce konum gönderip hazırlanmaya geri döndü. Bu gün daha yumuşak bir hava vardı. Güneş dünkü gibi bulutların ardına gizlenmiyordu. Daha iyisi, hava esmiyordu.
Erdem ve Ada, kapı önüne geldiklerinde mesaj atmışlardı. Sonrasında Gülce de inmişti aşağıya. Yine sıcak bir kucaklaşma olmuştu.
"Ela yok mu?" Diye sordu Gülce yürümeye başladıklarında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TARAF
ChickLitHerkesin karanlık tarafı vardır. Peki ya en saf beyazın bile içinde siyah var mıdır?