2. bölüm

1.2K 32 9
                                    

Asansör 35.katta durduğunda indim ve karşıdaki cam kapıya doğru ilerledim.

"Buyrun hanfendi ben yardımcı olayım". Sol taraftan gelen ses ile yönümü oraya çevirdim vay be bu savaşın sekreterimiydi gerçekten yalan yok kıskandım biraz

"Merhaba adım elçin savaş bey ile görüşmek için gelmiştim". Masasındaki telefon titrediğinde bende oraya dönmüştüm mesaj gelmişti mesajda melisa müsait misin yazıyordu. Telefonu ters çevirip eliyle bir dk işateti yapıp klasik Sekreter masasındaki telefondan birini aradı

"Merhaba savaş bey Elçin diye bir hanfendi var burada ve sizinle görüşmek istediğini söylüyor içeriye alayım mı?". Sanki ona yalan borcum vardı birde doğrulamak için savaşı arıyordu. Karşı taraftan olumlu bir cevap gelmiş olacak ki kafasını sallayıp peki dedi ve kapattı.

"Buyrun Elçin hanım savaş bey sizi bekliyor". Sonunda diye geçirdim içimden ve cam kapıyı tıktıklatıp içeri girdim. Yok artık bu adam Türkiye'nin rihannası mi yada milyoneri ofisi benden bile iddialı her şey siyah ve yine boydan camlar ile karşı karşıya kalıyorsunuz çalışma masasının karşısında kocaman bir televizyon ve sol çarpmasına büyük bir toplantı masasındaki vardı ve her şey gereğinden fazla düzenliydi buradan tehlikeli bir vibe aldım adamın kendi odası bile tehlikeliyim diyordu.

Gözlerimi en sonunda savaşa çevirdiğim de onunda bana baktığını gördüm.

Baştan aşağı gözleri ile beni tarıyordu eksik bir şey aradığına eminim ama ikinci emin olduğum şey kusursuz olduğum du. Yanında bir adam daha vardı ortağı olmalıydı. Oda en az savaş kadar yakışıklıydı hakkını yemeyim kumral saçlar, açık ten' ela gözleri ile oda beni sürüyordu. Vücudum dan geçen anlık utanç dalgası ile titredim. Ama bunu onlara belli etmemeye çalıştım. Masaya sakin adımlar ile ilerledim ve ikisininde karşısına oturdum.

"Merhaba bir şeyi bölmüyorum değil mi?". Dedim sevecen bir sesle

Savaş her zamanki gibi çatık kaşları ile önündeki dosyalara döndü. Karşımdaki adam ise ayağa kalkıp yanıma geldi elimi tuttu ve kibarca öptü

"Ne münasebet umarım biz sizin keyfinizi bölmüyoruzdur". Dedi kıkırdadım

"Merhaba ben berk peki sizin isminiz?". Dedi ve nazikçe elimi bıraktı ufak bir tebessüm edip

"Elçin bende memnun oldum tanıştığımıza". Dedi berk ve yerine geçip oturdu savaş daha fazla tahammül edemiyormuş gibi hiç beklemeden konuşmaya başladı.

"Berk yeni sekreterin Elçin". Dedi kısaca sanki reddetme şansı yokmuş gibi berk ufak bir kahkaha atıp elindeki kalemi dosyaların üzerine bıraktı

"Desene artık sabahlar daha güzel olacak diye". Dedi

Hafif bir tebessüm ettik cevap verme gereksiniminde bulunmadım. Kafamı savaşa çevirdiğim de dosyalarla ilgileniyordu hala ona baktığımı anlamış olacak ki göz ucuyla bana baktı sonra yaptığı işe geri döndü.

"Neyse Elçincim ben şimdi odama geçiyorum burada savaşla işlerini halledip Sekreter masasına geçebilirsin hemen başla". Dedi ve odadan direk çıktı.

Onun da bir mafya olduğuna eminim daha demin iltifat ederken şimdi aksi soğuk tavırla kibarligindan ödün vermeden konuşup çıkması en az savaş kadar dengesiz olduğunu gösteriyordu. İkisine de dikkat etmeliydim tehlikeli sularda yürüyordum.

"Şaşırdım". Anlık düşüncemi bölen ses ile gözlerimi savaşa çevirdim gözlerini bana dikmiş sanki ışın fırlatarak beni yok etmeye çalışıyordu.

"Neye?". Dedim söylediğini garipseyerek "tam bir hanfendi gibi giyinmene 2 saat önceki halinle bu halin yan yana gelemez". Dedi beni küçümsüyordu

Görünmeyen Cehennem // (Karanlığa Tutsak) //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin