After the Disabled God of War Became My Concubine

1.Bölüm

Gece çökerken, Samanyolu'ndaki yıldızlar etrafta gezindi.

Qinghe Meydanı'nın ortasındaki Jingwang* Malikanesi, sabahın erken saatlerinde kırmızı ipek ve fenerlerle süslendi. Gökyüzü karardığında ışıklar hemen yandı ve uzaktan parlak altın kırmızısı bir ışık yansıtıyorlardı. Meşgul hizmetçiler eşiğe girip çıkıyorlardı ve basamakların önündeki kalın havai fişek enkazı tabakası, şenlikli bir atmosferin göstergesiydi.

Jingwang *Jingwang, MC'nin resmi unvanı. mevcut imparatorun üvey kardeşi (aynı baba, farklı anne), bu da onu bir prens yapıyor*

Yangtze Nehri'nin güneyinden gelen erken ilkbaharın yumuşak esintisi estiğinde, fenerlerdeki kırmızı mumlar titreşerek fenerlerdeki uğurlu karakterleri sallıyordu.

Jingwang Malikanesi'nde neşeli bir olay yaşandı. Şubat ayının üçüncü günü, Majesteleri tarafından tayin edilen uğurlu bir gündü.

Majesteleri 3 Şubat'ta her şeyin uygun olduğunu söyledi, özellikle evliliğin.

Bu günün gerçekten hayırlı bir gün olup olmadığına gelince, önemli değildi. En önemli şey, imparatorun bu günde Prens'in evlenmesine izin vermesi gerektiğiydi.  Bugün Jingwang Malikanesinde bir cenaze töreni yapılıyor olsa bile, tabutu beklemeye almaları ve önce kişinin haneye girmesini bitirmeleri gerekir.

İmparatordan gelen bir kelime on binlerce pound kadar güçlüydü.

İki yıl önce ülkenin başkenti Yecheng'de asi bir ordu tarafından saldırıya uğrayan bu imparator bile, boğulan bir köpek gibi, her seviyeden yetkililerle birlikte sıkıntı içinde güneye doğru kaçtı ve Yu Huang'da aşağılık bir hayat yaşadı.

Buna rağmen, bir sokak köpeğine benzese de imparator hala imparatordu. Üstelik bu imparator birkaç gün önce büyük bir zafer kazandı. Şimdi kanarya yutan bir kedi* gibi başarının zirvesine binmişti.

kanarya yutan bir kedi *birinin yaptığı bir şey hakkında çok gururlu veya memnun göründüğünü söylerken kullanılır*

Ne de olsa bu dünyada, Majestelerinin Kuzey Liang'ın yenilmez ve korkunç General Huo'yu yakalayıp iki bacağını kırdığını kim bilmiyordu?

Bu gerçekten büyük bir mutluluktu.

Jingwang Malikanesinde olduğu gibi Jing'de de büyük bir coşku vardı. Bu çifte mutluluk, Jingwang Malikanesine de sıçradı ama malikanedekiler neşelenemedi. Bunun yerine, her biri ebeveynlerini kaybetmiş gibi kederliydi.

Sonunda…

Yakalanan generaller genellikle öldürüldü veya sakat bırakıldı.

Ancak gelinlik giymiş bir general, Jingwang Malikanesinde cariye olarak evlenmek üzere….Bu, bu da neydi!?

Bu nedenle, Jingwang Malikanesi bugün davul çalıyor, trompet çalıyor, fenerler ve şiltelerle neşeli ve günün büyük bir bölümünde havai fişekleri yakıyor olsa da, Jingwang Malikanesindeki yüzlerin hiçbirinde bir gülümseme izi yoktu.

Herkes koşuşturup heyecanı izledi, ama her biri zımnen itaatkar bir şekilde eğildi ve konuşmaya cesaret edemedi.

Bu tür bir sessizlik, neşeli atmosfere nüfuz etti ve Jingwang Malikanesindeki atmosferi biraz iç karartıcı hale getirdi.  İçeri girdikçe, atmosfer daha da kasvetli hale geldi.

Özellikle Anyin Salonu'nda.

Anyin Salonu, Ekselanslarının yaşadığı yerdi ve “Anyin*” kelimesi, saraydaki büyük ustanın ona Lotus Sutra*sından verdiği isimdi.